Borç satın alınmaz, borç ödenir değil mi? Öyle fakat ecdat özellikle Ramazan ayında borç satın alarak gönülleri fethetmek gibi bir gelenek oluşturmuş.
Osmanlı’da imkân sahibi hayırseverler, Ramazan’da tebdili kıyafet bakkalları gezer, oradaki veresiye defterlerini satın alırlarmış.
Yani veresiye defterindeki müşterilerin borçlarını öderlermiş!
Böylece borcu kimin ödediğini ne bakkal bilirmiş ne de borçlu.
***
Veresiye defterlerine ‘zimem’ denirmiş. Bu hayırseverliğin adı da ‘zimem’ olarak geçmiş tarihe.
Bu güzel geleneği Nail Olpak döneminde MÜSİAD ihya etmeye başlamıştı.
Nail bey geçtiğimiz Ramazanlarda bakkalları dolaşarak veresiye defterlerini satın almaya başlamıştı.
Defterlerde biriken 5 bin liradan 25 bin liraya kadar biriken borçları ödeyerek fukarayı sevindirmişti.
MÜSİAD bağış yapan üyeleri adına bu güzel geleneği başlatmıştı. Göz yaşartıcı hatıralar vardı.
***
Bu dönemdeMÜSİAD başkanı olan değerli dostum Abdurrahman Kaan beye geleneğin devam edip etmediğini sordum, aldığım cevap, ‘Tüm şubelerimize yaygınlaşmasını sağladık. En son Bandırma şubemiz bir adet, Kilis şubemiz 3’ü fırınlardan 32 bin lira tutarında 4 adet veresiye defteri satın alıp bize teslim etti’ şeklindeydi.
Yani gelenek genişleyerek devam ediyor.
Fukaranın onurunu da koruyan bu güzel geleneği ihya eden MÜSİAD’ı tebrik ediyorum.
***
Marketlerin yayılmasıyla bakkallar yok olmaya başlamış olsa da dar gelirli bölgelerde bakkallar hâlâ misyonunu sürdürüyor.
Bakkal amca komşusuna veresiye vermemezlik edemiyor.
Bazen borçlar birikiyor bakkal da borçlu da zor durumda kalıyor.
İşte bu güzel gelenek ile hem bakkal rahatlatılmış oluyor hem de borçlu ağır bir yükten kurtuluyor.
Ne dersiniz şu mübarek günde gidip bir bakkala gücünüz nispetinde bir veya birkaç fakirin veresiye borcunu sildirmek ister misiniz?
HAMİŞ
Hep böyle ol AYEDAŞ!
Evvelki gün Anadolu yakasında orman içinde bir köydeydim. Sahur vakti 03:00 te elektrikler kesildi. Elektrik arızayı aradık kayıt yaptılar.
Doğrusu hemen gelip sorunu çözeceklerini hiç tahmin etmiyorduk. Her halde 5-6 saat sonra ilgilenirler diye düşündük. Sonra baktık köyde elektrik var sadece bizim bulunduğumuz evde yok. İndik inceledik jeneratörün sigortasında bir arıza olduğunu tespit ettik ve mesele halloldu.
Dönüp hemen AYEDAŞ’ı tekrar arayıp arıza kaydını sildirdik. Fakat o da ne arıza ekibi evin önünde çalışma yapmıyor mu! Şaşırdık kaldık. Arıza ekibi kaydı alır almaz yola çıkıp gelmiş. Ekip yarım saat içinde dağ köyündeki arızaya yıldırım gibi yetişmişti.
Biz gazeteciler muhalefeti severiz ve genellikle eksiklikleri yazar ilgilileri eleştirip uyarırız. Güzellikleri görünce de teşekkür edebilmeliyiz düşüncesiyle bu notu yazıyorum. AYEDAŞ’a bu duyarlılığı için teşekkür ediyor ‘hep böyle olun’ diyorum.