İngiltere Parlamentosu’nun hükümetin Brexit anlaşmasını onaylamaması sadece ülkede değil, Avrupa’da da büyük sarsıntı meydana getirdi. Kimi analizcilere göre bu durum AB için çok kötü, İngiltere için ise çok daha kötü…
İngiltere’de Brexit anlaşması üzerinden yürüyen siyasi tartışma ‘bölünme/parçalanma’ konusuna dönüşmüş durumda. Bu ise AB’nin dağılması gibi tartışmaları alevlendiriyor.
İskoçya, İrlanda, Galler etrafında dönen ayrılma tartışmalarının fitilini tekrar ateşleyen bu durum sadece İngiltere için bir ayrışma riski içermiyor, aynı zamanda AB’nin çözülüşünü de tetikleyebileceği belirtiliyor.
AB, son yüzyılın en büyük bütünleşme projelerinden ve siyasi birlik çabalarından biri… İngiltere’nin Birlik’ten ayrılma kararı acaba, bu önemli projeyi yörüngesinden çıkarıp farklı bir dağılma eksenine savurabilir mi?
Malum olduğu üzere AB marşı Beethoven’in 9. Senfonisinin sonundaki Neşeye Övgü bölümünden oluşuyor. Friedrich von Schiller’in şiiriyle şekillenen bu bölüm “Kucaklaşın ey milyonlar” diyerek insanlığa çağrı yapıyor. İngiltere örneğinde bugün gelinen durum ise kucaklaşmadan ziyade ‘anlaşmalı boşanma’yı ifade ediyor.
Aslında AB ülkelerinin ve halklarının ortak bir ruh ve anlayışla söyledikleri bir AB marşı falan da yok. Çünkü marşın sözleri yok. Schiller’in güftesi değil Beethoven’in bestesi var ortada. Yani, AB ortak bir marş dillendiremeden sarsıntı geçiriyor.
Bütünleşme ve çözülme, birleşme ve ayrışma, toplanma ve dağılma gibi kavramlar siyaset alanında hedefleri ve riskleri ortaya koyar. Bütünleşme esasına dayanan yapıların siyasi krizler sonucu nasıl çözüldüklerine ve ayrıştıklarına dair örnekler yakın tarihimizde rahatlıkla görülebiliyor. SSCB’den Yugoslavya’ya kadar birçok ülke bir anda bileşenlerine ayrıldı.
AB’nin son zamanlarda birlik ruhunu kaybettiği, küresel bir güç olarak bölgesel sorunlara siyasi çözümler öneremediği, üzerinde yükseldiği değerleri koruyan bir ahlaki çizgi tutturamadığı tartışılıyor.
Sayısı artan üyeleri bir arada tutan bu değerler ve birlik/kardeşlik ruhu değil, Fransa ve Almanya’nın oluşturduğu çekim gücü veya güç temerküzü…
Üyeliğe kabulü çok sorunlu olan İngiltere’nin ayrılışı da ayrı bir soruna dönüşmüş durumda ve bu sorun, AB’nin geleceğine dair karamsar düşünceler oluşturuyor.
Eğer anlaşmalı boşanma gerçekleşmezse meselenin daha da berbat bir hal alacağı, iki tarafı da derinden sarsacağı düşünülüyor. İspanya Başbakanı anlaşmalı ayrılık olmaması halinde bu durumun İngiltere için ‘felaket’ olacağını söyledi.
Brexit anlaşmasını reddeden siyasi çevreler anlaşmasız ayrılığın doğuracağı olumsuz sonuçlardan da endişeliler.
Ülke önce ‘AB’den ayrılalım mı, ayrılmayalım mı’ sorusu etrafında ikiye bölünmüştü, şimdi ‘anlaşmalı mı olsun anlaşmasız mı, anlaşmanın muhtevası ne olsun’ soruları etrafında çok parçaya bölünmüş durumda.
Kriz, dediğim gibi sadece İngiltere’nin krizi değil, aynı zamanda AB’nin krizi olmuş halde. AB ülkelerindeki liderler İngiltere’deki siyasi liderlerden daha fazla paniklemiş görünüyorlar.
İngiltere için kötü olan durum, Brexit tartışmasının ‘parçalanma’ teması üzerinden dönmesi. İngiltere Başbakanı Teresa May anlaşmanın onaylanmamasını ‘İngiltere’nin parçalanması’ riski üzerinden savunmaya çalışırken, anlaşmaya ‘hayır’ oyu veren siyasetçiler asıl anlaşmanın “İngiltere’nin parçalanması’na sebep olacağını savunuyorlardı.
AB ile ilişkilerin İngiltere için beka meselesi etrafında dönmesi doğal olarak siyasi harareti de artıyor.
Parçalanma ve bölünme tartışmalarının odağında yer alan İrlanda ve İskoçya ise anlaşma taslağı üzerinden Brexit konusundaki tavırlarını bir kez daha ortaya koyma fırsatı buldular.
Brexit anlaşması İngiltere’deki kronik fay hatlarını tekrar harekete geçirmiş ve bölünme tartışmasını alevlendirmiş görünüyor.