-NEW YORK-
Birleşmiş Milletler, 1945’te “dünyada barışı, güvenliği, adaleti korumak için” kurulmuş!.. Tabi bu kuranların iddiası.
Aslında İkinci Dünya Savaşı galiplerinin, bu üstünlüklerini devam ettirmek için kurdukları bir düzendir.
İlginçtir, “Birleşmiş Milletler” ifadesini ilk olarak Roosevelt; müttefik devletler (bugünkü BM’nin beş daimi üyesi) için kullanmış.
Yani “millet olmayı sadece savaşı kazananlar hak ediyor, geri kalanlar bu asil millete hizmet için var olan toplumlar”!..
Nitekim bu düzen 70 yıldır böyle yürümüyor mu?
190’a yakın BM üyesi devlet, bir hususta ittifak etse ama Amerika, İngiltere, Rusya, Fransa ve Çin’den sadece biri “hayır” dese bu ittifak çöpe gidiyor.
Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi, “Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul” düzeniyle çalışan bir kurum.
BM Filistin’deki işgal ve zulmü hiç görmedi
Zaten, “savaşların tekrar etmemesi için” kurulan bu BM’nin bunu ne kadar başardığı ortada.
Ama savaşların nerelerde olduğuna iyi bakılırsa aslında BM’nin asıl amacını gerçekleştirdiği anlaşılır.
Çünkü Hristiyan batı dünyasında o günden bu yana savaş olmadı.
Güya bir hakem rolü üstleneceği söylenen BM, o yıllardan bu yana Filistinliler’in topraklarının işgal edilmesine ve muhatap oldukları görülmemiş zulme seyirci kalmayı bırakın, zalim ve işgalcileri himaye etmiştir.
Savaş ve çatışmaların yoğun olduğu İslam coğrafyasında güya insan haklarını, sivilleri korumak için faaliyet gösteren BM’nin aslında o gözlerden ırak diyarlarda ne yaptığına iyi bakmak gerekir.
Yıllardır faaliyet yürütülen Afrika’daki Hristiyanlaşma oranı bize bu “faaliyetler” hakkında bir fikir verebilir!
Yoksa o zavallı halk için yapılan bir şey yoktur.
Bu BM, depolardaki yardım malzemeleri halka dağıtmayı bile beceremiyor.
Suriye’de yaşanan son örnek aslında BM’nin acziyetinin ortalığa saçılmasıdır. “Bu savaş suçudur” açıklamalarına filan da bakmayın. BM, mağduru oynayıp yoluna devam edecektir.
Önemli olan “Beşleşmiş Milletler” düzenini korumaktır!
Peki bu BM’yi kim destekliyor?
BM’nin bu “beşli kast sistemi” elbette büyük tepki görüyor. Ama kadre uğrayanlar, sürekli ezilen coğrafyadan oldukları için sesleri çıkmıyor.
Dünya ilk defa bir liderin BM’nin sistematiğini ciddi biçimde eleştirdiğine şahit oldu.
Sayın Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” söylemi, röntgenden teşhise kadar; BM hakkında her şeyi ifade eden ve ciddi anlamda karşılık bulan bir hakikattir.
Erdoğan bunu dün, BM’nin merkezinde bu beşlinin gözlerinin içine baka baka tekrarladı.
Bu sıradan bir eleştiri değildir. Bütün vicdanlarda karşılığını bulan, hatta dünyanın ezilmiş coğrafyalarındaki milyarların yüreğini soğutan bir ifadedir ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dünya lideri yapmıştır.
Erdoğan, BM için sonun başlangıcını ilan etti
İçimizdeki gayri milli unsurlar bu sözü küçümseyebilir ama inanın bu söylem, bu kurum için sonun başlangıcı olacaktır.
Batının Erdoğan’dan kurtulmak için, içerideki terörist hainlerle işbirliği yapacak kadar çıldırmasının sebebi nedir?
Ama bu cinnet halleri batı değerlerinin iflasını hızlandırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Belki bugün veto hakları olmadığı için BM’de bir yansıması olmayabilir ama sessiz çoğunluk bu düzene karşı burnundan solumaktadır.
Sayın Erdoğan, bütün bu coğrafyanın sözcüsü olmuştur.
Azınlık düzenlerinin hiçbiri payidar olamamıştır, beşli patronların BM’si de olamayacaktır.
Kurucuları, BM’nin çok önemli faaliyetler yürüten bir kurum olduğunu iddia ediyorlarsa ispatı için çok basit bir işlem teklif ediyorum.
BM, üye ülkelerin katılacağı bir oylama ile güven tazelesin...