IBRD'nin (Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası/Dünya Bankası) 25 Başkan Yardımcısından biri olan ve yaklaşık 30 yıldır Washington'da çalışan ve yaşayan TC Uyruklu Kemal Derviş, Türkiye'ye kurtarıcı olarak getirildi, ekonominin yönetimi kendisine teslim edildi. Medya hemen kolları sıvadı ve Türk kamuoyuna Derviş'in ne kadar da büyük bir adam olduğunu anlatmaya koyuldu. Derviş 23 yıl önce de Bülent Ecevit'e yardıma gelmişti. Ne kadar ilginçtir Derviş, Türkiye'nin sanayileşme tasarılarının önünü kesecek bir IBRD tasarısını cebinden çıkardığında, büyük şair ve romancı rahmetli Attila İlhan'dan başka "nedir bu saçmalık?!" diyen bir tek Allah'ın kulu çıkmadı!!
ABD yönetimi Büyükelçileri aracılığıyla, TC Başbakanı ve Yardımcılarından Derviş'i siyasal olarak, sorgusuz sualsiz desteklemelerini istedi. Para piyasasında yaşanan bunalım, yavaş yavaş siyasal düzen bunalımı olarak gösterilmeye başlandı. Türkiye köşeye sıkıştırılmıştı; tam anlamıyla iyileşmeyecek, makinelere bağlı yaşamını sürdürecekti. Medya gene devredeydi tabi: Bir gecede Türkiye Cumhuriyeti düzeninin çöküşünü ilan etti, ekonomik bunalımı siyasal bunalıma dönüştürdü. Kemal Derviş ABD'ye gitti ve arkasındaki Amerikan desteğini gösterdi. Ritz Carlton Oteli'ndeki toplantıya ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul D. Wolfowitz de gelmişti!
Başkanların güvenlik eski danışmanı, Endonezya'da yaşanan ve halkın üzerinden silindirle geçen CIA operasyonları sırasında Büyükelçi koltuğunda oturan Wolfowitz, her Amerikalı yöneticinin yaptığı gibi, Türkleri mutlu etmek için konuştu. Atatürk'ü övdükten sonra, sözü Kore'de yiğitçe savaşan Türk askerine, oradan İncirlik Üssü'nün Irak Devlet Başkanını devirme tezgahındaki büyük katkısını anlattı. Kredi için yakılacak yeşil ışığın varlığını böylece gösterdikten sonra, "Kemal Derviş benim arkadaşımdır ve para işlerini çok iyi bilen çok yetenekli ve becerikli bir memurdur" dedi ve salondaki Türk uyruklulardan büyük alkış aldı! Kemal Derviş'in kimin seçimi olduğu henüz tam anlamıyla anlaşabilmiş değil. Onu Bülent Ecevit mi seçmişti yoksa ABD'mi? (Tim Shorrock"Foreign Policy in Focus Şubat 2001")
Ancak Kemal Derviş ve ABD desteği piyasanın umurunda değildi. Paranın değeri düştükçe düşüyor Türk malları kelepirleşiyordu. AB'ye "Ulusal Program" adlı bir tür taahütname de sunuldu hükümetçe. Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz hal ve gidişimizi özetledi:
"Cunhuriyetin lafzıyla ayakta duran nice saltanat, yerle yeksan olacaktır!" Kimse akıl edip de bu "nice saltanatın" kimleri, hangi kurum ve kuruluşları içerdiğini sormadı...
(Bknz: Sivil Örümceğin Ağında. Projest DemocracyMustafa Yıldırım. UDY Yayınları 31. Basım)
YARIN: Türkiye nasıl kurtulacak?