Kayzer Wilhelm ve onun Doğu uzmanı dostu Baron Max Von Oppenheim, İngiltere ve Rusya'ya karşı Halife üzerinden bir İslam devrimi (cihad) başlatmak konusunu görüşmektedir. Oppenheim İslam Cihadını jokerolarak tanımlar. Yani Almanya masaya bu kartı sürdüğünde savaşı kazanacaktır!
"Joker Planı", 29 Ekim 1914'de yürülüğe girer, Osmanlı bayrağı altında, Alman Amiral Souchon komutasında Karadeniz'e çıkan Goeben (Yavuz) Rus limanlarını bombalar, gemileri batırır ve Rusya Osmanlı'yla savaşa girer; Wilhelm'in Osmanlı'yı apar topar savaşa sokmak için kurduğu bu tezgâh başarıya ulaşır. Wilhelm, "iyi ki İttihatçılar var. Eğer Abdülhamid olsaydı bunu asla kabul etmezdi!" der. Nitekim Abdülhamid Han sürgüne gönderildiği Selanik'te, Fethi (Okyar) Beye, Almanlara dikkat edilmesi gerektiğini, Osmanlıyı bir oldu bittiyle büyük bir savaşa sokabileceklerini söylemiştir! Alman birliğini kuran Otto von Bismark boşuna "devlet adamları içinde akılların yüzde doksanı Abdülhamid'de yüzde beşi bende diğer yüzde beşi de öbür devlet adamlarında" dememiştir!
Derken 14 Kasım 1914'de Sultan Reşad, Almanların zorlaması ve Enver Paşanın baskısıyla İtilaf devletlerine karşı "Cihad-ı Ekber" ilan eder. O sırada Genelkurmay İstihbarat Başkanı olan Kazım Karabekir, bu cihad ilanının hiç bir işe yaramayacağını Enver Paşa'ya ve Alman generallere anlatır. Enver Paşa, "menfi propaganda yapma!" der. Enver Paşaya göre cihad bir işe yaramasa biler düşman güçleri İslam bölgelerinde asker tutmaya yönlendirecektir, asıl amaç da budur!
Bu arada İngiltere kesenin ağzını açmış birçok Arap aşiret reisini yanına almıştır bile. Araplar bir Cihad ilanına bakarlar bir de altınlara. Ve altın ağır basar. Zaten İttihatçıları kafir olarak ilan etmişlerdir; onların güdümünde bir halifenin cihad ilan etmesinin etkisiz olacağı inancındadırlar. Böylece hem vicdanlarını aklar hem de ceplerini altınla doldururlar!
Kazım Karabekir, Almanların bu cihad ilanını daha önce Abdülhamid'e Osmanlının çöküşünü önleyecek bir can simidi olarak sunduklarını, sultanın buna gülüp geçtiğini hatırlatırsa da kimseye laf anlatamaz.
Bu arada Oppenheim Ekim 1914'de Berlin'de, Alman Dışişleri Bünyesinde NfO adlı, Doğu İçin Haber Merkezi'ni kurar. Burası İslam dünyası için bir Cihad Propaganda Merkezi'dir. Burada bütün dillerde, özellikle de Müslümanlar için bildiriler, karikatürler, dergiler, gazeteler üretilir. Oppenheim'ın Almanlar arasında adı Ebu Cihad'dır. Kahire ve İstanbul'da yerel kıyafetlerle dolaştığından ona bu adı takmıştır arkadaşları! Cihad Bürosunun yaptığı yayınlarda İngiliz, Fransız ve Rusların ve de onların işbirlikçilerinin öldürülmesinin sevap olduğu işlenmektedir. Buna karşı Almanlar İslam dostu olarak ilan edilir.
Oppenheim tam da Ermeni tehcirinden hemen önce 1915'de, İstanbul'a gelir ve 1917'ye kadar kalır, sık sık Enver Paşayla buluşur. Kahire'de İngiliz Elçiliği 1915’in yaz aylarında Oppenheim'ın Bağdat camilerinde Ermeni tehcirini destekler konuşmalar yaptığını rapor edecektir.
Alman Cihadı sonunda çöker. İttihatçılar aracılığıyla yapılmak istenen İslam Birliği, Birinci Dünya Savaşıyla Almanlar açısından hüsrana dönüşür. Geriye perişan edilmiş, çökmüş bir Osmanlı devleti kalır...