Rahmetli Bülent Ecevit’in Adalet Partisi’nden devşirilen 10 milletvekiline bakanlık vermesiyle 1977’de kurulan hükümet, beceriksizlik ve iş bilmezlik örneklerini sergiledi birbiri ardına. Piyasada yağdan kahveye, şekerden sigaraya kadar hiçbir şey bulunamıyordu. Bildiğimiz yemeklik yağ karaborsada, insanlar arabalarına bir damla benzin almak için geceleri benzincinde uyumakta ve Halkçı Ecevit yerine Ecevit İstifa çığlıkları yeri göğü inletmekte. Böyle bir ortamda TBMM’deki beş boş koltuk için yapılan seçimlerde CHP, deyim yerindeyse nal topladı ve koltukların tümünü AP kazandı. Ecevit bunun üzerine istifa etti; AP’nin kurduğu MSP ve MHP’nin dışarıdan desteklediği üçüncü Milliyetçi Cephe Hükümeti göreve başladı...
80’LER: 12 Eylül 1980 tarihinde 27 Mayıs 1960’la birlikte, üçüncü darbe sonucu siyasetin alt üst edilmesiyle 80’ler başladı. Bütün partiler, hatta Atatürk’ün kurduğu CHP bile kapatılmıştı. Ege Ordu Komutanlığından, kimi orgenerallerin bir gecede emekliye ayrılması sonucu Kara Kuvvetleri Komutanlığına paraşütle inen Kenan Evren, oradan Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturmuştu. Nurettin Ersin Kara Kuvvetleri Komutanı, Nejat Tümer Deniz, Tahsin Şahinkaya Hava, Sedat Celasun da Jandarma Komutanı olarak Evren’in yanında yer alıyordu.
Amerika 12 Eylül darbesini yönettiğini hiç saklamadı. Hatta Başkan Jimmy Carter, CIA görevlisi Paul Henze’yle telefon görüşmesini gülerek anlattı herkese. Henze, Başkan Carter’a “bizim çocuklar başardı efendim!” diye müjdelemişti darbeyi.
Amerikan yönetimi pek mutluydu ama Türkiye’nin üzerine kapkara bir örtü serildi. Sayısı kimine göre 6 yüz bin kimine göreyse 1 milyonu bulan vatandaş gözaltına alındı, çoğunun sorgusu bile yapılmadı, aylarca yattıktan sonra bir gün salıverildi! Bugün bile, o dönem gözaltına alınanlar nedenini de niçinini de hala öğrenemedi...
Kenan Evren “Devlet Başkanı” oluverdi bir gün. Tam yedi yıl boyunca o koltuğu işgal etti. Bu arada, Mustafa Kamil Zorti’nin yani, Kenan Paşamızın, akıllara zarar vecizelerini (seçme saçmalar olarak da okunabilir) toplayan “Netekim” adlı kitap satış rekorları kırıyordu! Türkiye artık ondan korkmuyor sadece gülüyordu...
(Yarın: Turgut Özal’lı yıllar...)