Bu hafta vizyona giren Hayalet Hikayesi-Personal Shopper tam bir izleyici tuzağı. Filmin kalitesini tartışırız ama türüne korku demek izleyiciye haksızlık olur...
Hayalet Hikayesi-Personal Shopper anlatması zor bir film. Çünkü filmi kategorize etmek zor. Kimileri bunu bir başarı olarak görebilir ama benim kitabımda izleyiciyi yanıltmakla eşdeğer bir durum. Filmin yönetmeni Oliver Assayas sinemanın entelektüel çevresi tarafından yüceltilen, Fransız sinemasının çizgilerine sahip ama onun da sınırlarını zorlamak isteyen bir yönetmen. Neredeyse bütün filmlerinin senaryosunu da kendisi yazan Assayas’ın bu tarzı özellikle anlaşılmamayı entelektüelliğin bir gereği olarak gören çevrelerin çok hoşuna gidiyor. Yanlış anlamayın, filmleri öyle çok zor bir dil de barındırmıyor aslında. Sadece Fransız sinemasının renkleriyle Hollywood tarzı filmler yapmaya çalışıyor veya Hollywood’un renkleriyle Fransız fimleri. Oliver Assayas birçok vatandaşının aksine Hollywood’a transfer olmuş değil ama transfer olanlardan çok Hollywood ile içli dışlı. Filmlerinde birçok ABD’li ünlüyü oynatıyor. Nick Nolte veya Hayalet Hikayesi’nde oynayan Kristen Stewart gibi. Assayas ile Stewart’ın ikinci filmi bu. 2014’te Clouds of Sils Maria filminde Assayas, Kristen Stewart ile Juliette Binoche’yi beraber kullanmıştı ve bu film Hayalet Hikayesi’nden çok daha iyi bir yapımdı. Juliette Binoche, Stewart ile iyi bir iş çıkarmıştı. Hayalet Hikayesi’nde ise Kristen Stewart neredeyse bütün filmi tek başına taşıyor. Assayas, Clouds of Sils Maria filminde Kristen Stewart’ın performansını çok beğenmiş olacak ki bir sonraki filminin bütün yükünü ona yükleme cesaretini göstermiş. Fakat filmin o kadar kafası karışık ki ne Stewart ne de başka bir isim bu filmi başarılı kılmaya yetebilirdi. Yönetmen klişe bir hayalet hikayesini almış bunu acemice kullanarak bambaşka mesajlara kurban etmiş. Efendim kişinin yalnızlaşması, modern hayatın ve maddeciliğin bu yalnızlaşma üzerindeki etkisi, moda ve alışveriş fetişinin parlak ışıkları altındaki insanların yalnızlığı, sürekli bunların üzerinde dönüp duruyor yönetmen. Ama bütün bunları güya bir korku hikayesinin arkasına saklıyor. Genel izleyiciyi korku türünün çekiciliğiyle avlamaya çalışıyor. Filmde 20’li yaşlarında, içine kapanık bir kadın olan Maureen, Paris’te ünlü bir modelin özel alışveriş danışmanlığını yapmaktadır. Genç kadın, kısa zaman önce ikiz erkek kardeşini kaybetmiştir ve henüz yas sürecindedir. Maureen aynı ölen ikiz kardeşi gibi medyumdur. Kardeşi bir kalp krizi sonucu ölmüştür. Maureen’in kalbinde de aynı kardeşi gibi bir rahatsızlık vardır. Maureen bunu kafasına takmasa da kardeşiyle daha önceki konuşmaları sebebiyle onun öbür dünyadan kendisine bir selam çakmasını beklemektedir. Onun için kardeşinin hayatını kaybettiği eve günlerce gider ve yalnız başına bir işaret bekler. Bu arada yanında çalıştığı ünlü model bir cinayete kurban gider. Hem şüpheli durumuna düşen Maureen bir yandan da kardeşi sandığı bir ruhun çeşitli tacizlerine maruz kalır. Finali sinemada seyredin, ben daha fazla anlatmayayım. Ama inanın şu demin yazdığım satırlar filmi olduğundan çok daha korku türüne yakın gösteriyor. Ama kameraya, perdenin üstündeki resimlere baktığınızda durum hiç de öyle değil. Havada uçuşan anlamsız bardaklar, nereden ve niçin çıktığı belli olmayan hayaletimsiler ve her şeyin üstüne tüy diken bir final. Bu filmin günahı da sevabı da yönetmene ait. Kristen Stewart ortalama bir oyunculuk göstermiş. Stewart’ı seven kadar sevmeyen de var. Ben onu sevenlerdenim. Twilight serisi ile geniş kitleler tarafından tanınması biraz da şanssızlığı oldu güzel yıldızın. Mesela 2004 yapımı Speak, Türkiye’de gösterilmedi ama bence Stewart’ın en iyi filmlerindendi. Kristen Stewart bu filmle Fransa macerasını sonlandırır diye ümit ediyorum. Yoksa üstündeki Hollywood madalyonuyla onun parlaklığından yararlanan başarısız filmler seyretmeye başlayabiliriz. Bu arada ben fanatik bir korku izleyicisi değilim. Herşeyden önce korku filmlerinden korkarım ama bu türün sıkı takipçileri var. Onların yerinde olsaydım korku sinemasının bu kadar sulandırılmasını istemezdim ve tepki gösterirdim. Bu filme gidebilirsiniz ama niyetiniz iyi bir korku seyretmek olmasın.
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı:
Personal Shopper
Yönetmen:
Olivier Assayas
Senarist:
Olivier Assayas
Oynayanlar: Kristen Stewart, Lars Eidinger, Sigrid Bouaziz
Yapım: 2016,
Fransa, 110 Dk.
VİZYONDAKİLER
Sniper: Duvar
Film, Irak’taki bir keskin nişancı tarafından tespit edilen iki askerin aralarındaki dağılmış bir duvarla başlıyor. Onların kavgası, ölümcül derecede nişancılık olduğu kadar, irade ve zeka savaşı haline de gelecektir.
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: The Wall
Yönetmen: Doug Liman
Senarist: Dwain Worrell
Oynayanlar :Aaron Taylor
Johnson, John Cena,
Laith Nakli
Yapım: 2017,
ABD, 90 Dk.
Deccal 2
İlk filmde dünyaya gelen bebeğin annesi olan Duygu, olanlara dayanamayarak intihar ediyor. Duygu’nun kardeşi olan Öznur çok hızlı ve aykırı bir gençlik dönemi yaşayan, daha sonra şeytani güçlerin etkisinde kalarak akli dengesi bozulan genç bir kız. Ablasıyla aynı şeyleri yaşıyor ama sonları aynı olmayacak.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Özgür Bakar
Senarist: Özgür Bakar
Oynayanlar: Murat Prosçiler, Burak Sarımola, Gülay Hayır, Volkan Cal
Yapım: 2017, Türkiye
Sinyalciler
Komedi filmi İstanbul Hacıhüsrev’de yaşayan üç elit sinyalciyi ve İsa’nın son akşam yemeği tablosunu bir araya getiriyor.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Ahmet Kapucu
Senarist: Suat Özkan
Oynayanlar: Ayhan Taş, Burak
Satıbol, Mahmut Tuncer
Yapım: 2017, Türkiye
Arabalar 3
Yepyeni arabaların yarıştığı bir yarışmada efsane araba Lightning McQueen, geçirdiği büyük kazadan dolayı sevdiği yarış sporundan uzaklaşmıştır. Yarışa geri dönmek için, yeni bir araba tamircisi Cruz Ramirez’in kendi planına ve Hudson Hornet’in ilhamına ihtiyacı olacaktır. Ve böylece kendisinin yok olmadığını ispat edecek ve Piston Kupası Yarışması’na geri dönebilecektir.
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: Cars 3 Yönetmen: Brian Fee Senarist: Brian Fee Seslendirenler: Armie Hammer, Nathan Fillion, Owen Wilson, Kerry Washington Yapım: 2017, ABD, 109 Dk.
Gençlik Başımda Duman
Thor ve Christian, İzlanda’da gözlerden ırak bir balıkçı kasabasında yaşamaktadırlar. Thor, bir kızın kalbini kazanmaya çalışırken, Christian, en yakın arkadaşına karşı yeni duygular beslemeye başladığını keşfeder. Bu karmaşık yazı takip eden, İzlanda’nın zorlu kış şartlarında doğanın hükümleri yeniden geçerli hale gelir ve ikili için oyun alanlarını terk edip, yetişkinliğe adım atmanın zamanı gelir.
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: Heartstone
Yönetmen: Gudmundur Arnar Gudmundsson
Senarist: Gudmundur Arnar Gudmundsson
Oynayanlar: Baldur Einarsson, Blaerr Hinriksson, Dilja Valsdottir, Katla Njalsdottir
Yapım: 2016, İzlanda, Danimarka, 129 Dk.