Son günlerdeki FETÖ operasyonlarında dikkat çeken bir taraf var. Pek çok ilde albay, yarbay, yüzbaşı, üsteğmen, astsubay kadrosundaki muvazzaf kişiler tutuklanıyor. Çoğu da jandarma teşkilatına mensup.
Bu tutuklamalar, ordu içindeki FETÖ yapılanmasının aslî unsuru “mahrem imamlar”ın itirafçı olmalarından sonra arttı.
FETÖ yapılanması içindeki bu asker elemanlar, ByLock gibi gizli haberleşmeler içinde değiller. Başlarındaki “imamlar”la ankesörlü telefonlarla iletişim kurmuşlar.
TSK içinde hala görevde olan ve bütün mücadeleye rağmen kendilerini gizleyen/gizlemeye devam eden bu kripto/kozmik FETÖ’cülerin varlığı, karşımıza endişe verici bir tablo çıkarıyor.
Demek ki, darbe teşebbüsüne katıldıkları belli, ByLock kullandıkları belli FETÖ’cüler dışında, hala Pensilvanya’daki elebaşına körü körüne bağlı epey sayıda terörist, asker üniforması altında bulunuyor. Hatta bir kısım eski TSK mensubu; “Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki en güçlü grup halen FETÖ’dür” kanaatini taşıyor. Eski Genelkurmay Başkanlarından İlker Başbuğ “bu iddiaları ciddiye almak lazım” diyor.
Kritik noktalarda bulunan FETÖ elemanı muvazzaf subayların varlığı, yeni bir darbe teşebbüsü için ciddi endişe kaynağıdır.
Elinde silah olan, tanklara, toplara görev verebilen, uçak uçurabilen FETÖ’cü sayısının çok olmasına da gerek yok. Bunlar 15 Temmuz’daki gibi geniş bir organizasyonla darbe teşebbüsü yapamazlar ama bir kaosun düğmesine basabilirler.
En kuvvetli FETÖ darbe senaryosu, -Allah korusun- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik suikast teşebbüsüdür.
Türkiye’yi kaosa sürükleyecek tek suikast teşebbüsü budur.
Dün Sabah gazetesinde “Sabah gizli suikast planını kamuoyuna açıklıyor” haberi vardı.
Abdurrahman Şimşek ve Nazif Karaman imzalı haberde şöyle deniyor:
“PKK’nın taşeron suikast çetesine büyük darbe vuruldu. Örgüte bağlı TAK militanlarının hazırladıkları suikast planıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aile fertleri ve yakınlarını hedef aldığı belirlendi.”
Kaos düğmesine bu tür suikast planlarıyla basılabilir.
Şer cephesinin kullandığı en tehlikeli yapı FETÖ’dür. Uydurma bir terör örgütünün suikast hamlesinden sonra devreye, halen varlığını kripto elemanlarıyla sürdüren FETÖ girer. Hatta kendilerini şu anda pasif gösteren eski cuntacıları da yanlarına alabilir ve “kaosu bitirme mecburiyeti doğdu” gerekçesine sarılabilirler.
NATO da, “üye ülkemizde kaosa müsaade edemeyiz” diyerek, 15 Temmuz’da yapamadığını yapmaya kalkabilir.
Evet, FETÖ’nün devreye sokulacağı bir darbe senaryosunu ciddiye almalıyız.
Türkiye’nin karıştırılması ihtimalinin üç önemli izahı var:
1. Türkiye, askerî harekâtlar sürecini başlattı. Afrin’de devam ediyor, sonrasında Münbiç’te, Fırat’ın doğusunda devam edecek.
ABD bundan çok rahatsız... Fakat bizi engelleyemiyor. Trump’ın Dışişleri Bakanlığında ve CIA’da yaptığı son değişiklikler ABD’nin stratejilerini nasıl etkileyecek bilemiyoruz ama endişelerimiz var.
2. FETÖ elebaşı F. Gülen, kendisinin seçilmiş kurtarıcı olduğuna iman eden biri... İhanet, cinayet dâhil her şeyi mubah görüyor. Yalan söylüyor/söyletiyor, takiye yapıyor/yaptırıyor...
Kendisini Peygamberlerin üzerinde konumlandırıyor ve doğrudan –haşa- Allah’tan emir alarak iş yaptığına inanıyor. “Yenilmemiz söz konusu değildir” diyor. Bu yüzden “verilen vazife”yi sonuna kadar yapmak zorunda olduğu kabullenmiş. Darbe teşebbüslerinden asla vazgeçmeyecektir.
3. FETÖ’nün lider kadrosunun tamamı yurt dışına kaçtı. Halen Gülen’in talimatlarıyla çalışıyorlar. İçerdeki yapının beli kırılmış olabilir. Ancak dışarıda ekonomik varlık ve organizasyon açısından hala güçlüler. Türkiye içindeki kozmik elemanları ile irtibatları, onları yönlendirmeleri ve yurt dışına adam kaçırmaları devam ediyor.
Ayrıca ABD ve AB ülkelerinde etkileri aynen devam ediyor. Ve bu ülkelerde ciddi himaye görüyorlar. Batı medyasından ve hükümetlerden destek alıyorlar.
FETÖ belası bitmedi. Gevşeklik gösterilmemeli, şefkat ve merhamet damarlarımıza dokunan FETÖ algı operasyonlarına itibar edilmemeli...