Küstah Alman Bild Gazetesi’nin, Türkiye’ye saldıran manşetinin üzerinden günler geçmesine rağmen Doğan Grubu’ndan ve vatansever, yerli-Milli Kelkitli Aydın Doğan’dan hâlâ ses seda yok.. Yoksa sessizce geçiştirirse, BİLD ile Hürriyet arasındaki bağlantının konuşulmayacağını mı sanıyorlar?.. Öyle olmayacak.. Tek kale maç günleri geride kaldı.. Artık yaptıkları her ihanetin gerçeğiyle yüzleşecekler.. Doğan Grubu, Almanya’daki ortağı Axel Springer ve 15 Temmuz işgal girişimini tertipleyen yapılar aynı havuzdan besleniyorlar.. Bunu zaten saklamadıklarını zannediyorum.. BİLD’deki o alçak manşeti atan Kai Diekmann, hem Almanya’daki iş ortaklarının tepe yöneticisi hem de Hürriyet’in.. Dolayısıyla BİLD’in attığı o manşetin günahı Aydın Doğan’a da yazar.. Kimse kusura bakmasın.. Her fırsatta seçilmiş Cumhurbaşkanına hakaretler edilecek, ağza alınmayacak sözlerle Türk milleti itham edilecek, bu manşetlerin sahibi olan Kai Diekmann denilen ahlâksız Doğan Grubu tarafından korunup kollanacak.. Biz de bunu görmeyeceğiz.. Öyle değil.. Burada bazı gazete ve gazetecilerin Beştepe’ye akredite olduğu iddiası üzerinden, bir tür yaftalama sözü olarak ‘yandaş’ diyorlar ya.. Yandaşın kralı bu BİLD ve onun Türk ortağı Doğan Grubu ya hu.. BND ne söylerse onu yazıyor adamlar.. Tek satır BND’nin bakışının aksi bir manşetle çıksın bakalım.. Bakın size başka bir bilgi daha vereyim.. Bu Kai Diekmann sadece BND’ye çalışmıyor.. Atlantik Brücke adlı bir lobi yapılanmasının da üyesi.. Nedir bu Atlantik Brücke? Alman kamuoyunu yönlendirmek için CIA tarafından kurulmuş bir dernek.. Atlantik Brücke, ‘Atlantik Köprüsü’.. İşte bu double agent Kai Diekmann bu yapının da üyesi.. Yani bazen Alman çıkarları için çalıştığı izlenimi verse de bu coğrafya için CIA içindeki bir başka yapının sürdürdüğü politikalara uygun hamleler yapması bundan.. “... Yerliyim, ben de milliyim, ben bir de acayip vatanseverim...” diye ortaya çıkan Aydın Doğan, eğer Kai Diekmann ile yollarını ayırmazsa bu suça ortak demek
tir.. Tercih kendisinin..
Bunlar fikir hürriyetiyse!
PKK’nın siyasi kanadına dönük yapılan operasyonlar üzerinden kendi devletini tenkit eden sözde aydınlara bakıyorum, Sedat Peker’in 11 yılla yargılandığı dava için ‘yetmez’ diye bağırıyorlar..
- PKK’ya, daha fazla bebek katletsin diye silah taşırken yakalanan,
- PKK adına bütün milleti tehdit eden
- Terörist cenazesinde intikam yeminleriyle Türk milletine kin kusan,
- O namluları size çevirmesini iyi biliriz diyen,
- Kamu kaynaklarıyla sokaklarda çukurlar açıp Kürt gençlerini ölüme yollayan,
- Kurban eti dağıtan Yasin’in vahşice katledildiği olayların emrini veren ......
Daha yazarım.. Sayfalar dolusu.. Bu köşe yetmez..
Bütün bunları savunacaksın..
Ama...
“.... Devlet eğer ki bir gün işleyemez hale gelirse yani terör ve düşman ülkeler hedefine ulaşırsa bu vatanın evlatları yani kasap Ahmetler, bekçi Kemaller, bilgisayar mühendisi Yavuzlar yani kısacası tüm vatan evlatları öncelik olarak dağlarda teröristleri aramayacaklardır. İmza attığınız bildiriyi önlerine alacak, ‘gerçek tehlikeli olanlar sizlersiniz’ diyerek lüks yerlerdeki işyerlerinize gelecekler...” diyen Sedat Peker’e idam sehpasını göstereceksin..
Bütün bu katliamlar yaşanırken, ‘Bu suça ortak olmayacağım’ diyerek yabancı gizli servisleri ve onların yatağındaki terör örgütlerini temize çeken, devleti katliam yapmakla itham eden yarım porsiyon aydınların yazdıkları fikir hürriyetiyse eğer, Sedat Peker’in söyledikleri, pardon ama ‘eleştiri’ bile sayılmaz..