Aslında, Soğuk Savaş yıllarında işler kolaydı... Amerika Birleşik Devletleri, “kurulu düzenin” içinden yetişmiş bir başkan seçerdi, Türkiye’nin başında da “komünizmle mücadelede güvenilir” bulunan, o yılların “vesayet rejimi” çerçevesinde bir isim bulunurdu, görüşmeler de yaşanıp geçerdi...
Bu işler, biraz Rum-Yunan ve Ermeni lobilerinin zorlamaları, azıcık “İsrail-Yahudi lobisi dengeleri” ve Türkiye’ye hep iştahla bakan “savunma sanayi lobilerinin” manevraları ile tuzlanıp biberlenirdi...
Beyazsaray, ilk kez, kendi ülkelerinin “kurulu düzenine rağmen” iktidarlarını güçlendirmeye çalışan iki liderin buluşmasına sahne oldu, yaşanılanlar, ev sahibi Trump’ın misafiri Erdoğan’a göre çok zorlu süreçten geçtiğini işaret ediyordu.
'Rus casusu' Amerikan başkanı!
Erdoğan,Beyazsaray’da, Amerikan kurulu düzeninin ana bekçi kurumları medyanın “Rus casusluğu” ile suçladığı bir Başkan ile görüştü!.. Trump’ın aklı ne kadar Türkiye ve bağlantısında Ortadoğu ile ilgiliydi, bilemeyiz.
Açık gerçek, “kurulu düzenin” sert direnişine rağmen Oval Ofis’e yerleşmiş bu isim, belki de Amerikan tarihinin en ilginç deneyimlerinden birini yaşıyor. Sistemin içinden gelmiyor ve bu düzenin Soğuk Savaş yıllarında üzerinde yapılandığı “Sovyet/Rusya muhalifi olma” hassasiyetinin de uzağında durmaya çalışıyor. “Rusya ile barış içinde çalışırım” demek Amerikan savunma sanayinden CIA ve Pentagon’a kadar uzanan dev bir kurumsallaşmanın karşısına dikilmek anlamına geliyor. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ile yaptığı sohbet ise haliyle, “gizli sırları Moskova’ya verdi mi” manşetlerine neden oluyor.
Erdoğan’ın önemli ziyaret öncesinde vurguladığı, “karşımızda yerine oturmaya çalışan yeni ve çok parçalı bir yönetim var” cümlesi, Washington’da yaşanılan bilek güreşinin boyutunu Ankara’nın gördüğünün işareti kuşkusuz...
Köprülerin atılmaması önemli
Trump’ın işadamlığından gelen öngörülemez fakat “sorunlarla yüzleşmeye yatkın” yapısı var. İki önemli müttefik Türkiye-ABD arasında bu kadar keskin çelişkilerin yaşandığı bir dönemde, Erdoğan’dan uzak durabilir, topu, futbol deyimiyle orta sahada dolaştırabilirdi. Fakat o, Beyazsaray’a kadar gelip, topu Amerikan ceza sahasına taşımakta kararlı Erdoğan ile görüşmeyi tercih etti. Bu, “Türkiye aleyhtarı tüm lobilerin” görmek istemediği görüntüyle Türkiye ile ilişkilere bağlılık, yeri geldiğinde özverili mutabakat arayışıdır.
Nitekim, Erdoğan ortak basın toplantısında sözünü sakınmadı, YPG-PYD meselesini son derece diplomatik bir dille gündeme getirerek topu, altı pasa kadar taşıdı.
Ortaya çıkan tablo, köprülerin atılmadığı zemini işaret ediyor, iyidir.
Erdoğan’ın YPG-PYD meselesini kamuoyunda diri tutması, Trump’ın PKK konusunda söyledikleri, “harekat meşruiyetinin” de çıkış noktasıdır. Pentagon’daki Obama ekibi, İsrail ile eşgüdümlü Suriye politikasını sürdürebilir ama artık Türkiye’nin “bir gece ansızın gelebilirim” politikasının önündeki son diplomatik engellerin de kalktığını bilmek zorundalar, çünkü kartlar açık oynandı.
Kendi yolumuzda gideriz
Belli ki, gerçekleşen ilk buluşmanın devamı, 24-25 Mayıs günlerinde Brüksel’de yapılacak NATO zirvesinde gelecek.Erdoğan, yalnız ABD’nin değil, Almanya başta tüm NATO müttefiklerinin FETÖ’yü sarıp sarmalamasını, PKK-PYD ile yakın işbirliğini o zirveye taşımakta kararlı.
Bu zirve, Türkiye’nin müttefiklerine (!) son açık uyarısı olacaktır, çünkü, Erdoğan’ın dediği gibi “bu iş çok uzadı” zamanın tik-takları da bir saatli bomba gibi çalışmayı sürdürüyor.
Türkiye, diplomasinin son ataklarını yapıyor, itidalli ama kararlı.
Mesajı alırlar, yolumuza birlikte devam ederiz. Almazlar, bölgedeki dengeleri değiştirecek güç, Türkiye’nin elinde mevcuttur.
Atladıkları ana nokta, Türkiye’nin bölgede varlıklarını güçlendirmeye çalışan devletlerin aksine, bugüne kadar “vekalet savaşı” unsurlarına sırtını yaslamadığı, açık ve şeffaf politikayla, Fırat Kalkanı başta tüm operasyonlarını kendi ulusal askeri gücüyle gerçekleştirdiğidir. Türkiye Irak-Suriye coğrafyasına anladıkları dilden girerse, bölgedeki tüm oyuncular nefes darlığı yaşamaya başlar...
Noktalı virgül, bir cümlede çok fazla ve birbirinde ayrı tanımlamaları içeren unsurlar için kullanılan virgül varsa kullanılır.
Erdoğan Beyazsaray’a giderek virgül sayısının artmasını önledi. Şimdi ara geçişteyiz, yani, noktalı virgül konuldu, nokta son cümle söylendiğinde konulacak haliyle...