Bir zamanlar beyaz adamın hükmettiği topraklardayım.
Azınlıktaki beyaz adamın çoğunluktaki siyah adama zorbalıkla hükmettiği topraklar, sömürgeciliğin derin izlerini taşıyor üzerinde. Sömürgecilik ve kölelik biçim değiştirerek sürüyor. Bulunduğum ülkenin adı şimdilik kalsın, pek çok ülke var çünkü yeryüzünde aynı kaderi paylaşan. Afrika’nın her yanı böyle. İsimleri farklı ama kaderi aynı çok sayıda ülke.
Bu satırları eski bir köle çiftliğinde yazıyorum. Uçsuz bucaksız, görkemli bir tabiat parçası. Beyaz adamın her anlamda hükümranlığını sürdürdüğü bir cennet parçası. O toprakların dili olsa da konuşsa.
Kölelerin ve köleden farksız yerli halkın çektiği acıları bir anlatsa da beyaz adamın neyin üzerinde kendi uygarlığını inşa ettiğini duysak!
Bugün bize demokrasi ve insan hakları mavalı üzerinden hâlâ kibir satan beyaz adamın, varlığını neye borçlu olduğunu yeniden hatırlasak.
***
Beyaz adam hiç değişmedi.
Beyaz adamın kibri yerli yerinde duruyor.
İktidarını görünürde kaybettiği bu eski sömürgelerde hâlâ gerçek iktidarını sürdürüyor.
Siyah adamın iktidarı sadece kağıt üstünde.
Beyaz adamın iktidarı, kendine benzettiği siyah adamın üzerinden devam ediyor.
Siyah adamın beyazdan tenselliğinin dışında bir farkı kalmayınca, o eski kaba sömürgeciliğe gerek kalmamış.
Sömürgecilik çağının kapandığı iddiası kocaman bir yalandan ibaret.
Hâlâ her şeye beyaz adam hakim ve beyaz adama dönüşen siyah adam sömürgeciliğin sadece küçük hisseli bir ortağı.
Üzücü ama gerçek bu.
Siyah adam artık beyaz adam gibi düşünüyor. Kendi ülkesini beyaz adamın zihniyetiyle idare ediyor. İktidarın azınlıktaki beyaz eli yerini sadece siyah ele bırakmış, ama zihniyet aynı.
Çoğunluktasınız ama sizi azınlıktakiler yönetiyor. Kendi ülkenizde özgürce yaşarken, bir bakıyorsunuz ellerinde silahlarıyla beyaz adamlar gelip sizi köleleştiriyor.
Günün birinde o zorba ve sömürgeci beyaz adam çekip gittiğinde de bir şey değişmiyor özde. Çünkü siz süreç içinde o beyaz adama dönüşüyorsunuz.
Sadece derinizin rengi değişmiyor.
Ne yaman bir trajedidir bu!
***
Bu trajedinin bir benzeri, zihniyet düzeyinde bizim ülkemizde de yaşanmadı değil.
Çoğunluğa hükmetmeye çalışan zorba bir avuç azınlık, beyaz adamın ideolojisi ve yaşam tarzı üzerinden halkımızı düşman bildi.
Devlet zoruyla bizim halkımız, o bir avuç zorba tarafından beyaz adamın zihniyeti doğrultusunda değiştirilip dönüştürülmek istendi.
Bunun adına modernlik denildi.
Kendine ait her şeyi imha edilmesi gereken düşman gibi gören Mankurt zihniyetin, tıpkı beyaz adamın kibriyle ne tür ayrımcılıklar ve baskılar uyguladığını unutmadık elbet.
Kendi ayrımcı ve baskıcı rejimlerine son verdiğimiz için bizi sevmiyorlar.
Halkın istediği bir devlet/iktidar inşa ettiğimiz için bize düşmanlar. Beyaz adamın kibriyle hâlâ bize parmak sallıyorlar ve o hayasız dilleriyle hakaretler yağdırıyorlar.
Beyaz adamın o sömürgecilikle maruf başkentlerinden ve beyaz adamın devşirdiği Mankurtlardan yükselen Erdoğan düşmanlığının gerçek sebebi bu işte.
Halkın gerçek iktidarının Erdoğan eliyle kuruluyor olması ve tarih sahnesine kendi kimliğimizle yeniden çıkıyor olmamız çıldırtıyor onları.
Buradan, bu köle çiftliğinden, bu duyguyu daha iyi anlayabiliyorum.
Köle zihniyetli Mankurtlar istedikleri gibi ulusunlar, milletimizin Erdoğan liderliğindeki kutlu yürüyüşünü durdurmaya güç yetiremeyeceklerdir.
Ne beyaz adamın kibri söker bize, ne de köle ruhlu Mankurtların o hayasız saldırıları...
Türkiye bir daha asla o bir avuç azınlıktaki Mankurtların, beyaz adam zihniyetiyle yönettiği bir ülke olmayacaktır.