Negredo, kendisinden beklenen gol performansı düşük olduğu gerekçesiyle eleştiriye uğrarken; sen git kendi kalene gol at...
Ama adamın günahına girmeyelim. Topa müdahale etmese ya da edemese de, zaten o top kalenin içine girip yan ağlara yapışacaktı. Neyse ki, takımını son anda kurtardı.
***
Maç, hem Beşiktaş’ın hem ev sahibinin tempolu olmaya yatkın futboluyla sürerken; Adriano epey uzaktan şık/şok/tok bir gol attı... Gol o kadar güzeldi ki; bunu içlerine sindiremeyen Bursalı futbolcular, Adriano’ya üst üste üç kez çok sert müdahalelerde bulundu. Halbuki intikam duygusu, adam sakatlamaya yeltenmekle olmaz; Yusuf Erdoğan gibi takımını gol atmaya mecbur tutarak olur... Gerçekten de Yusuf, harika ve müthiş hırslı oynadı. Bursa’yı öne geçiren gol öncesinde, neredeyse tek başına fırsat yarattı. Topu kendi getirdi, savunma müdahalesine rağmen oyunda ve pozisyonda tuttu. Üstelik sıfır noktasında, kafayla olağanüstü bir asist yaptı. Müthişti...
***
Daha ilk devrede yediği iki gole rağmen, Beşiktaş için kötüydü demeye dilim varmıyor. Çünkü iyi mücadele ediyordu. Ama Bursaspor maça odaklanma, rakibe yüklenme, etkili olma konusunda Beşiktaş’tan daha iyiydi. Fark burada...
Fakat Bursa seyircisinin, Quaresma’nın korner atışları sırasında yaptıkları ve oyunun durmasına neden olan sevimsiz hatta çirkin müdahale; gereksizdi. Çünkü nedensizdi... Bursa boşu boşuna ceza alacak. Yazık değil mi?
***
Yeşil-Beyazlılar’Wın hırslı/baskılı/etkili futbolu Beşiktaş’ı bloke etti. Talisca’nın da gününde olmaması, önemli ve olumsuz bir etkiydi. Negredo, takımını düştüğü çukurdan sıyırdı.