15 Temmuz henüz bir yılını doldurmadı.
Asker kılığındaki teröristler henüz hak ettikleri cezaya çarptırılmadılar.
Bir yanda hukuksal hesaplaşma süreci devam ediyor, öbür yanda FETÖ'nün devlet ve toplum hayatına sinmiş tehlikeli unsurlarına karşı mücadele devam ediyor.
Henüz tehlike atlatılmış değil.
Çünkü FETÖ'nün gizli unsurları ve hücreleri hâlâ faal.
Her kılığa bürünebildikleri için mücadele sanıldığı kadar kolay değil.
Habis bir ur olan FETÖ'cü unsurların kökünün kazınması için biraz daha zamana ihtiyaç var.
Tabii diğer terör örgütleri için de bu geçerli.
O yüzden OHAL'e ihtiyaç var.
***
OHAL durup dururken ilan edilmedi.
15 Temmuz'daki FETÖ'cü darbe kalkışmasından sonra ilan edildi.
Hangi Batı ülkesinde böyle bir darbe kalkışması olsaydı aynı şey yapılırdı.
Fransa ve Londra'da patlayan bir kaç bomba OHAL'in ilanı için yeter sebep olarak kabul edilirken bizde sistematik terör saldırıları ve darbe kalkışmasından sonra ilan edilen OHAL'in tartışma konusu edilmesi manidardır.
Paradoksa bakınız ki bizdeki terörün ve darbenin arkasında olan güçler OHAL'i kendileri için bir hak veya kendi demokrasileri için bir güvence olarak kabul ederken, bizim OHAL'imiz için "diktatörlük rejimi" türünden suçlamalar getirebilmektedirler.
Burada başka bir hesap var elbette.
O güçlerin Türkiye üzerindeki hesabı biliniyor.
Peki içimizdekilere ne demeli?
Onların ağzıyla konuşuyorlar utanmadan.
Onların amaçları doğrultusunda siyaset yapıyorlar arlanmadan.
Sonra da kalkıp ulusalcılık ve solculuk taslıyorlar.
Bu ülkeye niye düşmanlık yaptığını pekâlâ bildiğimiz güçlerin komutuyla hareket ediyorlar.
Konuş dediğinde konuşuyorlar.
Yürü dediğinde yürüyorlar.
İlginç bir rol dağılımıdır bu: Kendilerine yürüyün komutu verilenler, kendi ülkelerinin yönetimini, kendilerini yürüten güçlere şikâyet ediyorlar.
Komutu veren güçler de sanki bu oyun kendilerinin değilmiş gibi demokrasi ve insan hakları kisvesi altında bu şikâyetleri dikkate alıyorlar.
Yarın öbür gün Katar'a uygulanan yöntemin aynısının Türkiye'ye de uygulanmasını isterlerse hiç şaşırmam.
Pensilvanya'daki İblis'in içimizdeki devlet üniformalı haşhaşilerinin MİT TIR'larına yaptıkları operasyonla Türkiye'yi DEAŞ terör örgütüne yardım eden bir ülke konumuna düşürmek istemelerinin amacı buydu.
Pensilvanya'nın medya ayağını oluşturanlar üzerinden bu algının nasıl yerleştirilmek istendiğine tanık olmadık mı?
Pensilvanya'nın medya ve siyasi ayağını oluşturanlar hâlâ bu propagandayı yapmaya devam ediyorlar.
Milletin meclisindeki kürsüyü, bu ülke ve millet düşmanı güçlerin amaçları doğrultusunda adeta aynı yerden verilmiş bir komutla bu kirli propagandanın yerleşmesi için kullananların ihaneti elbette karşılıksız kalmamalıdır.
Dokunulmazlık zırhının arkasına sığınan siyasi ayak takımı 15 Temmuz darbesinin yıldönümü yaklaşırken adeta meydan okurcasına rövanşist duygularla hareket ediyorlar.
"Adalet" isteminin arkasına sığınarak ihanetlerini gizlemeye çalışıyorlar.
Sayın Bahçeli'nin de isabetle belirttiği gibi, “15 Temmuz'un rövanşını almak için kurgulanan bir yürüyüş”ün başına geçiyorlar.
Hem de yeni bir darbe tarihi olarak ilan edilen günde bunu yapıyorlar.
"Gandi" diye pazarlanan bir aktörün arkasında hizalanan asker görüntüleri üzerinden darbe mesajları veriyorlar.
Yeni bir gezi provası üzerinden darbe zemini oluşturmaya kalkışıyorlar.
15 Temmuz FETÖ darbesiyle hesaplaşacaklarına, 20 Temmuz darbesi diye tanımladıkları bilumum darbecilerin ve teröristlerinin kökünün kazınması için ilan edilen OHAL rejimine karşı harp ilan ediyorlar.
Darbecileri yargıdan kurtarmak için "adalet" istiyorlar!
Asıl darbenin 20 Temmuz'da ilan edilen OHAL'le birlikte "Saray" tarafından yapıldığını iddia ederek FETÖ darbesini unutturmaya çalışıyorlar.
"Sokağın 15 Temmuz'u-Saray'ın 15 Temmuz'u" ayrımı üzerinden kafa karışıklığı oluşturup "Darbeyi FETÖ değil, Erdoğan yaptırdı!" algısını yerleştirmek istiyorlar.
***
Pensilvanya'nın ve FETÖ'nün ipini elinde tutan o muktedir güçlerin kurgularını siyasetlerinin odağına yerleştirerek yürüyüşe çıkanlar, dün de aynı güçler tarafından geziye çıkartılmışlardı.
Senaryo aynı.
Taşeronlar aynı.
Gezide nasıl ki ağaç bahane idiyse, bu yürüyüşte de Berberoğlu bahane.
Asıl amaç, 15 Temmuz’un rövanşını almak.