Birileri ısrarla öyle diyor.
Güya istifaları istenen AK Parti’li belediye başkanları direniyormuş!
Kim kime dikleniyor, kim kime direniyor ya!
Ağzı olan konuşuyor işte…
Fitne çıkarmak için pusuda bekleyenlerin haber ve yorumları, AK Parti’mizi ve liderimizi yıpratmayı amaçlıyor.
Liderimiz 2019’da kutlu davamızın başarısı için yeni Türkiye yolundaki kazanımlarımızı tahkim etmeye çalışırken birileri ayak oyunları yapıyor, çelme takmaya çalışıyor.
Liderimizi olduğundan farklı göstererek itibarsızlaştırmaya çalışanların değirmenine su taşıyan hiç kimseyi kendimizden bilmeyiz.
Erdoğan her hangi biri değildir.
Erdoğan’ın yıpratılması demek, AK Parti’nin kaybetmesi demektir.
Erdoğan’ın Türkiye ve İslâm dünyası için ifade ettiği anlamın farkında olmayanların, Erdoğan’dan bir partinin genel başkanı gibi söz etmesi kabul edilemez.
Erdoğan’ın yüklendiği misyon tarihsel bir öneme sahiptir.
Ve Erdoğan liderliği, bir partinin liderliğinden öte bir anlama sahiptir.
Bu sözlerimizi “kişi kültü” veya “tapınmacılık” anlayışıyla izah edenlerle işimiz olmaz bizim.
Çünkü onların, kutlu davamızı ve kendi aramızdaki ilişki biçimimizi anlamak ve anlamlandırmak gibi bir niyetleri yok.
Ama içimizden birilerinin, ucuz ve pespaye eleştirilerle o malum çevrelerin sözlerinin aynısını dediklerini görünce üzülmüyor değiliz.
Öyle bir tablo çiziyorlar ki sanki Erdoğan “tek adam” ve “diktatör”!
Oturduğu yerden, hiç kimseye danışmadan, bir padişah gibi ferman buyuruyor!
“Şu belediye başkanının tez kellesi alına!”
Yok böyle bir şey...
Bütün bu söylenenler külliyen yalan...
Erdoğan kafasına estiği gibi konuşan ve hareket eden biri değil...
Onun kadar istişareye önem veren kaç lider vardır bilmem, lakin Erdoğan’ın belediye başkanlarının istifasıyla ilgili çok yaygın bir istişare ve soruşturma sonucunda bu riskli kararı aldığı biliniyor.
Üstelik bu karar Erdoğan’ın şahsi kararı değil.
AK Parti yetkili kurullarının aldığı bir karar.
Bugüne kadar istişare sonucu aldığı her kararla, riski ne kadar yüksek olursa olsun cesaretle aldığı her kararla partisine ve ülkesine güç katan Erdoğan liderliğini içimizden o birilerinin tartışma konusu yapması kabul edilemez.
Kendi saygınlıklarını Erdoğan liderliğindeki AK Parti davasına borçlu olanların, bugün Erdoğan’ı neredeyse kendi eşitleri olarak görmeleri veya kendi şahıslarını davalarından daha değerli addetmeleri üzücü bir savrulmadır.
Kendimize gelelim!
Bu makamlar için var değiliz biz.
Bizi bu makamlara getiren öncelikli iradeyi unutursak, kendimizle birlikte her şeyimizi kaybederiz.
Makamlar gelip geçicidir.
Makamlarına sımsıkı tutananlar ve makamları için başkaca yollara tevessül edenler, asıl yollarını şaşırarak ebediyen kaybederler.
Biz bir davanın neferleriyiz.
Bize verilen vazifeleri yerine getirmekle yükümlüyüz.
Bize şeref katan makamlarımız değil, davamıza sadakatimizdir.
Dava kavramı sadece ve yalnızca soyut ilkelerden ibaret değildir.
Bir davanın lideri, hele ki milletin ve ümmetin gönlünde taht kurmuş lideri, dava anlayışının bir gereği olarak sadakati ve bağlılığı ziyadesiyle hak ediyor.
Çünkü bir dava aynı zamanda lideriyle anlamlıdır.
Lider, davanın mütemmim cüzüdür.
Liderine sadakati olmayanın, davasına sadakati tartışmalıdır.
Biz AK Parti’liyiz.
Biz başkalarının oyunlarına gelmeyiz.
Liderimize yönelik hamlelerin temelinde kutlu yürüyüşümüzü sekteye uğratmak düşüncesinin olduğunu biliriz.
O birileri biliyor ki Erdoğan AK Parti’nin başından uzaklaştırılır veya etkisizleştirilirse, AK Parti’nin defterini dürmek kolaylaşır.
***
Sözü istifası istenen belediye başkanlarımıza getirmek istiyorum.
O malum çevrelerin “Erdoğan’a direniyorlar, direnecekler!” demeleri, bir yalana dayalı fitnecilik hamlesidir.
AK Parti’li belediye başkanlarımız kendi liderlerine direnerek, kendi partilerine ve davalarına zarar verecek bir davranışın içinde olmazlar asla.
O malum odakların ne pohpohlamalarına kanarlar, ne de “seçimle gelen seçimle gitmeli!” yollu iğvalarına kapılırlar.
Bunun nasıl bir fitne olduğunu bilirler.
Ve o kardeşlerimiz şunu da iyi bilirler ki kendi liderleri vefa bahsinde başkalarının eline su dökemeyeceği biridir.
Gün fitneyi boşa çıkartma günüdür.
Ve hep birlikte 2019’daki büyük zafere liderimizin arkasında sımsıkı durarak inançla yürüme günüdür.
Unutmayalım ki 2019’da kaybedersek sadece biz değil, sadece Türkiye değil, ümmet kaybeder.
Bizimkisi bir görev ve nöbet değişimidir.
Bizde vefa vardır, lakin veda yoktur.
Liderimizin sözünü yere çalmayı hiçbir AK Parti’li aklının ucundan dahi geçirmez.
Ve hiçbir AK Parti’li, bu düşünceyi aklından geçireni kendinden bilmez.