“Gazi” Meclis açıldı. Siyaset ısındı. 31 Mart 2019 pazar günü sandık başındayız, yerel yönetimleri seçeceğiz. Seçimin ana nabzı, İstanbullu seçmenin omuzlarında. Burada yaşanabilecek bir değişim, iç siyasette deprem etkisi yapar mı, evet. Bu nedenle, fiilen zor uygulansa da “ittifak” arayışları bu zemin üzerinde şekilleniyor, MHP yine erken davrandı, İstanbul’da aday çıkartmayacak, belli ki, yine İstanbul’da çok parçalı muhalefet ittifakı ile karşılaşacağız.
Vatandaşın sinir uçlarıyla doğrudan temas halindeki yerel yönetim seçiminin ulusal iç siyasetin bu ölçüde belirleyicisi olması doğru mu, hayır. Yerel yönetim partili kimliklerden çok kişisel itibarın öne çıktığı hizmet (bu kelimeden de nefret ettirdiler ya, helal olsun) odaklı makam, hedefini ve hesaplaşma alanını şaşırması doğrudan vatandaşın yaşam kalitesini etkiler.
Sistemde düzeltilmesi gereken yanlış var
Türkiye yönetim sistemini değiştirdi. Seçilmiş ve partili Başkan, milletvekili olmayan bakanlar eliyle yürütmeyi sürdürüyor. Başkan’ın ildeki en üst temsilcisi vali ise atama ile geliyor. Bu –bence- yanlış!..
Yürütmede siyasi sorumluluğu üstlenmiş Başkan’ın ildeki bir numaralı muhatabının kendisi gibi seçimle gelmiş bir siyasi portre olması gerekiyor. Neden? Çünkü “atanmış” vali, “seçilmiş” belediye başkanının üstünde “amir” kimliği taşıyor. Memleketi bir seçilmiş, ili ise onun adına bir atanmış yönetiyor. Bu, hibrid bir sistemdir, bir yerde gelir, duvara dayanırız.
Basit bir örnekle özetleyeyim. Süleyman Soylu yıllardır, Vasip Şahin’in siyasi amiri, seçime girip İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu an, Vali Şahin’in yönetimine girecek, yurtdışına çıkabilmek için validen onay bekleyecek!.. Mevcut kanunlar Vali Şahin’e, Soylu hakkında bir ihbar sonrası soruşturma açma, yani, görevden alınması sürecini başlatma yetkisi de veriyor!..
Anladınız.
Teklifim, vali (kaymakam) ile belediye başkanlığı makamlarının birleştirilmesi, bizim de esas olarak seçilmiş Başkan’ın ilimiz, ilçemizdeki seçilmiş temsilcisini seçmek için oy kullanmamız gerektiğidir.
Üniterlik kaygısını büyütmeyin
Bu sistemin ülkenin üniter yapısını bozacağını mı düşünüyorsunuz, tamam, vali (kaymakam) yardımcılarını İçişleri Bakanlığı atar, onlar devletin kavrayıcı kimliği ile görevlerini yaparlar.
Bu aynı zamanda, İçişleri Bakanlığı için yıllardır süren “kadrolaşma” çaba ve iddialarının da sonudur. Hani deniyor ya “FETÖ’nün yerini METÖ dolduruyor” falan, vali ve kaymakamlar meslek memuru olamayacaklarına göre, bu iş kendiliğinden ortadan kalkar, dini, siyaset ve ticaretin koçbaşı olarak kullanan pek çok cemaat de güçlenen demokrasi karşısında çaresizliği yaşar.
Siyasi birliğin ana zemini olacak
Erdoğan, Meclis açılışında güzel mesajlar verdi, özellikle birlik vurgusu önemliydi, buyrun, bu sistem, tüm partilerin konu devlet olduğunda kendiliğinden bir araya gelmesini öngörüyor.
Sistemin, aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı olan Başkan ile yüksek ihtimal HDP’li olması beklenen Diyarbakır Valisi’ni birlikte çalıştırma mekanizması, aynı zamanda kaliteli, ötekine saygılı, çoğulcu kimlik taşıyan bir demokrasinin de varlığı demektir. HDP’li vali adayı, görevi sırasında MGK’nın tavsiye kararları doğrultusunda terörle mücadele stratejisini belirlemiş hükümetin kararlarını sulandırdığında başına ne geleceğini de bilerek o seçime girecek.
Bu, yıllardır “diktatör olmadığını” ispatlamaya çalışan Erdoğan için nihai kurtuluş zeminidir. Aynı zamanda muhalefetin de işine gelir.
“Başkanlık sistemi”nin giderek “başkan sistemi” olmasını istemiyor musunuz, alın size bir formül…
Herkes siyaseti yanlış zeminde tartışıyor. Duygular ön planda, statükocu kimlik güçlü, akılcı rota sisler bulvarının arkasında bir yerde…
Siyaset tarihine örnek olacak bir sistem değişikliğine yöneldik, başardık, tam, en uç arayışların risklerini göze alacağımız, en aykırı fikirleri tartışacağımız bir dönemde içimize kapandık, statükonun lacivert takım elbisesiyle dolaşıyoruz.
Geçiniz.
Bu kadar durmuş-oturmuşluk iyi değildir.
Toplum olarak içimizdeki o serseriyi serbest bırakmanın zamanıdır, hep aynı konuların aynı cümleler ile tartışılmasından sıkıldım.