“Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar, müthiş bir adam. Kendisini yıllardır tanırım. O NATO’dan anlar, önemini bilir. Bu konuda eninde sonunda doğru zemine ulaşacağımıza güvenim tam.” Bu sözler, Almanya’nın Sesi’nden Değer Akal’ın S-400 kriziyle ilgili sorularını yanıtlayan, 2014-2017 arasında Avrupa’daki Amerikan Kara Kuvvetleri’nin komutanı emekli general Ben Hodges’a ait.
Washington’dan Türkiye’ye bakışın geleneksel çizgide sürdüğünün tipik örneği. 1 Mart Tezkeresi’nin Meclis’te reddedilmesinden sonra Ankara’yı basan SiyonistAbromowitz, dönemin komutanlarını “Son MGK toplantısında bu sivillere meselenin önemini neden tam anlatmadınız” açıklamalarıyla sorgulamıştı ya, Hodges’in ifadeleri üç aşağı beş yukarı aynı.
S-400 kararını Hulusi Akar mı aldı, hayır. Milli iradeyi temsil eden sivil otoritenin kararıdır. Akar ne yapacak da kararı iptal ettirecek, mümkün değil. Zaten böyle bir sonuç olursa, biz o sisteme demokrasi değil askeri vesayet diyoruz, geçiniz.
FETÖ’nün iyi tanımlanması gerekiyor
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tanımlaması zayıftır, örgütün CIA tarafından kurgulandığı görüşü yanlıştır, CIA görünen operatördür, karşımızda 21’inci yüzyılın hibrit (melez) savaşında kullanılmak üzere doğrudan Pentagon tarafından oluşturulmuş bir örgüt bulunmaktadır.
Suçüstü yakalanmış örgüt mensuplarının mahkemelerde sergiledikleri tavırlar ve tabanda asla pişmanlık belirtisi olmaması önemlidir.
Bu örgütün ideolojisi yok, su gibi akışkan, her kabın şeklini alıyor. AK Partili, CHP’li, falan. Hatta liberal, sosyal demokrat, PKK’lı, İslamcı, yani her şeyler…
Bir laboratuvar çalışmasının ürünü.
Ben Hodges’in şu sözleri önemli. Türk ordusunun yeniden NATO deneyimi olan kadroları oluşturabilmesini ümit ediyorum… Akar liderliğinde, Türk ordusunda bunun yeniden sağlanabileceğine inancım tam.
Tamam ama biz asıl, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Votel’in 29 Temmuz 2016 tarihli şu sözlerini unutmuyoruz: Birlikte çalıştığımız bazı isimler hapiste.
Komutan’ın damadı FETÖ’cü çıkarsa
3’ncü Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Serdar Savaş’ın deniz subayı damadının yaklaşık üç ay önce FETÖ mensubu olmaktan tutuklanmış olması önemli. Haberi mütevazi bir haber sitesinde gördüm.¹
Söz konusu komutanın, darbecilerin talimatlarında “sıkıyönetim emrinde göreve devam” olarak görülmesinden yola çıkarak, cadı avı yapmaya hiç niyetim yok. Suç şahsidir, damatların suçunu kayınpederler taşımaz. (Bir bedeli olup olmadığını Kadir Topbaş ile Bülent Arınç’a sormak lazım.)
Ama bu gelişme, dönemin Erzincan Jandarma Komutanı Alb. Orhan Tonğ’un, darbecilerden gelen emirleri astlarına aktarmamasına rağmen başına gelenleri sorgulamamızı engellemez.
Meraklısı bu konudaki yayınlara açar, bakar.²
Bir de…
Bu kadar idari esneklik ile 15 Temmuz milli direnişinin askeri liderlerinden, Afrin kahramanı Orgeneral İsmail Metin Temel hakkındaki karar uyum sağlıyor mu, bir düşünmek gerekiyor. Açıklık yok, bilemiyoruz.
Özetle, Amerikan emperyalizminin açık tehdidi altındayız.
Beka mücadelemizin sulandırılmasına, yükselen Kuvvayı Milliye ruhunun zehirlenmesine asla izin veremeyiz.
Her şeyi sorgularız.
…Ve FETÖ’yü bilimsel çalışmalarla yeniden tanımlamak zorundayız,bizi ikinci kez sokacak olan yılan aynı delikte duruyor olabilir…
(1) https://www.siyasetcafe.com/tskda-buyuk-sok-3-ordu-komutaninin-damadi-fetoden-tutuklandi-48563h.htm
(2) http://www.avazturk.com/varan-1-15-temmuzun-erzincan-3-ordu-ayagi-davasinda-karartilan-deliller-ve-celiskiler-51767h.htm