Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan Kürt isyanlarını bastırmak için Sason'da görev yapan bir binbaşı hatıratında anlatıyor.
Öğlen yemeği için Kürt köylerinden birinde mola vermiş. Kumanyada zeytin de var. Köylüler daha önce zeytin görmemiş. Zeytin şekil itibariyle koyun dışkısına benzediği için yadırgamışlar.
Binbaşı zeytini köylüye anlatmaya çalışmış, sözünün arasında"Bakın Kur'an'da ‘vettini vezzeytuni’ diyor ya işte o zeytin" dediğinde köylülerin dikkatini zeytinden çokayet okunması çekmiş. "Yahu bunlar Müslümanmış." demeye başlamışlar ve ondan sonra o köylüler askerimizle kucaklaşmışlar.
Bu olaydan anlaşılıyor ki, o dönemde devletin asker baskısıyla yürüttüğü politikalar, askerin dinden çıktığı algısı oluşturmuş.
***
Bu hatırayı seneler önce Şark Meselesi isimli kitapta okumuştum. Dün gazetelerdeki anlamlı bayram namazı fotoğrafını görünce hatırladım.
Evet, bayram namazlarının bence en anlamlısı Kato dağında 2 bin 900 rakımlı tepede Mehmetçiğin saf tutarak kıldığı bayram namazıydı.
Bir zamanlar dolabında seccade bulunduğu için veya kendisi namaz kıldığı için subayların ilişkisi kesilirken bugün subayların askerle saf tutarak namaz kılması anlamlıdır ve iki mesajı birden vermektedir.
***
Birinci mesajartık ordumuz, bu milleti millet yapan en önemli unsurlardan biri olan dine karşı o eski dışlayıcı ordu değildir.
İkincisiise terör örgütünün istismar ettiği Kürt kardeşlerimizedir. Ezici çoğunluğu dindar olan Kürt kardeşlerimizin devletin bu değişimine muttali olması terör örgütüyle aralarına mesafe koymaya teşvik edecektir/etmektedir de.
Bu bağlamda Ramazan boyunca yapılan en anlamlı iftarlar da Genel Kurmay Başkanı’nın ordu evinde verdiği ve Eruh’ta Mehmetçikle yaptığı iftarlardı.
Hele komuta kademesinin Siirt’te askerlerle iftarı, göz yaşartan anlamlı iftarlardandı.
***
Hiç unutmam Ankara’da 1983 yılıydı, Askeri Dil okulunda Öğretmen Asteğmen olarak vatani görevimi yapıyordum.
Bir gün tuğgeneral rütbesindeki okul komutanı, emekliye ayrılan bir subaya Ramazan günü öğle vakti veda yemeği vermeyi planlamıştı, katılacak subayların imzalı onayını aldırıyordu.
Ben kabul etmedim. Sonra gördüm ki subay ve ast subayların da çoğu Ramazan günü öğle yemeğini kabul etmemişler. Yemeğin parasını da herkes kendisi ödeyeceği için komutan mecbur tutamamıştı ve davet akşam yemeğine çevrilmişti ben de iştirak etmiştim ama oruç tutmayan komutanın o haline gerçekten üzülmüştüm!
O komutan beni ölüme götüremezdi!
***
Sevindiren gerçek şu ki, komuta kademesindeki Ramazan günü öğlen yemeği(!) vermeyi planlayan hele de 28 Şubat sürecinde İslam’a adeta savaş açmış anlayıştan, askeriyle birlikte iftar yapma ve aynı safta namaz kılma anlayışına geçişi görüyor olmamızdır.
İşte adı Mehmetçik olan askerimiz bu komutanlarla gözü kapalı ölüme gider, ben de giderim.
Bunun için ben gerçek bayramı komuta kadememizin hak ettiğini düşünüyor ve onları yürekten kutluyorum.
***
İşte bu bağlamda sahurların en anlamlısı da İçişleri Bakanı’nın Tendürek dağında askerle yaptığı sahurdu.
Biz şehirlerde güven içinde hayatımızı sürdürelim diye hayatını ortaya koyan o Mehmetlerle Tendürek dağında sahur yapmak da hem görev aşkı ister hem yürek ister hem de enerji.
Gerçek bayramı hak edenlerden biri deo yüreğe o enerjiye ve o görev aşkına sahip olduğunu çatışma bölgelerinde dur durak bilmeksizin çalışarak gösteren İçişleri Bakanı’dır.
Bu Soylu duruşu da kutluyorum.
Bayramı gerçekten hak eden asker, polis, korucu tüm güvenlik güçlerimizin bayramı kutlu olsun!