Bugün Fethullahçı Terör Örgütü üzerinden Anadolu’nun mayasını oluşturan ehli tasavvufa saldıranlar bir zamanlar FETÖ’nün yağlı sofralarında otururlarken İsmailağa Camii kürsüsünden yiğit bir âlim hakikatleri haykırıyordu:
“Diyalog süreci diyorlar... Diyalogun başını çekenler, "Bizimle sizin aranızdaki ortak noktaya gelin" âyeti kerîmesini öne sürüyorlar. Tamam da, niçin bu adamlar bu âyeti kerîme-i duydukları zaman, tâ 100 yıl evvel, biz bu âyetlere çağırdığımız zaman yanaşmadılar da şimdi siyasî ve ekonomik bakımdan çok güçlü oldukları şu zaman diyalog sürecini başlattılar. Bunlar çok mu düşkün imana ve İslâm'a ki bizimle diyaloga girmek istiyorlar. İhtiyacı da yok. Silah onda, teknoloji onda... Derdi ne? Şunu unutma: Batı tarihin hesabını görmek istiyor! Ne gerekiyorsa yapacak. Hocaları kullanacak, onu kullanacak, bunu kullanacak... Ne taktikler, ne taktikler!...”
“Fetullah Hoca'nın ilmi tam değildir. Çok sakatları var! Hocanın yaptıklarından hesaba çekilmeyeceği kanaati o cemaati bitirmiştir. Buradan bu cemaat gidecek, kesinlikle... Hitabetiyle herkesi büyülemiştir. Siyasî ve ekonomik lobileri güçlü. O gücünü bu sefer davada da haklıyız anlamına çekiyorlar... Aynı Hıristiyanlar gibi...”
Bu hakikatleri dile getiren Bayram Ali Öztürk Hocaefendi 3 Eylül 2006 tarihinde İsmailağa Camii içerisinde mûtad verdiği Pazar sohbeti sonrası bıçaklı suikastle şehid edildi! 28 Şubat darbesinde de aynı camide Hızır Ali Muradoğlu tabancayla vurarak (17 Mayıs 1998) şehid edilmişti.
Bayram Hoca’nın dosyası da Hızır Hoca’nın dosyasının akıbetine uğradı. Dosya alelacele kapatıldı.
Suikasti gerçekleştiren tetikçi Mustafa Erdal’ın telefon kayıtları incelenmedi. Dava dosyasının 1 ve 6 no’lu dosyaları kaybedildi!..
12. yılında Bayram Hoca suikasti hâlâ aydınlatılamadı; 20 yıldır da Hızır Hoca suikasti! Ak Parti iktidarı için hakikaten büyük bir ayıp. Sadece Ak Parti için mi, İsmailağa Camii içerisinde gerçekleşen 2 suikastte sessiz kalan, görmezden gelen yazar, gazeteci, akademisyen vb. için de…
Bu cinayetlerin emrini veren mihraklar çözülse bugün FETÖ üzerinden Anadolu’nun mayası olan ehli tasavvuf niçin hedef gösterildiği de anlaşılacaktır.
Şehid Bayram Hoca şehid edildiği sohbette cemaate şu ikâzı yapmıştı: “Batının son 100 yıl içerisinde bir uygulaması var. Diyorlar ki, yapılacak iş şudur: "Dini yıkın!" Türkiye için. Özelde Türkiye, genelde İslâm âlemi... "Dini yıkın" diyorlar. Bu noktada çok çalıştılar, çok vurdular ama başaramadılar. Muvaffak olamadılar. Bu sefer taktik değiştirdiler. "Din imajını değiştirin" dediler. "Dinin anlaşılmasını değiştirin" dediler. Din nedir? "İşte belli bir kesimin örfü, âdeti, geleneği, göreneği... Kimisi camiye gitsin, kimisi stadyuma gitsin, kimisi öyle takılsın, kimisi böyle takılsın... Bir tutku, bir nostalji... Bu yıl Müslümanlıktan takılayım, başka sene başka şeye." Yani ekmek gibi, su gibi, hava gibi zaruri değil, ihtiyaç maddesi değil ya, zevk esprisi o kadar. Bu istikamette din yapılanması var. Burası mühimdir! Burası mühimdir! Burası mühimdir! (Bayram Hoca sohbetlerinde, Peygamber Efendimiz’in sünnetine uygun olarak mühim bulduğu sözleri üç kere tekrar ederdi. YK) Herkes kendini bu noktada kontrol edecek.”
İnsan düşünemeden edemiyor, Bayram Hoca ve Hızır Hoca “yeni din yapılanmasına” uygun hoca olmadıkları için mi şehid edildiler? Ve bugün ehli tasavvuf “yeni din yapılanmasına” engel göründüğü için mi hedefte!..