Batman’ın Gerçüş ilçesinde şehit düşen evlatlarını dün gözyaşlarıyla toprağa verdi Türkiye.
Anne babaların, eşlerin, nişanlıların, kardeşlerin, akrabaların ve arkadaşların acısıyla asla kıyas götürmez, -onların yüreğindeki yangın hiç sönmeyecektir- ama şu da bir hakikat; bütün ülkenin de bağrına ateş düştü, bir kez daha. Her evden bir evlat çıkmış gibi acıyor içimiz.
Hele de terörle mücadelede tarihi bir mesafe elde edilmiş, terör örgütleri her gün biraz da fazla etkisiz hale getiriliyor iken böyle acılı bir haber almak çok sarsıcıydı.
Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Erdoğan hepimizin zihninden geçeni döktü dile, Batman şehitleri için taziyelerini iletirken:
“Bu gelişmeler düşmanımıza karşı kinimizi daha da artırmaktadır. Terörle mücadelemizi hiç aksatmadan, kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Şehitlerimizin, gazilerimizin kanlarını yerde bırakmayacağız”.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da yineledi: “Terörle mücadelemiz en son terörist etkisiz hale getirilene kadar sürecek.”
Allah şehitlerimizin ailelerine sabrı cemil nasip etsin, Türkiye’nin başı sağ olsun.
İnşallah bu son olsun.
***
15 Temmuz sonrası uygulamaya konulan OHAL ve yeni terörle mücadele konsepti sayesinde önemli bir aşama kaydetti aslında Türkiye. Tehdidi olduğu yerde yok etmek esasına dayalı yeni anlayış gereği sınır içinde de, sınır ötesinde de başarılı askeri harekatlar yapıldı, yapılıyor.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı sayesinde PKK ve DEAŞ sınırlarımızdan temizlendi.
Şimdi sıra ABD’nin sınırımıza konuşlandırdığı ve ağır silahlarla donattığı PKK’yı Fırat’ın doğusundan süpürüp atılması var. Aynı temizlik Kuzey Irak’ta Sincar ve Kandil’de de yapılacak, yapılmakta.
***
Esasen uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını askeri ve diplomatik olarak sonuna kadar kullanıyor Türkiye. Karşı karşıya kaldığı terör tehdidinin tesadüfi değil planlı programlı ve sahipli olduğunu, hem doğrudan muhatabına hem parmağıyla göstererek dünyaya söylüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kuruluna hitap ederken ABD’yi ABD’nin kalbinde itham etmesi ve “kim korursa korusun Fırat’ın doğusuna da operasyon yapacağız” diye ilan etmesi kararlılığın en üst düzey ifadesidir.
Nitekim Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eylül sonunda yaptığı açıklamaya göre Zeytin Dalı başladığından bu yana etkisiz hale getirilen PKK’lı terörist sayısı 4 bin altı yüz olmuş.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da ağustosta “yurt içinde 790 civarı terörist kaldı” derken her bir teröristin takipte olduğunu, PKK için çemberin hiç olmadığı kadar daraldığını bildiriyordu. Kırmızı, gri listedekiler dahil teslim olanlar ve imha olanların da hak ettikleri akıbeti bir bir bulduklarını da duyduk geçen zamanda.
***
Batman’dan gelen şehit haberleri sonrası sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı ABD Büyükelçiliği. Terör saldırısını kınayıp “PKK teröristleri saldırılarına son vermelidir. Terörle mücadelede müttefikimiz Türkiye’nin yanındayız” dediler.
İkiyüzlü, değersiz ve inandırıcılıktan yoksun. Birbiriyle çelişen iki tutum... Hatta fazlası. Teröre destek varsa müttefiklik yoktur çünkü.
Ama ABD askeri, siyasi, ekonomik, medyatik her tür desteği verip donattığı, uluslararası alanda utanmadan arka çıktığı ve PKK olduğu anlaşılmasın diye durmadan kılık ve isim değişimine zorladığı terör örgütü için ne yaparsa yapsın. SDG, YPG vesaire adıyla kamufle ettiği PKK’nın akıbeti değişmeyecek. Kalanlar teslim olmadıkları müddetçe yukarıda verilen rakamlar içine yuvarlanacak.
Son günlerin sıcak gelişmelerinden biri de şu. PKK 2015 senesinde güneydoğuda, sonra Afrin’de yaptığı gibi Münbiç’te de ilçe merkezini çukurlarla çeviriyor. ABD’nin Münbiç için verdiği sözü yerine getirmediği, Türkiye’nin de çukur-batak siyasetlerine nasıl cevap verdiği hatırlandığında önümüzdeki günlerde o çukurların neyle ve nasıl dolacağı da anlaşılır herhalde.