Yakın tarihin en kapsamlı emperyalist saldırılarının hedefi olan bir ülke ve liderine de “emperyal rüyalar görme” ithamında da bulunuldu ya, artık söz kalmadı.
Fransa’da gazete ve dergilerin bulunduğu kitapçı raflarına hızlıca göz attığım zaman, Türkiye ve Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili haber ve dosyaların fazlalığı bir kez daha dikkatimi çekti.
Le Figaro gazetesinin tarih eki “Le Figaro Histoire”ın kapağını ve en az 40 sayfasını ayırdığı son sayısında “İstanbul’un fethinden Erdoğan’ın güç darbesine kadar Osmanlı’nın emperyal rüyası” (!) irdeleniyor. Türkiye, yakın dönem tarihinin en sert saldırılarına maruz kalırken, sınırlarında yüzyıldır bazı uluslararası aktörlerin kapatmaya yanaşmadıkları bir hesabın tazyiğini yaşarken, nereden çıktı bu “emperyal rüya”, hele de 1453 vurgusu? Türkiye’nin sınırlarındaki bu tazyikle ve terörle mücadelesine mi emperyal rüya tanımı yapıyorsunuz sevgili Fransız gazeteci kardeşlerimiz?
Dünya tarihinin en yayılmacı fotoğraflarından birine imza atmış olan Fransa’dan, hele böylesi bir konjonktürde, “emperyal rüya” ithamının gelmesi de ne oluyor?
Peki, tarihin başlangıcı gibi bir “İstanbul’un fethi” mim koyması ne anlama geliyor? Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın geçen hafta bir paneldeki yorumu tam da bugünlerin tek cümlelik özeti: “Batı, İstanbul’un fethi nedeniyle Türkleri affetmedi.”
Batı basınındaki Türkiye algısına kafa yoran herkes, gizli, Batılıların kendilerinin bile farkında olmadıkları bir nedenin varlığını kolayca hissederler.
Geçmişte kalmış bir hesaplaşmanın bugüne sarkmış ipuçları gizli o birbiri ardına atılan Türkiye karşıtı manşetlerde.
“Üç tarafımız denizle, dört tarafımız düşmanla çevrili” mottosuna mesafeli yaklaşan birisi olarak, Türkiye karşıtı önyargıların nedenlerinin iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Belli ki, yüzyıllar öncesine uzanan, derinlerde bir mesele var Batı cephesinde.
Çocukluğuna inilmesi gereken bir 1453 sendromu.