Barış Pınarı gibi denklemleri değiştiren bir operasyon ile dünyanın takdirini kazanan Türkiye’nin başarısını maalesef CHP’nin başını çektiği içerdeki hazımsızlar bir türlü kabullenemiyorlar.
Yok Trump’ın mektubunu, yok Rusya’nın bölgeye müdahalesini yok kongrenin kararlarını dillerine dolayarak neredeyse ‘Niye yaptık bu operasyonu?’ demeye getiriyorlar.
Son fırtına, 13 Kasım’da yapılması kararlaştırılan sonra da Temsilciler Meclisi’nin kararları üzerine Başkan Erdoğan’ın ‘Henüz karar vermedim, sorular var!’ demesi üzerine ABD ziyareti etrafında koparılıyor.
Gitmemeli diye kendilerince akıl veriyorlar!
***
O mektubun küstahça ve kabul edilemez olduğunu AK Parti sözcüsü şüpheye mahal bırakmayacak şekilde siyaseten cevap verdi. Ama asıl cevabı da Türkiye, Barış Pınarı harekâtını yaparak en sert biçimde vermiş oldu ki, ABD en üt düzeyde bir heyet ile koşa koşa Ankara’ya gelip aman diledi!
Verilen bu cevap ile bölgedeki dengeler alt üst oldu. Hatta dün Türkiye’ye kafa tutan Avrupa ülkeleri bugün Başkan Erdoğan ile görüşmek için kuyruğa girdiler.
Hatta operasyonun ilk günü Türkiye’yi kınayan Arap Birliği bile son Arap Parlamentosu çerçevesinde toplandığı Kahire’de geri adı attı!
Ürdün’lü bir milletvekili olan Halil Atıyye birliğin ABD, Rusya ve İsrail’in işgal ve operasyonlarına ses çıkarmayıp, Suriye halkına ev sahipliği yapan, onlara güvenli bölge oluşturmaya gayret eden, sınır güvenliği için haklı bir operasyon yapan ve Müslüman bir ülke olan Türkiye’ye karşı Arap Birliği’nin tavrının yanlış olduğunu, Türkiye’yi anlamak gerektiğini ve diyalog kapısının tekrar açılmasını içeren müdahalesiyle başlayan sert tartışmadan sonra Türkiye aleyhtarı tavsiye kararı rafa kalktı!
***
Ama içimizdeki hazımsızlar hâlâ bu harekâtın başarısını gölgelemek için bin dereden su getiriyorlar.
Elbette ki Temsilciler Meclisi’nin Ermeni kararı ve yaptırım tasarısına Türkiye boyun eğecek değildir. Karar zaten tavsiye mahiyetindedir. Tasarının kesinleşmesi halinde bence de Başkan Erdoğan’ın gitmemesi daha isabetli olur. Zaten daha önce gideceğini açıklamış olmasına rağmen bu karar ve tasarının geçmesi üzerine ‘Henüz karar vermedim sorular var!’ demiştir.
Ancak anlaşılmıştı ki yaptırımlarla ilgili tasarının 13 Kasım’dan önce senatodan geçmesi mümkün görünmüyor. Senatoda ise Trump’ın partisi çoğunluktadır.
Bütün küstahlıklarına rağmen Trump’ın tavırları Türkiye lehinedir!
Başkan Erdoğan’ın bunu değerlendirmesi ve senatodan geçmemesi için Trump’ı devreye sokması, geçse bile veto etmesi için Trump ile görüşmesi faydalı olmaz mı?
Madem ülkenin çıkarları önemli Başkan Erdoğan neden görüşmesin? Üstelik mektubu yanında götürerek hadsizliğini yüzüne söylemesi de cabası.
***
Öte yandan Türkiye iki süper güç arasında dengeli bir politika takip ederek ülkenin ve bölgenin çıkarlarını korumaya çalışıyor. Ne ABD’ye güvenip Rusya’ya sırtını dönmesi ne de Rusya’ya güvenip ABD’ye sırtını dönmesi Türkiye’nin lehinedir.
S 400 füzeleri, savaş uçağı görüşmeleri, enerji projeleri ve en son Soçi Muhtırası’yla Türkiye’nin Rusya lehine eksen kayması yaşadığı iddia ve izleniminin de yıkılması lazım.
Dolasıyla ABD’ye gitmek Rusya’ya karşı da önemli mesajlar içermektedir.
Bu dengeyi sağlamak için de Başkan Erdoğan’ın gitmesi daha faydalı olmaz mı?
***
Evet, ABD emperyalist devlettir ama çözülmesi gereken sorunlar vardır!
Ortağı bulunduğumuz F35 sorunu, PYD/PKK, FETÖ gibi terör örgütleri, ticaret hacmi, Ermeni kararı, yaptırımlar tasarısı, Fırat’ın doğusu, mektup meselesi ve bir yığın konuyu en üst düzede görüşmenin faydasız olacağı kanaatinde değilim.
Hulasa Başkan Erdoğan gitmeme kararı alırsa kendisi gerekçelendirecektir ama giderse de ülkemizin yararına olacağını düşünüyorum.