2013’te biten görev süresi tartışmalı bir şekilde uzatılan Barzani’nin iç siyasette büyük sorunlar yaşadığı biliniyor. Kuzey Irak Parlamentosu uzun zaman çalışamadı, Goran üyelerinin hükümetten çıkarılması hükümeti de tartışmalı hale getirdi. Barzani hem yerel yönetimdeki siyasi krizle, hem merkezi yönetimle olan ulusal siyaset kriziyle, hem ekonomik krizle, hem de DEAŞ kaynaklı güvenlik kriziyle uğraşıyordu.Tüm bu krizlerden kurtulmak isteyen Barzani daha büyük bir krizle, yani bağımsızlık referandumuyla hepsini bastırma yoluna gitti.Tamamen köşeye sıkışan ve meşruiyet sorunlarıyla debelenen Barzani bir oldubitti yaparak kendi şekillendireceği bir siyasi tablo oluşturmak istiyor.Buna ‘büyük kumar’ oynamak da denebilir.
Kürtlerin ulusal onurunu tahrik ve istismar ederek her şeyi örtmeye ve kendisine bir istikbal sağlamaya çalışıyor.Bunu yaparken de bölge halkının kazanımlarını emperyalist güçlere peşkeş çekerek heba ediyor.
Bağımsızlık iddiası acaba Barzani için siyasi istikbal mi getirecek, yoksa siyasi intihar anlamına mı gelecek, bunu yakın zamanda göreceğiz.
Türkiye, Barzani için hep bir can cimidi gibiydi. Ne zaman başı sıkışsa, ne zaman darboğaza girse, ne zaman ‘yandım Allah’ dese, Türkiye bir şekilde yanında oldu.
Tarih 2014… DEAŞ Mahmur’a saldırdığında ajanslar, Erbillilerin panik halinde kaçıştığı, benzin istasyonlarında kuyruklar oluştuğu, telefon hatlarının kitlendiği ve yönetimin halkı teskin etmeye çalıştığı yönünde haberlerini geçiyordu.
Tarih yine 2014… Irak’ta yaşanan çatışmalar ve terör saldırıları sebebiyle büyük göç dalgaları oluşuyor ve Kuzey Irak yönetimi aciz ve çaresiz kalıyordu. Neçirvan Barzani, sorunla tek başlarına baş edemeyeceklerini ilan ediyordu.
Tarih 2015… Süleymaniye’de başlayan şiddet gösterileri başka şehirlere de yayılıyor, kitlesel gösteriler karşısında Barzani yönetimi büyük bir siyasi kriz yaşıyordu.
Tarih 2016… Petrol boru hattına gerçekleşen sabotaj sonrasında Kuzey Irak Yönetimi’nin adeta şah damarı kesiliyor, ekonomik darboğaz yerel yönetime kontak kapattırıyordu.
Tarih 2016… Irak Merkezi Yönetimi ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi arasında ipler kopma noktasına geliyor, yaşanan siyasi kriz Bölgesel Yönetimi her açıdan yalnızlığa itiyordu.
Bu ve benzeri olaylar, tarihler, krizler… Barzani yönetimi tüm bu krizlerde yanında tek bir ülke buldu: Türkiye… Barzani’nin başı her sıkıştığında can simidi gibi sarıldığı tek bir lider vardı: Erdoğan…
Irak’taki göç dalgasında Türkiye komşu halka kapılarını açtı, yüzbinlerce Iraklı Türkiye’ye sığındı. Duhok ve Zaho’da kurulan AFAD kamplarında Ezidiler, Türkmenler, Araplar misafir edildi, birlerce insani yardım tırı Kuzey Irak’a geçti.
Petrol boru hattı krizinde Türkiye milyonlarca dolar mali yardımda bulunarak, Kuzey Irak’taki idari sistemin işleyebilmesini, memurlara maaş ödeyebilmesini sağladı.
Kuzey Irak’taki ekonomik kriz, Türkiye sınırındaki ticaretle, Türk müteahhitlerin yatırımlarıyla, Türk devletinin yardımlarıyla aşıldı.
Merkezi Yönetimin Kuzey Irak’ı izole edip yalnızlaştırmaya çalıştığında Türkiye, Bölgesel Yönetim'e sahip çıktı, krizin diplomatik çözümüne de katkıda bulundu.
DEAŞ saldırılarına karşı Türkiye bölgeye asker gönderdi, askeri üsler kurdu, hem Musullu Sünni Araplara, hem de peşmergelerin de olduğu yerel güçlere eğitim verdi.
Barzani’nin sokak gösterileri veya siyasi krizlerle devrilmeye çalışılmasına karşı da Türkiye yapıcı rol oynamaktan kaçınmadı.
Türkiye askeri, mali, ekonomik, siyasi, insani ve diplomatikher türlü yardımı yapmaktan geri durmadı.
Tüm bunlara karşı Barzani’nin yaptığı ise can simidini delmek... Vefasızlık, nankörlük ve basiretsizlik..