Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Lideri Mesut Barzani referandum ısrarından vazgeçmedi. Şu dakikadan sonra referandum ertelense bile Barzani bağımsızlık seçeneğini hem bölge ülkeleri hem de Rusya ve ABD gibi bölgede etkin olan ülkeler nezdinde siyasi bir karta dönüştürdü.
Arap Baharı ile başlayan sürecin önce Şii jeo-politiğine hizmet ettiğini sonra da PYD üzerinden PKK'ya siyasal meşruiyet alanı açtığını biliyoruz. DEAŞ'a katılan yabancı savaşçıdan daha fazlası YPG'ye katıldı; Çin'den ABD'ye kadar dünyanın her yerinden YPG'ye katılım oldu. Dahası Berlin ve Brüksel gibi başkentlerde PYD, PKK ile bağını saklamaya gerek duymaksızın meşru bir aktörmüş gibi ağırlandı. Suriye'de isyanın iç savaşa ve DEAŞ'la mücadeleye dönüştürüldüğü konseptin sonuna yaklaşılırken ve Türkiye ve İran'ın Suriye'de PKK'nın kantonlaşmasına müsaade etmeyeceği artık net olarak anlaşılmışken bu sefer Barzani Irak'tan bağımsızlaşmanın ilk adımı sayılabilecek referandumu devreye soktu.
Barzani'nin referandum ısrarı için "Kendi iktidarını sağlamlaştırmak, Kürtleri bağımsızlaştıran kurucu lider olarak tarihe geçmek istiyor ve mevcut konjonktürü bunun için fırsat olarak görüyor" yorumu yapılabilir. Barzani'ye muhalif partilerin aynı ısrar ve kararlılıkla bağımsızlıktan yana tavır almadıklarını görüyoruz. Dahası muhalefet, Barzani'nin daha da güçlenmesi ve kültleşmesini istemeği için referanduma zamanı değil diyerek karşı çıkıyor. Goran Hareketi'nden olan İKBY Meclis Başkanı, "Barzani başkanlık seçimi yaptırmamak için bu sefer de referandumu çıkarttı" diyor.
Hükümet içinde de çatlak olduğu görülüyor. Başbakan Neçirvan Barzani'nin Rusya ve Türkiye ile ilişkileri ve petrol boru hattını söz konusu ederek referandum için bu denli ısrarcı olunmamasından yana tavır aldığı, istihbaratın başındaki Mesrur'un ise referandum konusunda şahin kanadı temsil ettiği söyleniyor. Bu iki ismin Mesut Barzani'den sonrası için de çekişmede olduğu konuşuluyor. Zaten Mesut Barzani'nin oğlu Mesrur'un, Neçirvan yerine başbakan yapmak istediği daha önce de gündeme gelmişti.
***
Türkiye'deki tepkilere gelirsek... Referandum konusunda ton farkları olan yaklaşımlar var. Devletin duruşu ise çok net. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Trump ile görüşmesinde konunun gündeme alındığı biliniyor. Bugün TBMM'nin tezkere gündemiyle olağanüstü toplanması dün Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu toplantıları referandum gündemli oluşu zaten yeterince şey söylüyor.
Kuzey Irak sınırına yakın bölgede günlerdir devam eden kara tatbikatının da olası sıcak gelişmelere karşı teyakkuz hali intibası verdiği söylenebilir. Açıkçası Türkiye bir süredir Suriye'de sert gücüyle de caydırıcı bir rol üstlenmiş durumda. 2013'ten sonra Suriye'den el etek çekmesi istenen Türkiye'nin Fırat Kalkanı ile başlayan atağının İdlib ve Afrin ayaklarının planlandığını biliyoruz. Aynı şekilde Irak'ın bölünmesiyle sonuçlanması istenen sıcak gelişmeler karşısında da Türkiye'nin tavrı belirleyici olacak.
CHP, malum iki parça, bir tarafı referanduma karşı iken Türkiye'nin terörle mücadelesini zayıflatmaya çalışan ve PKK'nın ağzı ile konuşan kanadı, "Hakların kendi kaderini tayin hakkı" falan diyor; bugün Irak'ta gündeme gelen şeyin bir gün Türkiye'de gündeme gelmesini umut ederek...
Bu kadar değil tabi; bir de ipe sapa gelmez çıkışlarla referandum karşıtlığı üzerinde Kürt nefreti yayanlar var; amaç Türkiye'nin Kürtlerini tahrik edecek bir atmosfer oluşturmak. Diğer cenahta ise bu söylemi failsizleştirip sanki hükümet referandumu Kürt karşıtlığına tahvil etmişçesine sunarak bir de akil insan tavsiyeleri verenler var. "Herkese helal sayılan neden Kürtlere haram sayılıyor" cümlesinin türevleri üzerinden bağımsızlık referandumunu internet oyunu naifliğinde ele alan bir kesim...
Tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrası olduğu gibi bölgenin yeniden dizayn edilmek istendiğini, bağımsızlık diye nakarat yaptıkları şeyin tam bağımlılık anlamına geleceğini anlamıyorlar...