Öncelikle ve önemlilikle şu ilkenin altını çizmek isterim:
Hakaret ve küfür kime yapılırsa yapılsın bu asla kabul edilemez, hoş görülemez ve alkışlanamaz.
Hakaret ve küfür sahibini küçültür sadece.
Kim ki hakaret ve küfre ilkeli bir biçimde karşı çıkmıyorsa, bilesiniz ki onlar da o hakareti ve küfrü yapanlarla aynı türdendirler.
İlkeli ve ahlaklı insanlar, hakaretin ve küfrün her türlüsüne karşı çıkarlar.
O hakaretin kimden geldiğine bakmazlar.
"Mahallelilik" veya "yandaşlık" saikiyle hakareti ve küfrü meslek edinmiş kimselere sesini çıkarmayanlar bilesiniz ki kendilerini küçültürler.
Dahası: Kendilerini değersizleştirip çürütürler.
O yüzden diyorum ki, gelin hep birlikte bu “ilkesel ve ahlaki” anlayışı hiçbir ‘ama’nın arkasına sığınmadan koşulsuz bir biçimde hayat düsturu olarak edinelim.
***
Atatürk’ü seversiniz-sevmezsiniz o sizi ilgilendirir.
Hiç kimsenin yürek dünyasına, hiçbirimizin müdahale hakkı yok.
Hiç kimsenin bir tercih üzerinden, bir diğerini hırpalamaya hakkı yok.
Sevmediğiniz bir insanı eleştirmeye hakkınız var.
Sevdiğiniz bir insanı yüceltmeye de hakkınız var.
Bu tamamen sizin yürek dünyanızla veya siyasi-ideolojik duruşunuzla alakalı bir durum.
Lakin sevmediğiniz bir insana hakaret ve küfür etmeye kalkışırsanız, dahası ahlaksızca bel altı vuruşlara yönelirseniz işte orası hepimizi ilgilendirir.
İlke ve ahlak sahibi olan herkesi ilgilendirir.
Yargıyı ilgilendirir.
Çünkü bu yaptığınız şey, hepimizin koruması gereken bir ahlaki ve insani ilkenin yok edilmesi demektir.
Hukuk yoluyla korunması gereken kişiliğin itibarsızlaştırılması demektir.
Buna göz yumulamaz elbet.
Lakin buna karşı çıkılırken, bunu yapanlarla aynı seviyeye düşmemek gerek.
Aynı tarz ve üslupla onlara cevap verenlerin veya milyonlarca vatandaşımızın sevdiği kişilere karşı tıpkı onlar gibi hakaret ve küfrü yol edinenlerin tepkileri de pek anlamlı olmaz.
***
Hangi televizyon kanalı olursa olsun veya hangi mecra olursa olsun, Atatürk'ün rahmetli annesini ahlaksızca dillerine dolayanların veya başkaca bel altı vuruşlarla kişilik katline yönelenlerin müslümanlık anlayışları da, insanlık anlayışları da sorunludur.
Atatürk eleştirisi değildir bu; düpedüz hakaret ve küfürdür…
Ve bu asla kabul edilemez.
Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapanlar her anlamda sorunlu insanlardır.
Bizim bu tür sorunlu insanlarla alakamız olamaz elbet.
***
Şimdi birileri, mal bulmuş gibi bu olay üzerinden AK Parti'ye vurmaya kalkışıyor.
Özellikle CHP, kendi içindeki sorunların üstünü örtmek için bu olay üzerinden AK Partimizi hedef tahtasına oturtmaya çalışıyor.
Atatürk üzerinden her iki kesimin de yapmış olduğu istismarcılık ziyadesiyle sorunlu.
Biri düşmanlık ekseninde her türlü hakaret ve küfrü mübah görüyor.
Diğeri Atatürk sevgisi üzerinden, tekelci bir anlayışla kendilerinden gayrı herkesi Atatürk düşmanı görüyor.
İkinci kategorinin partisi olan CHP, bu günlerde Atatürk'e hakaret ve küfür yağdıran birilerine arka çıktığımız iddiasıyla AK Partimizi de suçlamaya başladı.
Buna düpedüz, “Atatürk üzerinden politik istismarcılık” denir.
Cumhuriyetimizin kurucu önderi Atatürk'e yapılan her türlü hakaret ve küfrü şiddetle kınadığımız gibi, CHP'nin de bu sorunlu Atatürkçülük anlayışını gözden geçirmesi gerekliliğini hatırlatırız.
***
Bunca iç ve dış sorunlarla uğraşırken oluşturulan yapay gündemlerin toplumu daha da yoracağını göz önünde bulundurarak, bu tarz yaklaşım ve söylemlere itibar edilmemesi en doğrusu olacaktır, biline…