ABD ile Çin’in savaş ihtimali konuşuluyor. Hem de 2400 yıllık bir hikayeye dayanılarak...Üstelik Kuzey Kore krizi sürerken...Savaş, arzu edilen birşey değil. Sadece Asya’yı çok yakın izlememiz gerekli.
ABD ile Çin Savaşır mı ? Soru gayet güncel. Dünyanın ağırlık merkezi Asya’ya kayınca, Çin odaklı bir dünyaya eski dünyanın alışması zor. Para ve güç artık Asya’da. Güç politikaları, askeri seçenekler, enerji çıkarları ile birleşince yükselen güç Çin, Pasifik okyanusundaki diğer güç ABD ile karşı karşıya.
Gidişat zaten öyleydi de, Asya ve Çin konusu Donald Trump dönemiyle daha da hızlandı ve ısındı. Konu ticaret ve ekonomi kapsamındayken, Kuzey Kore’nin nükleer hamleleri sayesinde savaş kapsamına geldi.
Kuzey Kore meselesi hala sıcak, kriz sürüyor. Kuzey Kore konusunda Çin’in perde arkasında önemli ağırlığı var. 15 Ağustos’ta Kuzey Kore, ABD’nin Guam adasına füze atsaydı, Kore yarımadasında savaş başlamıştı.
Türkiye, Asya’daki bütün gelişmeler kapsamında Çin’in komşusu. Asya’daki gelişmelere ‘uzak’ değiliz, Asya bize hiç uzak değil. İhmal ettiğimiz Asya’ya daha yakın bakmalıyız. Tarih ve coğrafya Türkiye’ye bu fırsatı veriyor. Haritalarımızın çoğunda ölçek, Türkiye-İran sınırında kesilir. Harita ölçeklerimizin büyümesi ve bakış olarak, haritaların Pasifik kıyısında bitmesi gerekiyor.
Osmanlı tuzağa düşmedi ki!
Profesör Graham Allison’un savaş tuzağı teorilerine konu 16 olaydan bir tanesi, Habsburg Avusturya-Osmanlı savaşı. Avusturya hakim güç, Osmanlı yükselen güç. İkisi arasındaki çekişmeden savaş çıkıyor... Şimdi teorinin dar kapsamından çıkınca: Bir dizi savaş çıktığını biliyoruz, ama bu savaşlarda ‘korku’ falan değil, doğrudan coğrafya ve Osmanlı politikası belirleyicidir.
Yükselse de alçalsa da Viyana, Osmanlı için aşılması gereken engeldi... Hala ‘alınsa fena olmazdı’ düşüncesi zihinlerde dolaşır. Habsburg Osmanlı’yı önlemek için zaten çoktan harekete geçmişti. Osmanlı da düşman gücün başkentini alarak bu tehdidi bertaraf etmeyi planladı. İcraatı başarısız sayılsa da Viyana doğal hedefti ve Profesöre buradan teminat verelim: Son, nihai hedef değildi. Burada savaş tuzağı falan yok. Osmanlı, Clausewitz taktiği ile hareket ediyordu: Savaş, siyasetin diğer araçlarla devamıdır!
Milattan önce savaşmışlardı
2400 yıl önce, MÖ 5. yüzyıla gelirken Yunan yarımadasının güneyinde hakim güç, Sparta idi. Neredeyse 100 yıldır Sparta hakimiyetini sürdürüyordu. Sonra Atina şehir devleti yükselmeye, ekonomide, sanatta, kültürde güçlenmeye, atılım yapmaya başladı.
Atina’nın yükselişinin kendi aleyhine olacağını düşünüp korku ve kaygıya kapılan Sparta, Atina ile hasım oldu ve savaşa tutuştu. 30 yıl sonra Sparta belki savaşı kazandı ama, maliyeti ağır oldu. Kendi kendini besleyen bir korkuyla, mevcut durumu korumak için başlayan savaş sonunda hem Sparta, hem de Atina yerle bir oldu. Bu durumdan da Persler yararlandı. Sonra da Büyük İskenderin babası Filip, Yunan yarımadasını işgal etti. Sparta-Atina savaşının taraflara bir yararı olmamıştı.
Bu savaşları anlatan Atinalı tarihçi Tukididis’in savaşla ilgili iki yorumundan, birkaç yıl önce bir dünya stratejisi çıkartıldı. Bu strateji ‘Tukididis Tuzağı’ adı altında hala konuşuluyor. Tuzak, savaş. Teorinin temellerinden biri şöyle: Yeni bir gücün yükselmesi, mevcut düzene hakim olan ülkeyi korkutunca, savaş yolu açılır.
Şimdi ile benzetme yapılınca: Yükselen güç Çin, mevcut güç de ABD oluyor. ABD korkuyor mu ?
Tukididis’in savaşın bir başka aşamasında Melos adası halkının karşılaştığı ikileme dair özeti de, Trump yönetiminin dış politikası gibi duruyor: ‘’Güçlüler, çıkarları için ne gerekirse onu yapar. Zayıflar da buna uyar’’
Daha önce duyduğunu sanmıyoruz da, bu tarih muhtemelen bu yakınlarda Donald Trump’a anlatıldı. Ve bu şekilde anlatıldıysa, Trump beğenmiştir. Tırmanma ve gerilim ortamının ardında Tukidides’i ve Tuzağını aramakta fayda var.
Tuzak teorisi nedir?
Eski çağ tarihinde neyin gerçek, neyin efsane olduğunu bulmak zordur. Zamanda geriye gidildikçe belge, kayıt yok olur. Belgesiz tarih de, masaldır. Milattan Önce 5. yüzyılda Atinalı tarihçi Tukididis’in Peleponez Savaşlarını anlatan kapsamlı kitabı,önemli bir eser sayılır. Şimdi bu kitaptan, yorumla karışık bir cümle çıkartıp, sonra o cümleyi formül yapıp, bundan da uluslararası ilişkiler teorisi çıkartmak... Ardından da ‘ABD ile Çin, savaş rotasındalar. Bu gidişle savaşırlar...’ diye korku salıp, dünyayı konuşturmak için, Harvard Üniversitesi profesörü olmak lazım.
Tukididis’in yazdığı cümle, mealen şöyle: ‘’Atina-Sparta arasındaki savaşı kaçınılmaz yapan, Atina gücünün artması ve bunun Sparta’da yarattığı korkuydu’’… Harvard Profesörü Graham Allison, bu cümleden bir efsane yarattı: Adı da Tukidids Tuzağı.
Yani: Mevcut hakim güç, yükselen ve güçlenen başka gücü fark edince korkuya kapılıyor. Bu korkuya yükselen gücün pervasızlığı eklenince, savaşın yolu açılıyor... Güç toplama süreci aynı zamanda savaşa da gidebilen bir tuzaktır. Bu tuzağa düşen ülkeler savaşır ve savaş her zaman beklenen-umulan yararı getirmez… Hikaye, böyle!
Bunu kim söylüyor ? Tukididis söylemiyor, Graham Allison söylüyor. Ama şimdi ‘Graham Tuzağı’ dense, teorinin, markanın hiçbir çekiciliği yok. Zor telaffuz edilen antik Yunan ismi, teoriye 2400 yıllık bir geçerlilik damgası vuruyor. Tarihçilik, biraz da pazarlama sanatıdır!
Allison’un teorisi ilk 2015’te duyulmuştu. Kitabı Mayıs’ta çıktı. Son 500 yılda dünyanın hakim güçleriyle, yükselen güçleri arasındaki ilişkilere bakmış, biraz da eğerek-bükerek buradan 16 olay çıkartmış. 16 olayda yükselen güç ile hakim güç karşı karşıya geliyor. Sadece dört tanesinde savaştan kaçınılıyor. Diğerlerinde savaşılıyor.
On yedinci olaya da: ABD ile Çin ne olacak ?
Çin bu teoriye en üst düzeyde karşılık verdi. Devlet Başkanı Şi Jinping, Eylül 2015’te ABD Seattle’daki konuşmasında ‘Dünyamızda, iddia edildiği gibi Tukididis Tuzağı diye birşey yoktur. Ancak büyük ülkeler, zaman içinde stratejik hesap hatası yaparsa, kendileri için böyle tuzaklar yaratabilirler’ dedi.
Şi, bu cümleden önce de Çin’in karşılıklı anlayış ve güvene dayalı, kuşkudan uzak politikalar arzuladığını, bu yolla karşılıklı yanlış anlama ve hesap hatalarının önleneceğini söyledi. Dedikodu, paranoya ve önyargıdan uzak durulması gereğini vurguladı.
Dünya tarihi hesap hatalarıyla dolu. Çin Devlet Başkanı bu konuşmasını yaptığında Donald Trump Başkan seçilmemişti, O tarihte Trump’ın Başkanlık ihtimalini biz dahil bir avuç kişi savunuyordu. İşadamı Trump’ın Çin karşısında ne yapacağı, bilinmezlerle doluydu.
Trump'ın niyeti
Başkan Trump’ın tarihle arası iyi olmasa da, ABD’nin güç politikalarına dönmesini isteyen, milliyetçi bir kesiminin desteğine sahip. Bu kesim Çin’e iyi gözle bakmıyor. Ve bu kesim onyıllardır ABD siyasetinde sessizdi.
Trump yönetimi, önceki ABD yönetimlerinin hesap hataları yüzünden Çin’in böyle yükseldiğine, güçlendiğine inanıyor. Çin’e sağlanan ekonomik ve ticari kolaylıkların, ABD ekonomisine zarar verdiğini, ABD’nin üretim gücünü kaybettiğini görüyor... Çok da haksız değilller. Çin, ABD tercihleri sonucu ABD’nin bütün üretimini üstlendi. Son 30 yılda Çin’e tanınan kolaylıklar ABD’nin lehine gelişmedi. Peki ABD bu tuzaktan nasıl çıkacak ?
Trump yönetimi basit düşünüyor. Başkan üzerinde hayli etki sahibi olan danışman Steve Bannon’un, Beyaz Saray’dan atılmadan önceki son demeci, halen geçerli. Bannon, zihinlerde olan ve varsayılan bazı konuların gerçekten Beyaz Saray’da konuşulduğunu bu sözlerle teyid etti:
- ABD ile Çin ekonomik savaş halindedir.
- 25-30 yıl içinde dünyada tek hakim güç kalacak. Bu ya ABD ya da Çin olacak. Ve ABD bu halde giderse, hakim güç Çin olacak.
- ABD’nin kötü gidişatı durdurmak için 5, en fazla 10 yılı var. Ondan sonra çok geç.
- Çin ile oyunu değiştireceğiz. Çin bize ekonomik savaş açtı. Bizi fena hırpalıyorlar. Manyaklar gibi bu savaşa odaklanmalıyız.
Anlayış bu. ‘Bannon artık Beyaz Saray’da değil, etkisi kalmadı’ denemez, çünkü ABD Ticaret Bakanı ve Ticaret Müzakerecisi dahil, Bannon ile aynı görüşü savunan çok sayıda kişi var. Üstelik Trump’ın onayıyla Çine karşı ABD ile ticarette hile yaptığı, gerekçesiyle ‘Madde 301 soruşturması’ başladı. Yani Çin’e karşı ekonomik yaptırımlar başlayabilir. Çin şimdilik alttan alıyor. Ve tekrar: Kuzey Kore meselesi sıcak. Bölgede Rusya faktörüne daha değinemedik bile.
Beyaz Saray’dan ayrılmadan önce Bannon’un Tukididis Tuzağı konusunda yoğun çalıştığı, Trump ekibini bu teori konusunda eğitmeye çalıştığı biliniyor.
Medya üzerinden zaten etki taşıyan Bannon olsa da olmasa da, Tukididis Tuzağı konusunda Savunma Bakanı Mattis, Beyaz Saray Genel Sekreteri Kelly ve Başkan Yardımcısı Pence’in derinlemesine bilgisi var.
Savunma Bakanı Mattis, Bannon’u aşacak biçimde tarihi özümsemiş bir asker. Dünyada savaşların ‘Korku, Onur ve Çıkar’ nedeniyle çıktığını biliyor. Bu faktörlerin hepsi şu an Kore Yarımadasında geçerli. Trump ‘al-sat’ kafasında giderken, Çin ince, derin ve ihtiyatlı. Tukidides Tuzağı konusunda Profesör Allison’un ‘ABD-Çin savaşı mümkün, ama kaçınılmaz değil, istenirse önlenebilir’ dediğini de biliyoruz. İstenirse, çok geniş bir temenni… Trump yönetiminde her an herşey mümkün. Asya’nın bize uzak olmadığını bilerek, gelişmeleri izlemeliyiz. Unutmayın, Asya, Üsküdar’dan başlıyor !