FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, 25 Aralık 2013 operasyonundan 3 gün önce Pensilvanya'da beddua etti:
"Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin."
Maskesi düşmüş, gerçek yüzü ortaya çıkmıştı. Devlete savaş açmış, dönemin Başbakanı olarak Erdoğan da kimsenin cesaret edemediği bir mücadele başlatmıştı.
Bu beddua, Gülen'in bütün o yapmacık, "hoşgörülü, muhabbet fedaisi, diyalog insanı" imajını ilk defa yerle bir etmişti.
Gözleri yuvalarından fırlamış gibi beddua ediyordu.
Bugün ne görüyoruz?
Beddua döndü FETÖ'cüleri buldu.
Başlarına gelen musibetlerin hepsi de Gülen yüzünden.
Ama bu hakikati itiraf edemiyorlar.
Boşa geçen bir ömrü kendilerine yediremiyorlar...
Gülen tarafından aldatıldıklarını, kullanıldıklarını, sahte bir Mehdi şarlatanının peşinden gittiklerini kabul edemedikleri için, "zalim Erdoğan" nakaratına sarılıyorlar.
Hâlbuki asıl zalim Fetullah Gülen...
Eğer Gülen, "Devlete savaş açmak yanlıştı. Erdoğan samimi bir insan olduğunu gösterdi. Tarih boyunca dindarlar CHP'nin kuyruğuna takılmamıştır. Biz bir hata yaptık. Herkes hukuk içinde kalsın. Kim böyle yapmazsa hakkımı helâl etmiyorum" deseydi...
PKK'nın çukur-hendek ihanetine destek verilmeyecekti.
Kobani olaylarında PKK hamiliği yapılmayacaktı.
En önemlisi 15 Temmuz ihanetine kalkışmayacaklardı.
Asıl zalim Fetullah Gülen.
"Pes etmeyin. Teslim olmayın. Kaçın, peygamberler de kaçmıştır. Sonra, "Haçlının ülkenizi işgal etmesi, çok tehlikeli değildir; çünkü onlar, sizin kadınlarınıza kızlarınıza ilişmezler, mâbedinize ilişmezler; ilişmemiş Haçlılar... Zaten Yunanistan, İngiltere, Almanya sizin kardeşleriniz. Size kucak açıyorlar, onlara sığının" diyen de Fetullah Gülen'dir. Pişmanlık duymayan, nedamet getirmeyen, hala hipnozdan çıkamayan FETÖ'cüler, bu kalleşliğe itiraz etmedikleri için ne hallere düştüler.
Evlerine ateşler düştü. Ailece yavrularıyla birlikte Meriç nehrinin sularında hayata veda ettiler. Yavrularını ölüme götürecek kadar zulme ortak oldular. Çoğu örgüte yardım etmekten 3-5 sene ceza alıyordu. Çoğu dışarı çıkmıştı.
Sırf elebaşı "kaçın" dediği için kendi evlâtlarının katilleri oldular.
Yuvaları yıkıldı. Erkekler kaçtılar. Çoğunun eş ve çocukları Türkiye'de kaldı. Anneler, babalar, hısım akrabalar bu FETÖ'cülere hak vermedi. Yakından tanıdığımız aileler var. Bunları reddettiler.
Bir de şunu gördüler. FETÖ'nün üst yönetimi yurt dışında lüks içinde yaşarken bunlar okul kantinlerinde çalışmaya başladılar.
Birlikleri bozuldu. Binlerce itirafçı bunların dünyasını altüst etti.
Mahrem imamların yüzde 40'ı itirafçı oldu.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün rakamlarına göre, 6 bin 632 mahrem imam tespit edildi. Bunların 4 bin 376'sı tutuklu.
Emniyet mahrem yapılanmasında görev yapan 4 bin 672 FETÖ mensubundan 4 bin 202'sinin öğretmen olduğu örüldü.
Gülen bir beddua da itirafçılara yaptı:
"Ey itiraf adı altında iftirada bulunan talihsizler. Altın olmak varken posa durumuna düşenler. 2-3 günlük dünya hatırına ahretini kaybedenler...
Bunu, bu hale getirenlerin Allah belasını versin."
Allah önlerini kesti. Bugüne kadar 32 ülkeden 142 FETÖ mensubu derdest edilip getirildi.
Dünya şimdi FETÖ'cülere dar geliyor.
Türkiye'de insan içine çıkamaz haldeler.
Devletimize, ülkemize ihanet ettiler. Milletimizin ahını aldılar, bedelini ödeyecekler.