Dine veya dindarlara alerji duyan kimi çevreler zaman zaman eskimiş haber ve olayları yeniymiş gibi ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyorlar.
Bir bakıyorsunuz bir tarihçinin seneler önce sarf ettiği kimi cümleleri gündeme getirerek ajitasyon yapmışlar.
Bir bakıyorsunuz Diyanetin fi tarihinde verdiği bir fetvasını dillerine dolamışlar.
Bir bakıyorsunuz bir ilahiyatçının hangi bağlamda söylediği belli olmayan bir cümlesinden yola çıkarak algı oluşturmaya çalışmışlar.
***
Kimseyi savunma derdinde değilim.
Bu tür tepki toplayacak anekdotları gündeme getirerek ‘Bu çağda bu kafa, İşte İslam’ın durumu’ demeye getiriyorlar ona tepkiliyim.
Kimi yanlış tavırlar ve ifadeler yapıcı bir şekilde ele alınsa topluma faydalı olur, onda şüphem yok.
Ama o tavır ya da cümleyi bahane edip koca bir kitleye karalama havası vermenin iyi niyetli olmadığını düşünüyorum.
Kutuplaşmayı ve ötekileştirmeyi körüklediğini düşünüyorum.
***
En son bir ilahiyatçının bir kadınla erkeğin asansörde baş başa kalmasını halvet olarak nitelemesini dillerine doladılar.
Hem de taciz olaylarının gündemde olduğu ve sapıkların cezalandırılmasının tartışıldığı bir dönemde.
Bu çağda bu kafa tarzı aşağılayıcı bir üslupla ve dolaylı olarak bazen de doğrudan dindarları ve dini suçlayarak haber veriliyor ya da yorum yapılıyor.
***
Dinlerin hedeflerinden biri nesli muhafaza etmektir. Nesli muhafaza bağlamındaİslam aile kurumunu önemser. Nikâh ile meşru ilişkiyi teşvik eder. Gayri meşru ilişkileri de yasaklar.
Gayri meşru ilişkilere zemin hazırlayan yer ve davranışlardan da sakındırır.
Bu bağlamda yabancı bir erkekle kadının kimsenin görmediği bir mekanda baş başa kalması konusunda da uyarıda bulunur!
Efendimiz aleyhisselam buyuruyor ki, “Allah’a ve ahirete iman eden kimse mahremsiz bir kadınla baş başa kalmasın, çünkü (o ikinin) üçüncüsü şeytandır.” (Ahmed)
***
Hedefe konan ilahiyatçı kendisine sorulan bir soruya cevap bağlamında bir şeyler söylemiş, bizim din cahilleri yahut dini olan her şeyi reddedenler ya da reyting peşinde hakikati katledenler yahut da kompleksli olanlar, sanki ilahiyatçılar sadece bu konularla ilgileniyorlarmış gibi ‘bu çağda bu kafa, başka konu yok mu’ diyerek saldırıyorlar.
Evet, asansörde bir erkekle kadının baş başa kalması halvet ortamının kısa süreli de olsa gerçekleşmesi demektir. Ama bunun anlamı birilerinin çarpıttığı gibi bir iki dakikada cinsel ilişki değildir.
İslam’ın bu ikazı toplumu sadece sapıkların tacizlerinden korumak için değil namuslu insanların da hataya düşmemesi içindir.
***
Haram helal tanımayanlar için bu bir şey ifade etmeyebilir, ama mümin bir kimse için önemlidir. Lakin o da mecburiyetten bu uyarıya çoğu kez riayet etmez/edemez!
Yüksek binalarda oturan herkes zaman zaman bu duruma maruz kalır/kalıyoruz.
Aynı binada oturan kötü niyetliler de otokontrole ya da asansördeki kameranın caydırıcılığına takılıyor olmalılar ki konutlarda pek taciz olayı duymuyoruz.
Ama dini hüküm bir yana asansör, taciz için sapıkların arayıp da bulamayacağı bir mekan değil midir?
O ilahiyatçıyı teyit eden ‘asansörde taciz’ haberleri ve görüntüleri yok mudur? Kıyamet gibi.
***
Sorunumuz asansördeki halvet değil, sorunumuz İslami duyarlılıkta mimariyi geliştirmemiş olmamızdır.
Yeri gelince kadın ve erkeğin bırakın kapalı mekânı, dış kapıda bile karşılaşmaması için tokmak farkını anlatırız, ama sıra asansöre gelince ilahiyatçıyı suçlarız!
Biz helal haram hassasiyeti olmayan batı şehirciliği ve mimarisine özenilerek inşa edilen binalarda İslam’ı uygulamanın sorunsalını yaşıyoruz.
Gerisi teferruat.