Mehmet Ali Ilıcak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etmiş.. Bunu da sosyal medya hesabından açık açık anlattı.. Hiç bir tarafını perdelemeden.. Hatta eleştiri konusu olacağını bile, “.. annem yüzünden beni cezalandırmadı..” dahi yazarak paylaştı ziyaretini.. Çok açık söyleyeyim, 17 Aralık sonrası süreçte yaşanan ayrışmada Nazlı Ilıcak’tan farklı bir duruş sergilediğinde Mehmet Ali Ilıcak’ın taktik yaptığını düşünmüştüm.. Ailenin bir kanadı FETÖ’den, bir kanadı Cumhurbaşkanı’ndan taraf olursa, kim kaybederse kaybetsin aile hep kazanacaktı nasıl olsa.. Bu hesabın yapıldığını düşünüyordum.. Ama onlarca kritik hadise geçti, memleket onlarca badire atlattı, Mehmet Ali Ilıcak pozisyon güncellemedi.. “… Anneme defalarca dedim yanlış yoldasın diye, dinlemedi beni..” gibi sözler söyledi.. Dedim ya çok inandırıcı gelmiyordu bana bu sözler.. Hep bir yapmacık tarafı olduğunu düşündüm.. Ama şimdi, memleket 15 Temmuz’u bertaraf etmiş.. Nazlı Hanım darbecilerle birlikte cezaevinde.. Mehmet Ali Ilıcak aynı şeyleri söylemeye devam ediyor. Yavaş yavaş ikna olmaya başladım galiba. Yani bir insan kendi öz annesini, bu kadar rahatça, hem de cezaevindeyken, ancak vatan söz konusu olduğunda gözden çıkarabilir.. Eğer öyleyse ayakta alkışlıyorum Mehmet Ali Ilıcak’ı.. Değilse ben utanmam…
Mavi Marmara Ruhu
Baskıcı siyonist İsrail rejiminin, sırf müslüman olduğu için müslümanlara yaptığı zulmü kapağına taşıyan Gerçek Hayat, İsrail’e anladığı dilden yanıt vermeyi tercih etmiş.. Bazen bana da oluyor bu.. Kimi zaman e-mail’le, kimi zaman da sosyal medya üzerinden bazı okurlara; “.. ben de senin…” diye cevap verdiğim oluyor.. Sonra şöyle bir ruh haline bürünürüm; “.. şimdi benim ondan ne farkım kadı ki?..” Gerçek Hayat’ın kapağını haberleştiren gazeteciler.Com; “.. kavgamız da bu değil sevdamız da..” diye başlık atmış.. En kıymetli bakış açısı bu belki de.. Peki islamcı bir dergi, islamcı bir hareketin haklı davasını kapak konusu yaparken seçtiği bu resimle ne murad ediyor olabilir?… Kafadan “çok yanlış” demeden evvel biraz daha dikkatle baktım o fotoğrafa.. Yayınlandığı dergiden bağımsız.. O vakit Filistin davası ile sol arasındaki ilişki geldi gözümün önüne.. Arafat’ın emperyalizme meydan okuyan, mazlumların sesi olarak görüldüğü 70’li, 80’li yılları düşündüm.. Yaparken bunu düşündüler mi bilemem.. Ama neticesi itibariyle işaret parmağının değil de orta parmağın havaya kalkması, tıpkı 30 sene önceki gibi, tüm küreselleşme karşıtlarını sahaya davet edebilir.. Gerçek Hayat’çılar bunun için yapmamış olsalar bile.. Konu, bir yahudi-müslüman kavgasından çıkarılıp, mazlum halklar ve işgalci egemen güçler savaşı olarak anlatılabilir bu kuşağa.. Mavi Marmara ruhu yeniden ateşlenebilir belki de..
Beni Karıştırma Nevşin
Nevşin Mengü, Alişan’a kızmış, yine bana bağırıp çağırıyor.. Alişan, nişanlısı ile ilgili garip ve tartışmalı bir mülakat vermiş geçenlerde.. İyi de yapmamış açıkçası.. Sanki nişanlısının kısa boylu ve çirkin olduğunu, gösterişsiz olduğunu ima eden sözler.. Elbette tartışma konusu olunca söylediği lafların nereye gittiğini kendisi de görmüştür.. E ama Alişan, şahsına münhasır bir adam.. Kendi doğruları, kararları var.. Kendi zevkleri, zevksizlikleri var.. Fakat Nevşin Mengü’ye göre bu halleri Alişan’ın kendine has halleri değil bir ‘Yeni Türkiye’ tipi.. Öyle yazmış.. “.. Tam bir Yeni Türkiye, maço, görgüsüz, bilgisiz, sevgisiz.”.. Ya hu bu Yeni Türkiye’de ben de varım..
Ama sevgilime güzel olmadığını hissettirecek bir söz söylemek gibi bir gaflette bulunmam herhalde.. Bizi karıştırma, Alişan’a söyle ne söyleceksen…