Her seçim döneminde içinde anketlerin, reklamların, propaganda malzemelerinin yer aldığı büyük bir siyasi dalga yaşanıyor. Binlerce kişi hummalı bir çalışma yürütüyor. İşin siyasi ayağı olan teşkilatlar ve siyasetçiler dışında sanat direktörlerinden grafik tasarımcılarına, afiş asanından seçim otobüsü şoförlerine kadar binlerce profesyonel çalışan var. Peki özellikle anketler ve reklam kampanyaları seçim sonuçlarını ne kadar etkiliyor?
Kamuoyu araştırmaları bir durum tespiti yapmak ve süreci yönetenlere veri sağlamaktan öte, süreci etkilemeye yönelik kullanılıyor. Yani seçmen kitlesinin tutum ve kanaatlerini belirleyip ona göre strateji belirlemekten ziyade, seçmenin tutum ve kanaatini etkileme amacı görülebiliyor.
Anketlerin sonuçlara ciddi bir etkisi var mı? Tam olarak bilinmiyor.
Siyasi reklamların etkisi ne kadardır? O da tam olarak bilinmiyor.
Farklı kanaatler var ama mesela anket sonuçlarının yayınlanmasının seçmen davranışını nasıl etkilediğine dair bildiğim kadarıyla bir araştırma, ölçümleme yok. Kampanyaların, reklamların veya anketler üzerinden sağlanan verileri kullanmanın sonuca ne kadar tesir ettiğine dair bilimsel bir bulgu da yok.
Ama şöyle bir kanaat var: Seçmenin kahir ekseriyetinin anketlere göre açık ara kazanan tarafa meylettiği, kaybeden tarafta yer almak yerine kendisini mutlu edecek pozisyona doğru kaydığı düşünülüyor.
Diğer bir kanaat, kıl payı kazanacak görünen parti veya adaya yönelik ‘yüklenme motivasyonu’ üretmesidir. Barajın çok az farkla altında kalan partinin tabanını ‘ha gayret’ diye motive ettiğini biliyoruz.
Ankette yerelde veya genelde iktidarda olan partinin risk içinde olduğuna dair bir anketin tabanda rehaveti giderdiğini, harekete geçirici bir etki yaptığını da biliyoruz.
Anketlere göre kendi partisi veya adayı açık ara geride olan ve yarıştan kopan seçmenin sandığa gitme eğilimi göstermediği de düşünülebilir. Tüm bu değerlendirmeler anketlerin seçmen kanaati üzerinde etkisi olduğu düşüncesine dayanıyor. Ama bunların hepsinin de bir yorum olduğu muhakkak.
Reklam kampanyalarının, slogan, afiş, ilan ve reklamların toplam oy tablosuna nasıl bir etki yaptığına dair de bir ölçümleme ve bilimsel bir bulgu da yok. AK Parti’nin kadim reklamcısı merhum Erol Olçok’un kanaati bu etkinin en fazla bir-iki puan olduğuydu. Ben ise tam aksine kendisinin her seçimde şapkadan başka bir tavşan çıkarmayı, seçimin kaderini etkileyecek işler yapmayı beceren bir reklamcı olduğunu, özellikle “Dompra” ve “Aynı dağın yeliyiz” gibi müzik ve kliplerin ciddi bir motivasyon sağladığını düşünüyorum.
Anketlerin son seçimlerde fena halde çuvalladığına dair de bir algı var, hatta bunun algının ötesinde büyük bir gerçeklik olduğu da söylenebilir.
Anketlerin gerçeklikten uzak sonuçlar ortaya koymasının birçok sebebi sayılabilir. Örneğin bazı firmalar siyasi yakınlık sebebiyle manipülasyon maksatlı anketler yayınlıyorlar. Bazen rakibin moralini bozmak veya taraftarın moralini artırmak için bu manipülasyonu yapıyorlar, yani korku veya ümit aşılamaya çalışıyorlar.
Diğer bir sebep, anketi finanse eden kaynağı mutlu etmeye dönük gayretler sebebiyle rakamlarla oynanması.
Bir diğeri, anket tekniğini, kotalamayı, saha çalışması ve analiz işlemini yapmayı beceremeyen firmaların kaçınılmaz başarısızlıkları.
Ayrıca anket şirketlerinin karşılaştığı dönemsel zorluklar da sağlıklı sonuç almayı güçleştirebiliyor. Örneğin; seçim sisteminin, siyasi ittifakların, ideolojik eğilimlerin büyük değişimler gösterdiği geçiş süreçlerinde tespit yapmak zorlaşıyor. Siyasi sisteme yeni bir partinin girmesi, seçim sisteminin ve işbirliği süreçlerinin değişmesi ölçümlemeyi etkiliyor.
Tespit edilemeyen dip dalgalarının yaşandıkları dönemler de zorluk faktörüdür. Seçmenin kanaatini serdetmekten kaçındığı veya seçmenin büyük kararsızlıklar ve tercihsel savrulmalar yaşayarak son anda belli noktalarda yoğunlaşmaları tahmin imkânını zayıflatıyor.
Küçük yerlerde saha şirketlerinin ve anketörlerin tespit edilerek kuşatılması, sıradan vatandaş yerine kontrol altındaki kişilerle anket yapılması da işin cabası.
Tüm bu gerçeklere rağmen demokrasinin güzelliği seçim dönemlerinde bu siyasi dalgaların yaşanması, halk ile siyaset kurumu arasındaki ilişkinin artmasıdır.