Türkiye Cumhuriyeti'nin hiç bir zaman tam anlamıyla rayına oturmamış, mantıktan uzak yönetilen ekonomisini akılcı temeller üzerine yeniden örgütleyen kişi, desem aklınıza önce kim gelir? Turgut Özal gelmezse çok şaşırırım.
Rahmetli Turgut Beyi cehil cühela takımı ve de avantası kesilen tayfa bolca eleştirdi. Örneğin, Naim Süleymanoğlu'nu Bulgaristan'dan getirdiği zaman, Bulgar istihbaratına rüşvet olarak verilen 7 milyon doları abartıponca borcumuz varken bir halterci için bu para da nediyen küçük olsun benim olsun kafası, ortak paydayı varlıkta değil yoklukta aradığından ve de yokluğu allayıp pullayıp, varlık diye sunan siyaset tüccarları Olimpiyatlarda altın madalyaları birer ikişer devşirince Süleymanoğlu, gıkını çıkaramadı, ortadan toz oldu.
Biz şimdi gelin rahmetlinin insan yanına kısaca bir göz atalım:
Özal, toplumsal yatırımlara kaynak bulmak için tüketimi azaltmayı amaçlamıştı. Spor tesislerine bunun için çok önem vermişti. Her ilçeye bir spor salonu yapmak istiyordu. Ancak ülkede 800 ilçe vardı; bu yatırım için henüz yeterli para yoktu. Rahmetli Ekrem Pakdemirli'nin Maliye Bakanlığı döneminde, Turgut Özal bir gün , "Naim Süleymanoğlu'nu Türk vatandaşı yapacağız ama 7 milyon dolar istiyorlar." dedi.
Pakdemirli: "Ben bu parayı vermem. Sözünü ettiğiniz 7 milyon dolarla 70 köye su götürürüm." deyince Özal gülümsedi:
"Ekrem sana bir soru sorcağım. Olimpiyatlarda Türk bayrağını göndere çektirip İstiklal marşımızın okunması sağlamak için kaç para verirsin?"
"Yerden göğe kadar haklısın ağabey! Verelim parayı!"
Turgut Bey her zaman sanatçıyı ve sanatkarı korumuştur. Onların toplum için çok önemli olduğuna inanırdı. Rahmetli Sadri Alışık siroz olmuştu; karaciğerinin değişmesi için 3 milyon dolar gerekiyordu. Turgut Özal Maliye Bakanı’nı çağırdı:
"Osmanlı bütün sanatkarlarını sarayda oturtmuş onlara sahip çıkmıştı. Büyük Devlet sanatçısına sahip çıkan devlettir. Sadri Bey kendini frenleyememiş, biraz fazla içmiş. Olsun, o bizim sanatçımızdır. Ona sahip çıkacağız. Gereken yapılsın!"dedi para hemen ödendi; Sadri Alışık bu ameliyattan sonra 15 yıl yaşadı!
Rahmetli Cem Karaca 12 Eylül askeri yönetimince vatandaşlıktan çıkırarılmış, Alman vatandaşlığına geçmiş, Almanya'da yaşıyordu. Özal'a Almanya gezisi sırasında bir arkadaşı aracılığıyla görüşmek istediğini iletti. Karaca ülkeye dönmek istediğini söyledi. Özal bu isteğini kabul etti. Ve Cem Karaca 1987'de Türkiye'ye geri döndü.
Turgut Bey’e yakınları, "Bu solcuyu neden Türkiye'ye getiriyorsunuz? Sanki Türkiye'de solcu mu kalmadı?" deyince Rahmetli Özal, "Ne yapalım solcuysa? Her şeyden önce o bizim insanımız. Devlet olarak nerede bir insanımız varsa, hangi görüşten olursa olsun, devlet olarak ona sahip çıkmak bizim görevimizdir!" demişti. Ona dur durak bilmeden saldıran hangi gazeteci, iş adamı, siyasi bunu bırakın söylemeyi aklına bile getirebilirdi ki?
Turgut Bey sevecen, çok iyi yürekli, gözünü budaktan sakınmaz, atak ve çok bilgiliydi. Onunla ilgili daha çok şey var anlatılması gereken. Onu yakından tanıyan ve yaptıklarına tanık olan bendeniz gibi hiç kimse, Turgut Bey konusunda tarafsız olamaz. Yaptığı eğer varsa, yanlışları üzerinde fazla da duramaz çünkü doğruları öylesine fazlaydı ki..Allah rahmet eylesin, Nurlar için de yatsın,
(Meraklısına Not: "Özal'ın MirasıAnılarıyla Ekrem PakdemirliTurgay YavuzUfuk Yayınları." Bu kitabı lütfen okuyun, eğer Turgut Bey’i daha iyi tanımak istiyorsanız.)