Değerli dostlar sistem değişikliği ile ilgili beklentilerimizi bu sütunda çokça gündeme getirdik..
Artık, bu köhne sistemden, ihtiyaçlara cevap veren yeni hükümet sistemine geçmek için son düzlükteyiz.. Peki sistemle ne değişecek?.. Bütüne ilişkin daha çok yazarız.. Ama gelin parça parça bazı noktalara yakından bakalım..
Çalışmayan bürokrat gidecek
Yeni düzenlemeyle, bürokratik hantallıktan ülkeyi çıkaracak, işleyen bir sistem geliyor.. Cumhurbaşkanına verilen ‘üst düzey kamu görevlilerini atama yetkisi’ reform sayılabilecek bir değişiklik.. Bununla birlikte hükümetlerle bürokrasi arasındaki zaman uyumsuzluğu ortadan kalkacak.. Açık bir örnek verelim zaman uyumsuzluğuna.. Bir Cumhurbaşkanı 5 yıllığına seçiliyor.. Ama seçmene vaat ettiği bir icraatı yerine getirecek olan bürokratın vakti çok.. En iyimser tahminle emekli olacağı 65 yaşını hesaplıyor.. Oysa bu reform sonrası, bürokrat bilecek ki, eğer Cumhurbaşkanı seçmene verdiği sözü, kendi hantallığı nedeniyle tutamadıysa ve bu nedenle bir daha seçilemediyse, kendisi de kapının önüne konulacak.. Nasıl ki Cumhurbaşkanının bir daha seçilmek için verdiği sözleri tutması lazım.. Bürokrat da koltuğunu koruyabilmek için bu sözlerin yerine getirilmesine çalışacak..
Halk egemenliği
Hükümet modeli değişikliği ile birlikte millet iradesinin tecellisi daha da kuvvetlenecek.. Bakın bugünkü parlamenter sistem, vatandaşa yasama meclisine girecek üyeleri seçme imkânı tanıyordu.. Hep söylemiyor muyuz “Millet iradesinin en yüce tecelligâhı” diye TBMM için..
Ama resme tersinden bakacak olursak eğer, seçim sistemindeki yanlışlıkları ve siyasi partiler kanunundaki arızaları yok saymış olsak bile, en fazla, milletvekillerini biz seçebiliyorduk..
Ondan sonrası ise dolaylı ilerliyordu.. Yani?.. Anayasa gereği, milletvekili seçilenlerden herhangi birine hükümeti kurma görevi veriliyor, bu kişi kabinesini onaylattıktan sonra meclisten güvenoyu alıp görevine başlıyordu.. Yani halk, sadece yasamaya karar verebiliyordu.. Ama yürütme, yasamanın içinden kendi dinamikleriyle çıkıyordu.. Oysa şimdi, hem yasamaya hem de yürütmeye doğrudan millet karar verebilecek.. Yani eğer millet isterse, yürütmede Ak Parti’nin başkan adayı ve kadrosuna oy verirken, yasamada CHP ve kadrosunun çoğunluk olmasını sağlayabilecek.. Bakmayın siz CHP’nin diktatörlük tezviratlarına, yeni sistemle ilk defa, halk egemenliği tahkim edilmiş olacak..
Yargıda milletin mührü
Hakimler ve Savcılar Kurulu düzenlemesiyle birlikte halkı gözardı eden bir tartışma başladı biliyorsunuz.. Özellikle teklifte yer alan“HSYK üyelerinin yarısını Cumhurbaşkanı yarısını Meclis seçecek” maddesi üzerinde CHP yaygara yapıyor..Umarım kendisine ‘halk’ partisi diyen bu halk düşmanlarını, kendi seçmenleri de görüyordur.. Bu reform dalgası 2010’da başladığında bu memlekette tam da CHP’nin savunduğu gibi bir jüristokrasi vardı.. Yüksek yargı HSYK’ya üye seçer, seçilen üyeler yüksek yargıya atama yaparlardı.. FETÖ’nün operasyonuyla istenilen ölçüye gelmesi engellenmiş olsa da bu kapalı sistem önemli ölçüde kırıldı.. Şimdi ise doğrudan milletin mührü vurulacak.. Diyor ki CHP; “Cumhurbaşkanı kendi atayacağı üyeleri atar. Mecliste de çoğunluk kendi partisinden olursa onlara da kendi karar verir”.. Böylesine halkı yok sayan bir zihniyetin, demokrasi nutukları attığı bir memleket düşünebiliyor musunuz?.. Bu itiraz düpedüz halka dönüp; “Sen neden bu partiye bu kadar çok oy verdin” demekten başka bir şey değildir.. Kendisini ‘halkçı’ diye yutturan bu adamlar bu tavırlarıyla 90 senedir halkı cezalandırmaktan başka bir şey yapmadılar..
(Düzenlemeleri kısa kısa anlatmaya devam edeceğiz)