Dünya, “Önce Amerika” sloganıyla oyları toplayıp Beyazsaray’a yerleşen Trump’ın, bir yıl gibi kısa bir zaman içinde “Önce İsrail” diyen siyasetçiye dönüştüğünü hayretle izliyor. Kabul edelim. İsrail, dünyanın en güçlü “vekalet savaşı” düzenleyicisidir ve kullandığı “vekil savaşçı” da Amerika Birleşik Devletleri’dir!..
Ortadoğu ve Kuzey Afrika çöllerinden, Afrika’nın bozkırlarına kadar uzanan geniş bir coğrafyada, Amerikan askerleri İsrail için ölmekte, Amerikan vergi mükelleflerinin paraları da kendilerini doğrudan hiç ilgilendirmeyen savaşlarda harcanmaktadır.
Suriye’de YPG-PKK terör örgütünü Amerikan savunma bütçesinden milyonlarca dolar harcayıp silahlandıran, eğiten ve “vekil olarak” kullanan Amerikan Merkez Kuvvetleri (CENTCOM) Komutanı) Gen. Votel’in kendisi de İsrail tarafından vekil olarak kullanılmaktadır. Gen. Votel’a bağlı askeri birliklerin Irak-Suriye cephelerindeki varlıklarının Amerikan ulusal güvenliği ile doğrudan hiçbir bağı yoktur. PKK’lı teröristleri korumak amacıyla oralarda dalgalandırılan Amerikan bayrağını bir şal gibi örtmüş bayrak, İsrail bayrağıdır.
Bir PKK teröristi ile bir Amerikan askerini aynı karede gösteren fotoğraf, aslında İsrail’in patron olduğu vekalet savaşı cephesinin ne için kullanıldığını bile anlamamış iki silahlı unsurunu göstermektedir.
(George W. Bush yönetiminin önde gelen isimlerinden Philip D. Zelikow, Mart-2004’te Amerika’nın Irak işgalinin ana amacının İsrail’in güvenliğini sağlamak olduğunu kabul etmişti.)
Mesela, “Beyrut Kasabı” olarak adlandırılan İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’un, Şimon Peres’e, siyasi tartışma sırasında (3 Ekim 2001) söylediği şu söz, her şeyi anlatmaya yeter: Ne zaman bir iş yapmaya kalksak, ortaya dökülüp, Amerikalılar buna ne der diye sorup kafaları karıştırıyorsun, sana açık bir şey söyleyeyim. Sakın, İsrail üzerindeki Amerikan baskısından endişe etme. Biz, Yahudi ulusu, Amerika’yı kontrol ediyoruz ve Amerikalılar bunu çok iyi biliyorlar.
Bunu tamamlayan Benjamin Netanyahu’nun şu ünlü açıklaması: Amerika kolay yönlendirebileceğiniz bir araçtır. (Washington Post, 16 Temmuz 2010)
Lafı uzatmaya gerek var mı?
Terörü İsrail üretiyor, Amerikalı ölüyor
Trump kabinesinde Savunma Bakanı olan Irak Savaşı’nda görev almış (E) Gen. James Mattis’in 2013 yılında CNN’den Wolf Blitzer’e yaptığı açıklama arşivlerde duruyor: CENTCOM komutanı olarak Amerikalıların İsrail’in ana destekçisi oldukları görüşü yüzünden çok zor günler yaşadığımı söylemeliyim. Bu nedenle, Filistinli Arap kardeşlerine yaptıklarımız yüzünden ılımlı Arap kesimler bizimle asla yan yana gözükmek istemiyorlar.
Benzer görüşleri üstelik bir rapor haline getirip Beyazsaray’a sunan ve raporunda, İsrail müttefikliği nedeniyle Amerika’nın Arap ve çok geniş İslam coğrafyasını kaybettiğini belirten (E) Gen. David Patreus’un ise başına neler geldiğini biliyoruz. CIA Başkanlığı’ndan bir “gönül ilişkisi” nedeniyle istifaya zorlanmıştı!.. Komployu kimlerin kurduğu bugün de belli değil...
Aklı başında Amerikalı güvenlik uzmanlarının üzerinde birleştiği ana nokta, İsrail’in Batı Şeria’da artan Yahudi yerleşim birimleri ve askeri baskıları, Gazze ablukasını da Nazi Almanya’sının Varşova Yahudi gettosu kuşatmasına döndürmesi nedeniyle terörizme büyük zemin oluşturduğu yönünde.
Varılan ortak kanı, İsrail’in politikalarının Arap/Müslüman coğrafyasında radikalizmin yükselişine neden olduğudur.
Türkiye açık örnek
2009-Davos’ta Erdoğan’ın Peres’e “one minute” demesinden bu yana Amerika’yı kontrol eden neo-con/siyonist lobi Türkiye ile uğraşıyor, özellikle son 4 yılda yaşamadığımız kalmadı, daha da yaşıyoruz. Pekiyi, bu, Amerikan vergi mükelleflerinin çıkarına mı, hayır!..
Amerika’nın güçlü bir NATO müttefiki dururken, Ortadoğu’da YPG-PKK terör örgütüyle müttefik olmasındaki zilletlik Amerikalıların güvenliğine hizmet ediyor mu, hayır!..
İran gibi bir ülke Amerika’yı ne kadar tehdit edebilir, geçiniz, hal böyleyken Amerika’nın iki de bir İran’a karşı savaş tamtamı çalması “gerçek bir güvenlik refleksi” midir, hayır! Muhtemel bir ABD-İran savaşında Amerikan vergi mükelleflerinin ne çıkarı olacaktır, hiç!..
Bir Kudüs kararıyla dünyadaki 1.6 milyar Müslüman’ın nefretini kazanmış olmak, Amerika’nın geleceğine ne tür bir katkıda bulunacak, geçiniz.
Bağlayalım: Amerikalılar, güvenliklerini tehlikeye atan, paralarını ve ülkelerinin evlatlarını İsrail için kullanan neo-con/siyonist lobiden bir an önce kurtulmalıdır.
En yakın gördükleri müttefikleri geleceklerini ipotek altına almış durumda, batıyorlar.