Cannes’dan Toronto’ya kadar birçok film festivalinden ödülle dönen The Florida Project söylenenin aksine Amerikan rüyasının çöküşünün bir kanıtı adeta.
Toplumlar arasındaki fark gittikçe açılıyor. Böyle bir cümleden sonra ileriye giden Batı toplumu ile geri kalmış toplumların farkının güzellemesi gelir çoğunlukla. Ama inanın söz konusu film The Florida Project’i seyrettiğinizde iyi ki bizim toplumumuz ABD’nin geldiği noktada değilmiş diyeceksiniz. Batı ülkelerinde yaşanan dejenerasyonun herkes farkında, söz konusu ABD olduğunda bu dejenerasyon iyice ortaya çıkıyor. Amerikan bağımsızlarını seyrettiğinizde bu gerçeği çok net bir şekilde görüyorsunuz. Beni asıl rahatsız eden ise bu bağımsız filmlerin son dönemde geçirdiği dönüşüm. Bu filmler eskiden toplumun eksikliklerini ve çarpıklıklarını ortaya çıkaran ve eleştiren yapımlardı. Günümüzde ise garip bir şekilde bu çarpıklıkları güzelleyen, yenilir yutulur bir hale getiren yapıdalar. Amerikan bağımsız sinemasının şu an en dikkat çeken yönetmeni The Florida Project’i de yöneten Sean Baker. Bu hafta vizyona giren film neredeyse bütün katıldığı festivallerden ödülle döndü. Ben de Antalya Film Festivali’nde seyrettim filmi. Orada da öyle bir tanıtım yapılmıştı ki bir sinema şaheseri seyredeceğiz diye gittim filme. Sinematografisi düzgün ama işlediği konu ve veriliş şekli beni hayli rahatsız etti. Filmin konusu kısaca şöyle, okullar tatil olunca 6 yaşındaki Moonee ve arkadaşlarının Florida’nın sıcak yaz günlerindeki tek dertleri daha çok eğlence ve daha çok dondurmadır. Bu sevimli ekip kendilerine yetişkinlerden uzak bir dünya yaratmışlardır. Tüm masumluğuyla başı sürekli derde giren Moonee’nin arkasında, onu seven annesi Halley vardır. Bu küçük kızın renkli hayal dünyası, annesinin yaşadıklarıyla şekillenmektedir. İşte olay da burada kendini belli ediyor. Filmin tanıtım bülteninde annenin çocuğuna duyduğu sevgi ve fedakarlıklardan dem vuruluyor. Her şeyden önce uyuşturucu müptelası bir anneden bahsediyoruz. Çarpık bir aile yapısı, yalnız bırakılmış bir çocuk ve o çocuğun uyuşturucu parası bulmak için kendini satmak dahil her şeyi yapan bir anneyle geçen hayatı. Ben şimdi bu anneye nasıl sempati besleyeyim. Efendim ne olursa olsun çocuğuyla beraber olmak istiyormuş. Bu şekilde olacaksa çocuğuyla olmasın o anne. Bağımsız bir yönetmenden beklenen toplumun geldiği, içinden çıkılmaz dejenerasyonu göstermesi ve bu işe bir dur demesi gereken entelektüel çevreyi rahatsız etmesidir. Rahatsız etsin ki o çevreler de yaşadıkları toplumda bir reform yapma çabası içine girsin. Eğer The Florida Project’teki gibi “Ah ne tatlı çocuk, anne uyuşturucu bağımlısı ama çocuğunu da çok seviyor” tarzı göndermelerle film yaparsanız toplumdaki bozulmanın artmasına katkıda bulunmuş olursunuz. Bu tavır acaba sadece yönetmenin düştüğü bir hata mı? Yoksa genel itibariyle Amerikan film endüstrisinin kendi toplum yapısını ithal etme alışkanlığının bir uzantısı mı? Bence en çok düşünülmesi gereken soru bu. Filme dönersek, çocuk oyuncuların tatlılığı ve kabiliyetleri süper. Ama bütün bu şirinliğin arkasına saklanan bozulma felaket. Ben çocukların masumluğunu gördükçe, güya izleyiciyi gülümsetmesi gereken sahneleri seyrettikçe ne gülebildim ne eğlendim. Sadece onlara karşı hissettiğim acıma duygusu yüreğimi sızlattı. Filmin erkek karakteri William Dafoe ise En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında bu filmle aday. William Dafoe’nun çok daha iyi filmlerini seyrettim. Dafoe’yu aday göstermelerinin sebebi filmdeki en doğru karakteri onun canlandırmış olması. Bu Oscar almaya yetiyorsa bir şey diyemeyeceğim.
Sean Baker’in The Florida Project’i, çarpık aile yapısına, toplumsal dejenerasyona eleştiri yerine güzelleme yapan bir film.
Yalnız bırakılmış bir çocuk ve o çocuğun uyuşturucu parası bulmak için kendini satmak dahil her şeyi yapan bir anneyle geçen hayatını anlatan The Florida Project ABD toplumundaki çürümenin bir özeti gibi...
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Sean Baker
Senarist: Sean Baker
Oynayanlar:Brooklynn Prince, Bria Vinaite, Willem Dafoe, Christopher Rivera
Yapım: 2017, ABD, 111 Dk.
VİZYONDAKİLER
Alem-i Cin
Yeliz 25. yaş gününden itibaren çeşitli kâbuslar görmeye başlar. İçinde bulunduğu durum derinleştikçe ailesi ile ilgili gizli kalmış çok büyük sırlar ortaya çıkar. Bu durumdan sıyrılmaya çalıştıkça daha büyük kâbusların içine çekilen Yeliz’e eski bir aile dostu yardım etmek ister ama düşman bu dünyadan değildir.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Özgür Bakar
Senarist: Alper Kıvılcım, Özgür Bakar
Oynayanlar: Ayçin Tuyun, Süleyman Kabaali, Zeynep Turpçu, Yüksel İvgen
Yapım: 2018, Türkiye
Beni Adınla Çağır
1983 yazında, İtalya’nın kuzeyinde 17 yaşındaki Elio Perlman günlerini, ailesinin 17. yüzyıldan kalma villasında geçirmekte, arkadaşı Marzia ile flörtleşmektedir. Bir gün, doktora tezine çalışan 24 yaşındaki Oliver, Roman kültürü üzerinde çalışan Elio’nun babasına yardım etmek için yanlarına gelir.
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: Call Me By Your Name
Yönetmen: Luca Guadagnino
Senarist: James Ivory
Oynayanlar: Armie Hammer, Timothée Chalamet, Michael Stuhlbarg, Amira Casar
Yapım: 2017, ABD, İtalya, 132 Dk.
Görevimiz Tatil
Gelecek kaygısıyla bugünü yaşamayı unutan Sıtkı Mutlu, 9 yıldır ailesini tatile götürmeyi ihmal etmiştir. Bir aile psikiyatrı tarafından tatil görevi verilen Sıtkı Mutlu, bulabildiği en ucuz karavanla ailesini tatile götürür. Ailenin, terapi seansıyla başlayan değişimleri, tatilleri ile devam eder. Ailece bir arada olmayı yeniden keşfederler.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Murat Şeker Senarist: Murat Şeker, Ali Tanrıverdi
Oynayanlar: Demet Akbağ, Zafer Algöz, Deniz Altan, Ali Keçeli Yapım: 2018, Türkiye
Tavşan Peter
Tavşan Peter’da, nesiller boyu okuyucuları cezbetmiş olan bu afacan ve maceracı kahraman, bu kez kendi çağdaş komedisinin başrolünü üstleniyor. Filmde, hem Bay Yeşilbahçe’nin gıpta edilen sebze bahçesinin kontrolü, hem de hayvan dostu komşunun sevgisini kazanma mücadelesi Lake District ve Londra’ya kadar uzanırken, Peter’in Bay Yeşilbahçe’yle ezeli düşmanlığı en üst düzeye çıkıyor.
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: Peter Rabbit
Yönetmen: Will Gluck
Senarist: Rob Lieber
Seslendirenler:Harun Can, Fatih Özkul, Seda Özelsoy,
Melissa Melis Toklu
Yapım: 2018, ABD, İngiltere, 95 Dk.
Dünyanın Bütün Parası
Amerika’nın sayılı zenginlerinden olan John Paul Getty’nin 16 yaşındaki torunu kaçırılır. Fidye olarak 17 milyon dolar istenmektedir. John Paul Getty Jr.’ın annesi Gail, fidye için milyarder kayınpederine gider ancak John Paul Getty cimriliğiyle ünlenmiş biridir ve fidyeyi fazla yüksek bulur. Oğlunun hayatını kurtarmak isteyen Gail için parasına düşkün fabrikatör dede John Paul Getty ve fidye isteyen suçlular arasında ortak noktayı bulmak bir hayli zor olacaktır. Bu süreçte John Paul Getty Jr.’ın hayati tehlikesi her geçen saniye artmaktadır...
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı:
All The Money In The World
Yönetmen: Ridley Scott
Senarist: David Scarpa
Oynayanlar: Michelle Williams, Christopher Plummer, Mark Wahlberg
Yapım: 2017, ABD, 132 Dk.
Vahşiler
Savaş ve şiddetin etkisiyle karakteri sertleşmiş olan ABD süvari subayı Blocker’a, bir Cheyenne savaş şefi ve ailesinin Montana’daki kabile topraklarına geri dönüş yolculuğunda eşlik etme görevi verilir. Blocker hayatı boyunca içinde yaşadığı şiddet dolu hayattan yorgun düşmüş olsa da bu görev onun için oldukça zor olacaktır; zira eşlik ettiği şef yıllar boyunca en büyük düşmanlarından biri olmuş ve birçok arkadaşının hayatını ellerinden almıştır.
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: Hostiles
Yönetmen: Scott Cooper
Senarist: Scott Cooper
Oynayanlar: Christian Bale, Rosamund Pike, Wes Studi
Yapım: 2017, ABD, 134 Dk.