Pazar günü, tatil için ABD’den Türkiye’ye gelen bir arkadaşla tanıştık. 15 Temmuz’dan sonra bilhassa Amerika’daki Türklerin FETÖ’cülere olan bakışını, tepkilerini merak ediyordum.
Tam da merakımı giderecek bir arkadaşa denk gelmişim. Yaşadığı bölgede 4 bin Türk ailesi varmış.
Türkiye’de olduğu gibi bu yapı “cemaat”, “hizmet hareketi” olarak bilindiği yıllarda o bölgede de bir cazibe merkezi olmuş. Açılan kültür ve diyalog merkezleri, Türklerin buluşma, kaynaşma mekânları haline gelmiş. Sol görüşteki insanlar dâhil her kesimden Türkler, yapılan davetlere icabet etmiş, himmet vermişler.
Bugün bunlara karşı belki de bizden daha fazla tepkili olmuşlar. Münasebetleri bıçak gibi kesmişler. Misafirliğe gitmedikleri gibi bunları misafir olarak da kabul etmemişler. Karşılaştıklarında FETÖ’cülere selam vermemişler. Ya başlarını çevirmişler ya da yüzlerine karşı hakarete varan sözler etmişler. Adeta cüzamlı muamelesi yapmışlar.
4 bin Türk ailesinin bulunduğu bölgede “FETÖ’cülerle hala irtibatı olanlar var mı” diye sordum. “Asla” dedi. Öyle ki o bölgede 20 kadar FETÖ mensubu kalmış. Onlar da ortalıkta dolaşmıyor, sokağa çıkmıyorlarmış. Sadece birbirleriyle görüşüyorlarmış.
4 bin ailenin olduğu bölgede 20 kişi kalmışlar.
Bu tepkinin, bu kadar kararlı tavrın asıl sebebini sordum. “Bunlar hain. Biz millet olarak her şeyi affedebiliriz, ama ihaneti asla affedemeyiz” dedi.
Amerika’daki Türk okullarının son durumunu merak ediyordum. FETÖ’nün ABD’de iki türlü okul faaliyeti var.
Biri sözleşmeli (charter) okullar. FETÖ, ABD'de en yaygın sözleşmeli okul ağlarından birini yönetiyordu.
2017 itibarıyla FETÖ’nün Amerika’da 189 sözleşmeli okulu vardı. Bunların 11’i 2017’de açılmış. FETÖ okullarında okuyan öğrenci sayısı da 80 bin 841.
ABD himayesi olmasa böyle yaygın bir okul ağı olabilir mi?
Öğretmen maaşları, kiraları, bütün masrafları eyaletler tarafından karşılanıyor. Okulun idaresini FETÖ elemanları yapıyor.
Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) bu okulların bazıları hakkında usulsüzlük, haksız kazanç, yolsuzluk, hileli ihale ve evrakta sahtecilikten yürüttüğü bir soruşturma halen devam ediyor.
Bir de FETÖ’nün kendi açtığı kolejler var. Ortaokul, lise seviyesinde çoğu “Bilim Akademisi”, “Teknoloji okulu” adı altında faaliyet gösteriyordu.
ABD’den tatile gelen arkadaşa okulları da sordum. Sözleşmeli (charter) okulları hızla Amerikalılara (özellikle Yahudi cemaati mensuplarına) devrediyorlarmış. Kolejlerin de büyük kısmını kapatmışlar.
Arkadaşı dinleyince, “Fetullah Gülen öldü, Yahudi mezarlığına gömüldü” türü haberlerin doğru olmadığını söyleyerek, “aslında Fetullah Gülen ve hipnozdaki takipçileri milletimizin nazarında çoktan öldü” dedim.
FETÖ elebaşı biliyorsunuz, 20 Aralık 2013’te (17 Aralık ile 25 Aralık operasyonlarının ortasında) o gün Başbakan olan Erdoğan ve AK Parti yöneticileri için şöyle beddua etmişti:
“Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin..."
O günlerde hem hükümete/devlete kafa tutup hem de 25 Aralık siyasi darbesinin ve 15 Temmuz ihanetinin hazırlıklarını yaptığı halde bir de beddua da bulunan FETÖ elebaşının bu bedduası döndü kendilerini buldu.
Şimdi dünya onlara dar geliyor. Hele MİT bunları teker teker yakalamaya başlayınca hepsinin uykuları kaçtı, panik halindeler…
ABD’deki tepki, Avrupa’da da var. Avrupa Birliği yöneticilerinin, Beyaz Saray’ın himayesi arttıkça milletimizin tepkisi de artıyor.