Amerika, Suriye’de karışıklığın başladığı ilk dönemlerde muhalifleri destekliyormuş gibi görünse de terör örgütlerine verdiği desteği hiçbir zaman ÖSO’ya vermedi.
Daha da ilginci, kısa süre sonra etraftaki El Kaide türevi radikal unsurlar Suriye’ye akın etti. Bu yetmedi, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerindeki sömürge bakiyesi radikal ve haşarı gençler akın akın Suriye’ye geldiler.
Derken bir anda, İslamiyet’i kalkan olarak kullanan ama dinle hatta vicdanla hiç ilgisi bulunmayan bir “nitelikli Haşhaşi” grubu ortaya çıktı.
İnanması zor ama dünyanın farklı bölgelerinden toplanan aykırı tipler, çok kısa bir sürede büyük devletleri dize getiren (!) bir kapasiteye ulaşmıştı.
Hatta şimdi Türkiye’ye meydan okuyan Irak’ın muhteşem ordusu (!), bu DEAŞ teröristlerinin Musul’a yöneldiğini duyunca üniformalarını bile bırakıp kaçmışlardı!
Tabi bu arada batı dünyası, “İslamcı barbarlar” olarak anılan turunculu cellatların kelle uçuran görüntüleriyle çalkalanıyordu.
DEAŞ bir “İngiliz Anahtarı”dır...
İnsanlık namına (!) bu haydutlar sürüsü ile mücadeleye karar veren ABD, bütün Haçlı dünyasının yer aldığı bir koalisyon oluşturdu.
Hatta 63 ülkeden oluşan bu koalisyon yetmedi, terör örgütlerini de bu koalisyona dahil ettiler.
Bu DEAŞ denen örgüt nasıl bir şey ki, 40 yıllık terör örgütünü bir “barış gücü”ne çevirmişti.
Fakat çok ilginçtir, ABD’nin bu yeni müttefikleri, “nerede DEAŞ’lı görürse oraya saldırıp haddini bildiriyordu (!) ama bu noktaları birleştirince ortaya neredeyse 911 km’lik Suriye sınırımızı tamamen kapsayan bir PYD/PKK koridoru ortaya çıkmıştı.
Eş zamanlı olarak PKK, PYD üzerinden aldığı ABD silahlarıyla birçok il ve ilçede hendek terörü estiriyor, işgal girişimlerinde bulunuyordu.
15 Temmuz’dan sonra öğrendik ki bu terörist ittifakının bir müttefiki daha varmış. TSK, Emniyet hatta devlet içindeki bütün sırları bu örgütlere aktarırmış.
Meğer, bir gizli el bu “şer koalisyonu”nu oluşturmuş, donatmış ve yönetiyormuş...
15 Temmuz ve Fırat Kalkanı operasyonu birçok oyunu ortaya çıkardı.
Bütün batı dünyasının mücadele ettiği (!) DEAŞ, aslında Haçlıların Türkiye üzerine kurduğu planları gerçekleştirmek için kullandığı bir İngiliz Anahtarı”ndan başka bir şey değildi.
Suriye üzerinden Türkiye vuruluyor
Suriye karıştırılmaya başlandığı günlerde asıl hedefin Türkiye olduğunu defalarca tekrarlamıştım, maalesef haklı çıktım.
Beş yıl önce Esad’ı, reformlara ikna etmeye çalışan Türkiye’ye, “Esad gidici, artık onu bırak muhaliflere bak” diyen ABD aslında “Türkiye ile örtülü savaş” sürecini başlatıyordu.
Dikkat ederseniz o günden bu yana Suriye’deki her gelişme Türkiye’nin aleyhine sonuçlar doğurmuştur.
Bugün Esad dahil, Suriye’de kan döken hiçbir örgüt ve devletin derdi Suriye halkı değildir.
Star’ın dünkü manşeti, ABD’nin Suriye’de bulunma gerekçesini de, PYD/PKK terör örgütüne verdiği desteğin gerekçesini de tamamen ortadan kaldırmıştır.
Musul’daki DEAŞ teröristlerinin önemli bir bölümü, Amerika’nın önümüzdeki günlerde sahneleyeceği oyunlarda rol almak üzere PKK ve PYD korumasında Suriye’ye nakledilmiştir.
Farklı görüntülerin gerisine gizlenerek Türkiye üzerinde oynanan oyunlar artık deşifre olmuştur.
Esen yele, akan sele bir isim koymaya çok meraklı olan Amerika, artık Türkiye’ye karşı yürüttüğü bu “savaş”ın adını da koymalıdır.