Tamamlanması 20 yıl süren projeyi bir mimarlar heyeti taşımıştır. Baş mimarlar arasında, matematikçi ve astronom Lahorlu Ahmed Lahvari vardır. Uzmanlar, yapının Safevi mimarisini yansıttığını belirtir.
Taç Mahal’in dört kulesi yoktur, dört minaresi vardır, minare işleviyle yapılmışlardır. Tac Mahal’ın yanında, mimari gölgesi sayılan, benzer çizgilerde cami vardır. İslam mimarisinde büyük kabirlerin yanına ayrıca cami yapılır. Mimari bütünlük için, diğer uca ziyaretçi binası yapılmıştır. Külliye, geniş bir bahçe sonra ana yapı, cami ve ek yapıdan oluşur.
Ana yapıda yan yana gömülü imparator ve imparatoriçenin mezarları kıbleye bakar. Mozole taşının üzerinde Allah’ın 99 adı hat edilmiştir. Bir başka hat, imparator için mağfiret ister. Ana yapının kapısından başlayarak içinde, bazıları eksiksiz, bazısı ayetlerle, 22 ayrı Kuran-ı Kerim suresi nakşedilmiştir. Nakşedenlerin başı, Şiraz-İran’dan gelen hattat Emanet Han ya da esas adıyla, Abdül Hak’tır. Ana yapı ve bahçe, cennet havası taşır. Külliyenin ana kapısında ‘Cennetime gir’ vurgusuyla Kuranı Kerim Fecr suresinin 27-30. ayetleri nakşedilmiştir. Ayetlerin müminlere mi, müşriklere mi hitap ettiği, ayrı ve ilginç bir tefsir konusudur. Bahçedeki dört su yolu ve havuz, Cennet ırmaklarını sembolize eder. Ve bütün bu anlamlara karşılık, Batı popüler kültürü, baskın Hint kültürünün de desteğiyle minareleri, ayetleri, külliyenin anlamlarını ve camiyi görmez, Taç Mahal’in Hint ve egzotik doğu kıvrımlarındaki kubbesine, aşkına, mermer ışıltısına odaklanır. Hatta yapının bir Hindu tapınağı olduğunu yana yakıla anlatanlar da çıkar. Taç Mahal, önce sömürge yönetimince tarihinden çıkartılıp ‘mimari eser’ haline sokulmuş, Hindistan bağımsızlığından sonra da İslam kimliğinden uzaklaştırılmıştır.
Neyse ki, Cumaları ve Bayram namazlarında Taç’da büyük cemaat toplanır. Öte yanda Cumaları külliye, bütün gün genel ziyarete kapatılmaktadır. Bu olumlu bir saygı uygulaması mıdır, yoksa ibadetin gözlerden ve zihinlerden uzak kalmasını ve bilinmemesini mi sağlamaktadır? Cuma tatili ve gelenlerin kısıtlanması, korkarız namaz ihtişamını gözlerden ve zihinlerden saklamaya yarar. Yoksa cemaatin kendini meraklı gözlerden saklama kaygısı yoktur. Tam aksine, Taç Mahal’de saf tutanların dosta düşmana görünmesi faydalıdır.
Tarih ve padişah 4. Murat
Taç Mahal’in tarihi, Hint yarımadası ve Afganistan’daki Müslüman Babür-Moğol İmparatorluğu tarihidir. Bu imparatorluğun başı Timur ve Cengiz Han’ın torunu Babür’dür. Taç Mahal’i yaptıran Şah Cihan, Babür’den sonraki dördüncü imparatordur. Taç Mahal’in 20 yıl süren inşaatı 1632’de başladığında 4. Murat, Osmanlı İmparatorluğunun 17. Padişahıydı. Babür İmparatorluğu ile Osmanlı arasındaki bölgede yani Anadolu-Afganistan arasında hakim olan Safeviler, iki tarafla da savaşmaktaydı. Babür İmparatoru Cihangir’in 1626’da 4. Murat’a mektup yollayıp, Safevilere karşı ittifak önerdiği bilinir. Ancak 1627’de Cihangir ölür. Osmanlı ile ittifak konusunu, oğlu Şah Cihan sürdürür. 4. Murat 1638’de Bağdat’ı fethettiğinde, Şah Cihan’ın iki elçisi hediyelerle Bağdat’a Sultan Murat’ı ziyarete gelir. Elçiler, yine hediyelerle Basra’dan gemiyle alt kıtaya yollanır. Elçilerin yanına İsa Muhammed ve İsmail adında iki de ehil mimar verilmiştir. Mimarlar, Taç Mahal inşaatına katılır. Osmanlı hattatları da inşaata katılır.
Mahkeme ‘İslamdır’ diyor
Taç Mahal’in bırakın İslam kimliğinden çıkartılmasını, ayakta kalmasını bile kabullenmeyen fanatikler var. Ellerinden gelse yıkıp, yerine Hindu tapınağı yapacaklar. Külliyenin aslında bir Hindu Tapınağı olduğunu ve Müslümanlarca ‘camiye çevrildiğini’ savunanlar o kadar arttı ki, geçen yaz bir Hindistan mahkemesi ‘Taç Mahal Müslüman mı, Hindu mu’ davasıyla karşılaştı. Altı fanatik Hindu avukat, Taç Mahal’in bir Hindu tapınağı olduğunun karara bağlanması için dava açtı. Mahkemeden, Hinduların da Taç Mahal’de ibadet etmesine izin verilmesi isteniyordu. Müslümanlar bile Taç Mahal’de neredeyse gizlice ibadet ediyor. Hinduları getirirlerse kan çıkacak. Taç Mahal’in yerinde bir Hindu tapınağı olduğu, Müslüman işgalinde tapınağın camiye, oradan da Taç Mahal’e çevrildiğini savunan bir kitap, 1989’dan beri Hindu fanatiklerin elinde dolaşır. Son olayda da fanatik davacılar, imparatoriçe Mümtaz Mahal’in Taç Mahal’de gömülü olmadığını iddia ettiler.
Mahkeme, devlet arkeologlarını bilirkişi olarak dinledi. Arkeologlar, yapının bir Müslüman türbesi olduğunu belirttiler. Mahkeme de Ağustos sonunda davayı reddedip, ‘Taç Mahal İslam’dır’ dedi. Ondan önce Hindistan Yüksek Mahkemesi, Taç Mahal’in Hindulara verilmesini isteyen bir davayı 2000 yılında reddetmişti. Anlaşılan girişimler burada kalmayacak.
Taç Mahal’ın bulunduğu Uttar Pradeş eyaletinde Hindu rahip Başbakanlığındaki hükümetin Taç Mahal’i yok sayma çabası ise fanatizmin son aşaması. Taç Mahal artık ne eyalet turistik broşürlerinde var, ne de bütçeden bakım onarım parası ayrıldı. Külliye zaten yıllardır ihmal ediliyor. Son görenler bakımsızlığı ve yıpranmayı anlatıyor. Büyük umutlarla gelip gördüklerinden hayal kırıklığına uğrayan en önemli örnek, NBA basketbolcusu Kevin Durant. Amerikalı bir sporcu olan ve dünya meseleleriyle çok da ilgilenmesi beklenmeyen Durant, en alakasız haliyle popüler kültür yüklemesiyle gelip Taç Mahal ve çevresindeki perişanlığı görünce isyan etti ve ‘bu ne saygısızlık’ dedi. Taç Mahal çevresinde dolaşan inekleri de görmüş. Üstelik Durant buranın kutsal bir yer olduğunu da biliyor. Kutsal yere nasıl saygısızlık yapıldığını görünce, yıkılmış.
Son dönemde inekler
Hindistan’da Hindu fanatizmi son dönemde inekler üzerinden gidiyor. Örneğin Müslüman kasaplara saldırıyorlar. Sığır ticaretini önlemek istiyorlar. Deri ürünlerinin ticaretini önlemeye çalışıyorlar. Deri çanta, ayakkabı dahil her şey! Laik Hindistan’da isteyenin istediği gibi yaşadığı- efsanesi de çatırdıyor. Hindistan’da et yiyenlerle vejetaryenlerin birbirine müdahale etmediği sanılırdı, hiç öyle değil. Başbakan Modi bile geçenlerde ‘aman laikliği koruyun’ uyarısı yapmak zoruna kaldı ki, Hindistan’da Hindu fanatizmi Modi’nin Başbakan olmasından sonra tırmandı. Hindu çekirdekten gelen Modi, Batı’ya hoşgörü, uzlaşma, modernite imajı verip, komşularına ve içeriye sert milliyetçi gidiyor.
Etnik bir bulmaca olan Hindistan’da Hindu fanatizmiyle nereye gidileceği, merak konusu. Hindistan’da değişim için belki biraz daha beklemek gerekiyor. Endonezya’nın ardından halen ‘dünyada Müslüman nüfusu en yüksek ikinci ülke’ olan Hindistan, 2050 gelmeden, ‘Müslümanların en yoğun yaşadığı ülke’ olacak. O zaman Hindistan’da en az 310 milyon Müslüman yaşaması bekleniyor. Belki de Hindu fanatizmi bunu gördüğü için tırmanıyor.