Önümde bir tweet duruyor. Kime ait olduğunu söyleyerek onu onurlandıracak değilim.
Zira pek düşkün biri. Nerde olursa kendisi üzerinden orayı meşrulaştırmaya çalışan biri.
Ölçü kendisi. Dünyanın merkezinde o var. O yüzden sürekli itibar bekliyor.
Tercihinden dolayı diyelim ki PKK’dan tehdit alıyorsa bunun karşılığı her anlamda kendine geri dönsün istiyor. “Sizin için bedel ödüyorum” yaklaşımına dayalı bir bedel beklentisiyle hareket ediyor. Kürt mahallesini, özellikle de PKK canibini çok iyi bildiğini iddia ediyor.
Her bir sözünden herkesin keramet çıkartması fikrinde. Fikirleri/analizleri doğrultusunda hükümet politikaları belirlensin isteyecek kadar ben-merkezci. Kendini eşi benzeri görülmemiş bir “Kürt aydını” zannediyor. Günün birinde AK Parti’yi tercih ediyor. Reis ve AK Parti övgüsünde neredeyse herkesi solluyor. İktidara yakın gazetelerden birinde araya soktuğu tanıdıkları aracılığıyla köşe yazıyor.
TV programlarında sıkça ağırlanıyor. Bu süreçte PKK’nın hiddetine maruz kalıyor. PKK bedel ödetmeye kalktıkça o da bedel istiyor. Sonra ne oluyorsa oluyor, beklediği itibarı ve sorunsuz hayatı bulamadığı için kopuyor. Bu kopuş tamamen şahsi nedenlerle oluyor. Ama o pek bir ünlü “Kürt aydını” şahsi kopuşlarına ideoloji ve siyaset giydirmek konusunda pek bir mahir. Beklentisi gerçekleşseydi bugün tam tersini söyleyecekti. Lakin şimdi CHP İstanbul adayını destekliyor.
Önümde duran tweetini ben okurken utanıyorum onun adına. Lakin kendisinin bir utanması yok anlaşılan. İlginçtir kibir ve ego abidelerinden bahsetmiş! Aramızda yoklar mı? Mebzul miktar varlar. Kendisine saygısından veya kibirli iktidara ders vermekten bahisle desteğini CHP adayından yana açıklamış! Güler misin, ağlar mısın, acır mısın? Kendine saygı, büyük bir erdemlilik örneğidir. Sözünü ettiği kibir abideleri eskiden de vardı. O zaman niye Reis ve AK Parti diyordun da şimdi başka tercihte bulunuyorsun? Kendine saygısı olan, kendi şahsi beklenti ve çıkarları için yaptığı tercihe ideolojik ve siyasi kılıf giydirmez. İktidara ders vereceğine önce kendin ders al! Kişilikli ve omurgalı nasıl olunur öğren!
Kimsenin şahsi çıkarları için saf değiştirmesine sözüm olmaz. Bu bir tercih meselesidir. Lakin buna ideoloji ve siyaset giydirmeye kalkışmasına ciddi itirazım var. Hatta itirazla yetinmem öfkeyle karşılarım bu durumu. Zira bu bir kişilik sorunudur. Kendi alçaklığına ve ihanetine siyasi maske arayanların “demokrasi” üzerinden konuşmaları ayrıca utanç vericidir. AK Parti’den bu tarz çürüklerin ayrılması emin olun ki AK Parti’yi daha bir güçlendirir. O çürüklere gösterdiğimiz itibardan dolayı bize gönül koymuş kardeşlerimizin yüreğini kazanarak tekrar dönüşlerini sağlamak bin kat daha evladır.
Sakın yanlış anlamayın. Üzüldüğüm için kaleme almadım bu satırları. Tam tersine sevindiğim için yazdım. Belki bu saatten sonra içimizden birileri de gerekli dersi çıkartır.
Gül-Davutoğlu niye suskun?
Kaçtır soruyorum her ikisine: Niçin susuyorsunuz? Sorum gayet açık ve net: İstanbul seçiminde kimi destekliyorsunuz? Bu soruya verilecek üç cevap var:
Bir: Tabii ki AK Parti’mizin adayını destekliyoruz.
İki: CHP adayını destekliyoruz. Çünkü CHP kazanırsa kendi siyasetimizin önü açılır.
Üç: AK Parti’nin kazanmasını istemeyiz lakin CHP adayına da oy veremeyiz, o yüzden sandıkta boş oy kullanırız.
Çıkıp mertçe açıklasınlar. Bekliyoruz. Zira bunu bilmeye hakkımız var bizim. Görüyorum ki açıklamaya pek niyetleri yok. O zaman ben diyeyim: Her ikisi de AK Parti’nin kaybetmesini istiyor. Başka türlüsü onlara kaybettirir. AK Parti’nin kaybetmesini kendi siyasi gelecekleri veya şahsi ikballeri için şart görenlerin AK Partili oldukları veya AK Parti’nin geleceği için kaygı duydukları için eleştiri getirdikleri iddiasına inanan varsa beri gelsin!