Sayın Bahçeli'ye katılıyorum.
Evet, FETÖ kalıntıları faal, FETÖ hücreleri aktif.
Korkuya da, rehavete de gerek yok.
Büyük bir cesaretle FETÖ'nün açık ve gizli, sistemin derinliklerinde hâlâ faal olan tüm unsurlarını kökten kazımaya devam etmeliyiz.
"Kökünü kazımak" tabirinden bazıları rahatsızlık duyuyorlar.
FETÖ, bünyemize musallat olmuş habis bir urdur.
O yüzden kökünü kazımak gerekir.
FETÖ'yü sadece Pensilvanya'daki o İblis'ten ve modern haşhaşilerinden ibaret görenler yanılıyorlar.
FETÖ, malum güçlerin Türkiye'ye karşı kullandığı uluslararası bir sistemin adıdır.
Bu sistemin ayakları farklı farklıdır.
Bu sistem içinde kendilerine görev verilenler de türlü türlüdür.
FETÖ'nün siyasi ayağını merak edenler, FETÖ'nün argümanları üzerinden kimin yol yürüdüğüne bakmalıdırlar.
Dahası, FETÖ'yü uluslararası bir sisteme dönüştüren güç odaklarının ağzıyla kimlerin konuştuğuna dikkat etmelidirler.
***
FETÖ'nün kripto unsurlarının yargıda artık olmadığını iddia etmek mümkün mü?
Böyle bir iddiaya inanmamızı isteyenler, rehavete düşmemizi sağlayıp tekrar tepemize binmeyi planlayan FETÖ'cü alçaklardır.
Yargıda hâlâ sorunlu unsurların varlığına dikkat çekerken aslında bir de şunu demek istemiştim: Bu süreçte organik anlamda FETÖ'cü olmayan ama sözünü ettiğim FETÖ sistemi içinde aynı amaç birliğine sahip başkaca unsurların, milletin gönlünde taht kurmuş Erdoğan başta olmak üzere AK Parti kadrolarını milletin gönlünden çıkartmayı amaçlayan bir algı operasyonunda kimi iş ve işlemleriyle rol oynadıklarıdır.
Lafın tamamı akıllıya denmez.
Ne dediğimiz açıktır.
FETÖ'nün psikolojik savaş unsurları 15 Temmuz'dan sonra üç ayaklı bir algı operasyonuna giriştiler.
Yaslandıkları argümanlarına bakalım...
Bir: 15 Temmuz, "Erdoğan tertibi" kontrollü bir darbedir. Erdoğan kendi diktatörlük rejimini inşa etmek için bu tertibe başvurdu. Amaç, darbenin arkasında bizi göstermek suretiyle kökten temizlemek ve sonra diğer muhalefeti bitirmek. Darbe gerekçesiyle ilan ettiği OHAL rejimiyle işte bunu yapıyor.
İki: "Mağduriyet edebiyatı"... Suçu-günahı olmayan yüz binlerce vatandaş mağdur edildi. Her geçen gün mağdurların sayısı artıyor.
Üç: Gücü olanlar, Ankara'da arkası olanlar serbest bırakılıyor ama garibanlar cezalandırılıyor, içerde tutuluyor. "Damat" örnekleri bu yüzden sıkça gündemde tutuluyor.
FETÖ'cü unsurlar tarafından tedavüle sokulan bu argümanlara kelimesi kelimesine CHP ve HDP sahip çıkıyor.
"FETÖ'nün siyasi ayağı" bahsinde AK Parti'yi hedef tahtasına oturtan kriptocular nedense bu gerçeğin görülmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar.
Oysa bu bahiste FETÖ'cülerin argümanlarını siyasetlerinin merkezine oturtmuş partilere bakmak lazım.
Çünkü FETÖ'cüler ve faal olan başka kılıktaki FETÖ unsurları darbeyi tartıştırmamak ve darbecilerden hesap sorulmamasını sağlamak için "FETÖ'nün siyasi ayağı" bahsini AK Parti'yi adres göstererek tedavüle soktular.
Yalanda üstlerine yok.
Darbeci FETÖ'cüler bile mahkemelerde yalan üstüne yalan söylüyorlar.
Şimdilerde ise bir başka yalanı tedavüle sokmaya çalışıyor bu aktif FETÖ'cü unsurlar.
Dedikleri şu: "Erdoğan FETÖ ile anlaştı. Bu kavga bitecek artık. FETÖ'cü tutuklular salıverilecek."
Bu yeni yalanla yargıda FETÖ ile büyük bir inanç ve cesaretle mücadele sürdüren savcı ve hâkimler paralize edilmek isteniyor.
"Yukarıda böyle bir anlaşma varsa veya olursa" algısı oluşturularak mücadele azmi ve direnci kırılmak isteniyor.
Şimdi anladınız mı "FETÖ unsurları-hücreleri hâlâ aktif" sözüyle neyi kastettiğimizi?
Herkes şunu bilsin ki; Erdoğan'ın, ihanet örgütünün elebaşıyla veya o İblis'in siyasetçi kılığındaki kriptocu elemanlarıyla anlaştığı iddiası alçakça bir iftiradan ibarettir.
Liderimizi ve partimizi milletin gönlünden kopartmayı amaçlayan bu tür komploları ve kumpasları boşa çıkartan bir duruşa ihtiyacımız var.
Milletimizi rahatsız eden yargısal kimi işlemlere karşı anında tepki koymamız, işte bu yüzden gerekli.
Sessiz ve tepkisiz kalırsak bize kurulan bu kumpasın kurbanı oluruz.
Erdoğan'ın milletine vaadi bellidir: FETÖ denilen ihanet şebekesinin kökünü kazıyıncaya kadar mücadeleye devam!
Kim ki bu mücadeleden geri durursa, kim ki bu mücadeleyi sulandırırsa, kim ki unvanını ve makamını FETÖ'cü alçakları korumak için kullanırsa davamıza ve milletimize ihanet etmiş sayılır.
Ve bu ihanetin bedeli de ağır olur.