Millet ittifakının millete teklif ettiği “PKK”lı belediye meclisi üyesinin sayısı 325...
Bu rakama, CHP’li ya da Saadet Partili görünen belediye başkanı adayları dâhil değil.
Bu rakamı 10’la sınırlayanlar var ama “Tunç Soyer” gibi sempatizan düzeyini aşmış olanları da dâhil edersek, sayı epey yukarılara çıkıyor.
CHP ve Saadet, “doğrudan” PKK’lıları taşıyor.
Peki, ittifakın üçüncü ayağını oluşturan İyi Parti ne yapıyor?
Bunun cevabını, “Garip gureba, çaycı çorbacı, Mehmetçik içeride” diyen Meral Akşener versin.
Şunu yapıyorlar.
Birincisi, PKK’lıların belediye meclis üyeliklerine taşınmasına göz yumuyorlar. Hem de destek oluyorlar.
İkincisi, FETÖ’cü katillerin “eylemlerine” meşruiyet üretiyorlar.
Garip gureba, çaycı çorbacı, Mehmetçik içerideymiş...
Tarihimizde ilk kez başkentimiz ve Meclis’imiz bombalandı... 251 insanımız katledildi... On binlerce insanımız yaralı ve sakat bırakıldı... Halkın oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanına suikast timleri gönderildi... Ama Meral Akşener, bu işleri yapan canilere “Garip gureba, çaycı çorbacı” diyor. Kendine hâkim olamıyor, “Mehmetçik” diye onurlandırıyor.
Bakalım...
Meral Akşener, Fetullah Gülen ve FETÖ konusunda niçin kırılganmış?
Biraz da “yakından” bakalım...
Meral Akşener’in FETÖ’yle irtibatı ne zaman başladı?
Muarızları, 17/25 Aralık tarihini işaret ediyor...
Evet, bu tarihten sonra Akşener sıklıkla FETÖ’nün yayın organlarında görünmeye, FETÖ’cülere kol kanat geren beyanatlar vermeye başladı (mesela, “cemaat üyesi olsaymış, bunu gururla söyler”miş) ama örgütle irtibatının tarihi eskidir.
Bir zamanlar (o zamanki ismiyle) “cemaat”in mutemet ismi olarak bilinen ve Fetullah Gülen’le ters düştüğü için 1990’lı yıllarda yapıyla ilişkisini kesip “itirafçı” olan Nurettin Veren, Akşener’in İçişleri Bakanı yapılmasında Fetullah Gülen’in yönlendirmesi bulunduğunu söylüyordu.
Bu “itiraf” şunu gösterir: Akşener, milletvekili olmadan önce de bir şekilde yapıyla irtibatlıydı ve Fetullah Gülen tarafından İçişleri Bakanlığı’na önerilecek kadar “yakın” bir isimdi.
Gazeteci Sabahattin Önkibar’ın “Asena - Meral Akşener'in dünü ve bugünü” adlı kitabında ilginç detaylar yer alıyor.
Önkibar’a göre, İçişleri Bakanlığı’yla taltif edilen Akşener’in bir görevi de, Gülen cemaati ile irtibatı “sağlam” tutmaktı.
Kitaptaki “Akşener’e Fethullah görevi” başlıklı bölümde şunlar yazıyor:
"Çiller, Ayvaz Gökdemir çıktıktan sonra sekreterine şu talimatı verir:
'Meral’i (Akşener) bulun, hemen buraya gelsin.'
Tansu Hanım’ın Meral Akşener’e ilk sözü şu olur:
'Sen Müslümanlığı iyi biliyorsun... Bu Fethullah Hoca benim için çok önemli. Ayvaz Hoca’yı görevlendirmiştim ama o beceremedi. Bundan sonra bunlarla teması sen sağlayacaksın. Tanıyor musun Fetullah Hoca’yı?'
Akşener: 'Hoca’yı tanımıyorum ama Kocaeli’ndeki birkaç adamını biliyorum. Onlar kanalıyla ulaşırım.'
Çiller: 'Ben de haber gönderirim. Bundan sonra Ayvaz Bey yerine Meral sizinle muhatap olacak diye... Aman göreyim seni, bunlarla iyi ilişki kur.'
Akşener: 'Emredersiniz.'
Meral Akşener’in Fethullah Cemaati’yle ilişki serüveni böyle başlar. Peşi sıra Akşener birkaç kere Fethullah Hoca’yı ziyaret eder...”
Önkibar’ın anlattıkları bunlar.
Kalanını Akşener anlatsın.
Genel başkanıyla FETÖ liderinin görüşmelerinden kaçına kendisi nezaret etmiştir?