Akşener'in çekindiği tek vebal, Kılçdaroğlu'na koltuk değneği olup milletin vermediği iktidarı CHP'ye teslim etmektir...
Bu yüzden 6'lı masayı kilitleyen tek şey var.
Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor, Akşener de onun aday olmasını istemiyor.
Yapılan toplantıların uzaması, her konuyu konuştukları halde bir türlü aday ismi telaffuz etmemelerinin sebebi bu bilek güreşidir.
Kılıçdaroğlu adaylık için yanıp tutuştuğunu öylesine belli etti ki.
Önce Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu'na, "başkanlarımız görevlerinin başında" diye parmak sallayarak "oturun oturduğunuz yerde" dedi.
İstanbul'un sokaklarını afişle donatıp, "Ey Dünya... Sana rakip olmaya geliyorum." dedi.
En son yaptığı, artık ipleri koy verdiği anlamına geliyor.
Rahmetli Cüneyt Arkın'ın Hınç filmindeki repliğine göndermede bulunarak Salı günkü CHP Grup toplantısında aynen şunu söyledi:
"Seçimin ertesi gününde onların telefonları acı acı çalacak. Açtıkları telefonların ucunda bir ses duyacaklar, Ben Kemal, geliyorum..."
İşi artık artistliğe döktü. En açık adaylık sinyalini verdi.
Seçimin ertesi günü konuşan kendisiydi. Aday olmuş ve seçilmişti.
Tutamıyordu kendini.
Bir yandan 6'lı masadakilere göstere göstere adaylığını dayatıyordu.
Bir yandan da "adayı, 6'lı masa belirleyecek" diye gözbağcılık yapıyordu.
13 Şubat'ta 6'lı masa bir daha toplanacak. Masadakilere de "Bay Kemal geldi, ne haber" diyecek mi?
Ya da masadakiler dut yemiş bülbül gibi susacaklar mı?
Aslında oynadığı, muhalefet liderlerinin onuruydu. Sanki çocuk kandırıyordu.
Adaylık konusunda Kılıçdaroğlu ismi 6'lı masanın çıbanıdır.
Bu çıban ne zaman nasıl patlayacaktır, şahsen ben bunun uzak olmadığını düşünüyorum.
Akşener, Kılıçdaroğlu'nu vazgeçirmek için neler demedi, neler yapmadı ki...
Ekrem İmamoğlu'nu açıktan destekledi. İstanbul Saraçhane'de kucakladı, "yeni başlıyoruz" dedi.
CHP liderinin yüzüne söyleyemediklerini Yavuz Ağıralioğlu ve Cihan Paçacı'ya söyletti.
İmamoğlu Anadolu yollarına düştü. İyi Partili kalabalıkların toplandığı alanlarda boy gösterdi.
Akşener karşı hamle yaptıkça Kılıçdaroğlu inat etti. Kılıçdaroğlu inat ettikçe Akşener üstüne üstüne gitti.
Ve dün İYİ Parti Grup toplantısında Kılıçdaroğlu'nu bir defa daha ikaz etti:
"Sadece ve sadece, milletimizin sesini duyacağız. Bu mücadele, hiçbir kaprise, hiçbir inada, kurban edilemez. Hiçbir şahsi hırsa, hiçbir koltuk hesabına, feda edilemez. Milletin iradesi dışında, hiçbir iradeye boyun eğmez..."
Soru şu: 6'lı masadaki 4 genel başkan Kılıçdaroğlu'na itiraz etmezken, Akşener niye diretiyor?
Çünkü o dört genel başkan CHP'nin himmetine muhtaç. Milletvekilliği için CHP sıralarından adaylık kapacaklar.
Akşener'in böyle bir derdi yok.
Hüsn-ü zanla bakacak olursak, Akşener, haklı olarak büyük bir vebalin altına girmekten çekiniyor.
O vebal; milletin iktidar vermediği CHP'yi iktidara taşımaktır.
O vebal, Kılıçdaroğlu'na koltuk değneği olmaktır...
Davutoğlu, Karamollaoğlu, Babacan ve Uysal, milletvekilliği pazarlığı için bugün bu vebali önemsemiyorlar. Zaten millet, yüzdelik oylarından dolayı bu vebalin hesabını onlara değil, Akşener'e sorar.
Zira Akşener destek vermediği sürece Kılıçdaroğlu 6'lı masanın adayı olamaz.
Vebal büyük dedim. Anlamayan, ya da kabul etmeyenler varsa, Kılıçdaroğlu aday olduğunda gündemin nasıl bu vebal üzerine şekilleneceğini görürler.
Üstelik de 14 Mayıs'a doğru, CHP iktidarını bitiren "Artık Yeter" sesi yükseldiğinde, Kılıçdaroğlu'na koltuk değnekliği olmanın nasıl da gafletin ötesine geçtiği kafalarına dank eder.