Hakikaten acaip bir süreç yaşıyoruz.
Kimyamız allak bullak oldu, dense yanlış olmaz.
FETÖ kaynaklı “Baharda bir şeyler olacak” söylentilerinin diken üzerinde tuttuğu toplum psikolojisi üzerine acaip bir Ülker reklamı ne anlama geliyor, bir tek Allah kulu sormaz mı?
Dünya çapında bir “Türkiye markası” nasıl böylesine bir maceranın içine itilir?
Gece yarısı bir “1 Nisan şakası” yapılıyor.
"1 Nisan'da küçük kardeşlerin abilerine, ablalarına sürprizleri var!" mesajı ile başlayan bir Ülker reklamı. Sonra "1 Nisan yaklaşıyor, tuhaf şeyler oluyor" ifadesi geliyor.
Sonra ne 1 Nisan şakası, ne çocuk dünyası, ne reklam... Hiçbir şeye benzemeyen acayip bir ses, acaip görüntüler devreye giriyor. Reklam üzerine bir şey söylemek gerekirse ancak “Esrarengiz” tanımlaması yapılabilir.
Soru şu:
Böyle bir zamanda böyle “Esrarengiz” diye tanımlanacak bir “Ülker reklamı” hangi akıldan çıkmış olabilir?
Yıldız Holding adına yapılan açıklama şöyle:
"1 Nisan kapsamında hayata geçirdiğimiz 'küçük kardeş olmak' isimli kampanyamız maksatlı olarak farklı noktalara çekilmeye ve içinde olmayan anlamlar yüklenmeye çalışılmaktadır. Kampanyamız 1 Nisan konsepti kapsamında aile bireyleri ve özellikle kardeşler arasındaki tatlı rekabeti konu almaktadır. Sosyal medyada kast edilen hiçbir konuyla ilgisi yoktur, olamaz. Bu masum şaka günü reklamını farklı noktalara çekenlerle ilgili tüm hukuki haklarımızı kullanacağımızı bildiririz."
Murat Ülker de twitter hesabından şu açıklamayı yapıyor:
“Yurtdışındayım. Şimdi duydum. Haber verenlere teşekkürler. Kumpası kuranlar hak ettiklerini bulacaklar. Milletimizin yanındayız.”
Kurum adına yapılan açıklamada yapılan savunuluyor.Murat Ülker, adresgöstermemekle birlikte bir“Kumpas”tan söz ediyor. “Milletimizin yanındayız” ifadesiyle de tepkilere sahip çıktığı ve “kumpas”ın içerden olabileceği gibi bir izlenim sunuyor.
Kumpas nerede?
Tepkiler var, ama tepkilerden reklamdan sonra. Tepkilerin dozu tartışılabilir, ama böyle, herkesin diken üstünde olduğu bir atmosferde, böyle bir reklamdan sonra böyle tepkilerin ortaya çıkmamasını beklemek de acaip.
Kumpas nerede?
Reklam içerden çıktığına, orada onaylandığına göre orada bir yerlerde aramak lazım.
Bu işte en masum yaklaşım “Akıl tutulması”dır. Evet “Akıl tutulması” böyle durumlarda akla gelebilen ilk işlerdendir.
Ama “Akıl tutulması”nın bile bir sınırı vardır. İnsan ister istemez düşünüyor: Bir kişi çıkmaz mı, “Nedir bu?” diye soracak? “Kime ne mesajı var bu reklamın?” diye soracak? “Ülker'e katkısı ne?” diye soracak. “Ülkeye katkısı ne?” diye soracak? “Kim ne anlar bu reklamdan?” diye soracak.
Kimse görmeden mi yayına sunulmuştur bu reklam?
Böyle bir reklamı üreten firmada bir tek kişi, “Böyle bir ülke ikliminde bu “Esrarengiz” malzeme ya kötü hesaplarla bağlantılanırsa....” diye bir kuşku belirtmemiş olabilir mi?
Yapılan açıklamadan sanki böyle bir şeyin dikkate alındığı, hatta o psikolojik gerilimin malzeme olarak kullanıldığı, “Endişeler”in hafife alınması gibi bir saikle hareket edildiği anlamı da çıkmıyor değil.
1 Nisan öyle mi? Yani “Şaka günü!”
Hangi şaka? Ülker'i ateşe atacak bir şakaya ne denir?
Bazı şeyler var ki, siz onu bir işadamı vs. boyutunda düşünmezsiniz. Ülkenin ortak zenginliğidir. THY devletle bağlantılı bir kurum olarak böyledir, Ülker de tamamen özel bir yatırım olarak böyledir. Afrika'da ya da Asya'da, Amerika'da, Avrupa'da... Çin'de, Uzakdoğu'da... Raflarda Ülker ürününü görürseniz, gözünüz ışıldar, bayrağınızı görmüş gibi olursunuz. Dünyanın herhangi bir havaalanında THY uçağını gördüğünüzde de...
Ülkemizin takımları da başarıları ya da hezimetleri ile takım ayrımı yapmadan herkeste sevinç ya da hüzne yol açıyor.
Son zamanlarda THY'ye yönelik kuşatma canımızı acıtıyor.
Ülker gibi bir firma küresel sularda düşmeye başladığında da ülke olarak güç kaybederiz.
Ne diyelim: Murat Ülker gelsin, “Kumpas”ı çözsün, Ülke ve Ülker rahatlasın.