Genç insanın 8 sorumluluğu yazı dizisine devam ediyorum. Daha önce bu 8 sorumluluğu şöyle tanımlamıştım: Varoluşun anlamını kavramak, entelektüel bir zihin geliştirmek, ahlaklı ve erdemli davranışlar geliştirmek, sosyal bağlar inşa etmek, kendini geliştirmek, akademik veya meslek kariyeri kurmak, bedeni eğitmek ve sağlığı korumak, eşini bulmak ve aile hayatı sürdürmek.
Daha önceki yazılarımda varoluşun anlamını kavramak, entelektüel bir zihin geliştirmek, ahlaklı ve erdemli davranışlar geliştirmek, sosyal bağlar inşa etmek ve kendini geliştirmek üzerine yazmıştım. Bugün 6. sorumluluk olan, akademik veya mesleki kariyer kurmak meselesine devam edeceğim.
Akademik veya meslek kariyeri kurmada dört kavramın önemli olduğunu düşünüyorum. Bunlar; “yeteneklerle uyumlu iş yapmak”, “tutku duyulan işi yapmak”, “işinde ustalaşmak” ve “işini anlamlandırmak” şeklinde.
Yeteneklerle uyumlu iş yapmak: İnsanlar potansiyelleri ve yetenekleri açısından birbirinden farklı. Güçlü yönlerimizi ön plana çıkarmak, güçlü taraflarımıza yatırım yapmak ve güçlü taraflarımızı daha da güçlendirmek akıllıca strateji. Pozitif Psikoloji Hareketi bize tam da bunu söylüyor: “Güçlü taraflarının farkına var ve onları daha da güçlendir”. Yetenkli olmadığımız bir alanda da kendimizi bir miktar geliştirmek hatta o alanı sorun olmaktan çıkarma gerçekten de mümkün. Ama potansiyelimizin yüksek olmadığı bir alandan bizi farklılaştıracak bir performans üretmek zor.
Yetenekli olduğumuz alanda ilerlemek aynı zamanda ihtiyacımız olan motivasyonu sağlamak için de gerekli. İyi yaptığımız bir iş bizde doyum yaratır. Doyum yaşamak da o işi tekrarlamaya, devam ettirmeye sebep olur.
***
Tutku duyulan işi yapmak: Meslek hayatında başarılı olmanın şartlarından biri de tutku ile bağlandığımız, güçlü motivasyon duyduğumuz bir işi yapmak. Tutku duyduğumuz bir iş yapma şansını yakalamışsak, o alanda sebat gösterip, o işte giderek ustalaşmak daha mümkün olur. Eğer tutku duymadığımız, adeta mecburiyetten yaptığımız bir işi yapıyorsak, sıradanlaşmak hatta yozlaşmaktan kurtulmak oldukça zor.
Bu bakış açısıyla düşünürsek, üniversite tercihlerinde puanımız yeten yerleri sırayla yazmak yerine, tutku duyduğumuz bir alanı ön plana çıkarmakta fayda var. Eğer bir alana güçlü bir tutkumuz var ise, hele o alan ile ilgili yeteneklere de sahipsek, tercihlerde o alanı ön plana çıkarmakta fayda var.
İşinde ustalaşmak: Her ne iş yapıyorsak o işte giderek ustalaşmak hem mesleki değerimizi arttırır hem ruh halimizi olumlu etkiler. Mutlu olmanın önemli bileşenlerinden biri de, herhangi bir işi yaparken “zaman ve mekandan kopacak kadar o işe yoğunlaşabilmektir”. Bu halin oluşabilmesi için sizin o işteki beceriniz ile o işi zorluğu arasında uyum olması gerekir.
İşini anlamlandırmak: Yaptığımız işe “hem ekmek parası hem anlamlı bir iş yapmak” şeklinde bakabiliyorsak, o işi yaparken “akış” yaşamamız, dolayısıyla da mutlu olmamız daha olası. Aksi durumda, yani bir işi sırf parası için yaptığımızda, o işe bir değer yüklemediğimizde, kaptı kaçtı iş yapmak ya da o işte yozlaşmak daha kolay.
Örneğin bir doktor işini yaparken para kazanmanın ötesinde “insanların acısını dindirmek, sağlığına kavuşturmak, sağlığını geliştirmek” gibi kişisel anlamlarla düşünürse hem kendisi daha mutlu olur hem de hastalarıyla daha iyi ilişki kurmuş olur. Ama doktorluğu sadece ücret karşılığı emek olarak görürse, mesleki tükenmeye daha kolay uğrayabilir.