Başbakan Binali Yıldırım son günlerde ısrarla, FETÖ’nün AK Parti’ye tuzak kurduğunu belirtiyor. Önce geçen salı partisinin Grup Toplantısında konuştu:
“AK Parti teşkilatına şunları söylemek istiyorum. Hiç kimse FETÖ’nün oyununa gelmesin. FETÖ AK Parti teşkilatları içinde tereddütler ortaya çıkarmak, kendisine karşı yürütülen mücadelenin kararlılığına gölge düşürmek için her türlü hileye, yalana, dolana başvurabilir. Neymiş, alt kademedekiler temizlenirken, siyasi gücü olanlar korunuyormuş. Bu tip fitnelerin peşinden gidenler FETÖ’nün kündesine gelmiş demektir...”
9 Ekim’de Hürriyet’in haberine göre Başbakan Yıldırım, gruplar halinde görüştüğü AK Parti milletvekillerine de şunları söylüyor:
“Bizimle ilgili algı operasyonu yapılıyor. Sanki AK Parti’de FETÖ’cü varmış da temizlenmiyormuş diye. Bu bir tuzak. İçimizden bazı arkadaşlarımız maalesef haddini aşan açıklamalarda bulunuyor.
Bu açıklamalar nedeniyle de muhalefet ve FETÖ’cüler, AK Pati içinde FETÖ’cü olduğu algısı oluşturarak bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor.”
Fetullahçı Terör Örgütü’nün nasıl silahlı bir terör örgütü olduğunu, masum insanlarımızı nasıl acımasızca katlettiğini 15 Temmuz’da gördük. Bu ihanetin yanında şunu da gördük. FETÖ’nün, ABD Temsilciler Meclisi’nin, Avrupa Birliği’nin, Batılı medya kuruluşlarının ve yabancı istihbarat servislerinin desteği ile dünyanın en büyük algı operasyonlarını yürüttüğü ortaya çıktı. Öyle ki 15 Temmuz’u; 40 yıllık hazırlıkla emniyet, yargı ve silahlı kuvvetlerin içine sinsice sızan FETÖ’nün değil de mevcut iktidarın yaptığı algısı, durmadan pompalanıyor.
Hatta CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun da bu algı operasyonuna iki -üç haftadır destek verdiği sır değil...
Evet, Başbakan Yıldırım’ın vurguladığı gibi AK Parti’ye kurulan bir tuzak var. AK Parti’nin içi karıştırılmak isteniyor. Gözaltına alınanların, tutuklananların sayısı çok fazla olduğu için elbet mağdurlar var ama şu anda FETÖ destekli bir “mağduriyet saldırısı” var. Kılıçdaroğlu, orada da devreye giriyor ve “bütün mağdurların, mazlumların sahibi biziz” diyor. Kılıçdaroğlu’nun, Yenikapı ruhundan kayış atarak, FETÖ’yü unuttururcasına 15 Temmuz için AK Parti iktidarını hedef göstermesinin, ABD Büyükelçisi ile yaptığı görüşme sonrasında başlaması da manidardır...
Şahsen ben insani hatalar olabileceğini kabul ediyorum ama gerçek mağduriyetlerin içinde yine FETÖ parmağı arıyorum. Emniyet, yargı ve MİT içindeki kripto FETÖ’cülerin hala faal olduklarını, kasıtlı mağduriyetler yaptıklarını düşünüyorum.
Aynı FETÖ’cü kripto elamanlarının, okların AK Parti’ye ve hükümete çevrilmesi için inceden inceye kumpaslar kurduklarına da inanıyorum.
AK Parti, FETÖ fitnesinin hedefindedir. Devreden hiç çıkmayan 28 Şubat medyasının ikiyüzlü tavırlarına kimse kanmasın. Bu defa da sureti haktan görünerek “nerede bu 15 Temmuz’un siyasi ayağı, AK Parti neden FETÖ’cüleri ayıklamıyor, kim bu FETÖ’cü milletvekilleri” haber ve yorumları fitne kazanına odun taşımak içindir.
Tamam, kim FETÖ’cü ise ayıklansın, acınmasın. 241 şehidimiz, 2 binden fazla yaralımız unutulmasın. Milletin hukuku korunsun. Ama tuzağa da düşülmesin. FETÖ ile mücadele sulandırılmasın.
AK Parti surlarında gedik açılmak isteniyor. Bilhassa FETÖ’cülerin, milletvekili yakınlarını hedefe koyacak kumpaslarına dikkat edilsin. Amaçları şaibe altına sokacakları milletvekillerini istifa ettirmektir.
Sahi, Sayın Başbakanın şu “İçimizden bazı arkadaşlarımız maalesef haddini aşan açıklamalarda bulunuyor” dedikleri, bunu neden yapıyor?