Son günlerde herkes, “Referandumdan ‘Evet’ de çıksa ‘Hayır’ da çıksa halkın kararıdır; saygı duyulmalıdır" diyor.
Bunun aksini söylemek abesle iştigaldir.
Ama bunun, çok önemli bir “ama”sı var.
Halk önce “Evet” veya “Hayır” diyeceği şeyin ne olduğunu doğru anlamalıdır.
Peki süreç böyle mi yürüyor?
Maalesef hayır.
Sandıktan "Hayır" çıkması için her türlü hile ve entrikaya başvuruluyor.
"Hayır" sonucunun kendileri için sonun başlangıcı olduğunu çok iyi bilen FETÖ, bütün şeytani birikimini seferber etmiş durumdadır.
Bir taraftan CHP’ye sinsi takiye taktikleri verilirken, diğer taraftan da “farklı kesimlere mensup memnuniyetsizler" görüntüsünde sahaya yayılmış, akıl almaz dedikodular yaymakta, fitne tohumları ekmektedirler.
Mesela son günlerde bütün Anadolu’ya, “Evet çıkarsa AK Parti, teşkilatların yüzde 80’ini yenileyecek” söylentisini yayıyorlar.
CHP ise değişiklik paketinin bütün maddelerini çarpıtarak, halkı tedirgin etmek için elinden geleni yapıyor. Gazeteci, akademisyen ve aydın kılığındaki CHP yandaşları da bu yalanları doğrulamak için yırtınıyor.
Stratejileri “yalan” oldu
Elbette seçmeni bu yalanlardan koruması gereken kurum AK Parti’dir.
Gerçi AK Parti henüz bugün sahaya iniyor ise de CHP ile kumpasçıların yaydığı yalan ve iftiraları bertaraf etmek kolay olmayacaktır.
Baştan itibaren oyunu AK Parti'nin sahasına hapseden CHP, sürekli "AK Parti'deki kafası karışıklar"dan bahsederken, bazı partililerin sergilediği dağınık görüntü de bu algıyı güçlendirmektedir.
AK Parti seçmeni, Türk milleti için istiklal tapusu mahiyetindeki bu referandum öncesinde, sergileyeceği birlik-beraberlik görüntüsü ile bu kirli operasyona mani olmalıdır.
***
AK Parti yönetiminin bu süreçteki en önemli görevinin ise bu değişikliği halka doğru anlatmak olduğunu düşünüyorum.
Zira bu referandumu asıl önemli kılan, yönetim sistemi değişikliğidir.
Demokrasiyi, her seferinde farklı görüntülerle ortaya çıkan vesayetçilerin esaretinden kurtarmaktan yorulan halkımızı, gerçek ve tek irade sahibi yapacak olan bu sistem değişikliği, “asalak muktedirler” tarafından sürekli çarpıtılmaktadır.
Doğru görünen yanlışlar
Bu en zaruri anayasa değişikliğini halkımıza “zararlı” diye yutturmak için diyorlar ki:
- “Bu değişiklik istikrar getirecek”deniyor. Zaten Türkiye’yi 15 yıldır AK Parti tek başına yönetiyor.
- “Vesayetler son bulacak”deniyor. Türkiye’de vesayet mi kaldı? Hele 15 Temmuz’dan sonra bütün kurumlar iktidar tarafından teslim alındı.
- “Çift başlılık sona erecek”deniyor. Bugün icrada tek yetkili Erdoğan’dır. Türkiye’de iki başlılık denebilecek bir durum yoktur.
***
Bu iddialar ilk bakışta doğru gibi görünüyor.
Zira bugünkü Türkiye'de bu problemlerin hiçbiri yaşanmıyor.
Ancak bu, bünyenin bu hastalıktan tamamen kurtulduğu anlamına gelmiyor.
Çünkü Star’ın da her gün hatırlattığı gibi, “Vesayet ölmedi, sadece pusuya çekildi.”
Bunları ve parlamenter sistemin mevcut haliyle bir çift başlılık riski oluşturmadığı iddialarının asıl dayanağı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin fiiliyatta oluşturduğu durumdur.
Yukarıda AK Parti’nin halka sunduğu teklifi çürütmek için ileri sürülen “tespitler” aslında mevcut yöneticilerin uyum, gayret ve marifetleriyle, tehlikeyi geçici olarak bertaraf etmelerinden başka bir şey değildir.
AK Parti bu ayrıntıyı halka çok iyi anlatmalı. Başarılarının, başlarına çorap örmek için kullanılmasına izin vermemelidir.