“Kasımda erken seçim” ihtimali, Bahçeli’nin itirazıyla imha olmuş görünüyor. Dolayısıyla, zaten 31 Mart 2019 olarak tarihlenen yerel seçimlerin o gün yapılacağı kesin gibi.
Hiçbir partinin mazeret üretemeyeceği, haberimiz yoktu, hazırlanamadık, diyemeyeceği bir durum söz konusu.
Hele de Cumhuriyet Halk Partisi’nin. Kılıçdaroğlu ve ekibi, tabandan gelen değişim isteğini, delegelerin neredeyse yarısından gelen noter tasdikli kurultay talebini “yerel seçimler yaklaşırken mi, asla!” gerekçesiyle savuşturmuşken, seçimlere en iyi şekilde hazırlanmak ve bir başarısı hikayesi yazmak her zamankinden daha fazla boynunun borcu.
***
Kemal Kılıçdaroğlu 24 Haziran seçimlerinde, CHP aleyhine, karşı ittifak lehine tercihlerde bulunarak, İP’e milletvekili, HDP’ye oy transfer ederek partisinin oyunu yüzde 22’lere geriletmeyi başardı.
Hatta son iki kurultayda karşısına rakip olarak çıkan ve “çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş…” diyerek genel başkanını eleştiren Muharrem İnce’nin oyunun ölçüldüğü Cumhurbaşkanı sandığı ile parti sandığı arasındaki açık ara farkı görünür kılma pahasına yaptı bunu.
Ama İnce’nin temsil ettiği değişim isteğini pörsütmeyi ve koltuğunu bir müddet daha korumayı da başarmış oldu.
Bu açıdan Kılıçdaroğlu, Mart 2019’a hazır görünüyor. Artık hangi belediyeye kimi aday göstereceğine kendisi karar verebilecek.
***
Var olan belediyeleri korumak, diğerlerini AK Parti’ye kaybettirmek üzerine kurulu bir strateji işleyecek yine.
CHP’ye kerhen oy veren CHP’lilerin, lanet okusalar da bir kez daha CHP’ye oy vereceği hesabına dayalı bir “kaybet-kaybettir” siyaseti de diyebiliriz buna.
24 Haziran yatırımlarının sonucunu göreceğiz, ihtimal. Zaten HDP’den açık teklif var.
Demirtaş’ın “arkadaşlar çalışmıyor, halka önderlik etmeliler” diyerek eleştirdiği, Eş Başkan Sezai Temelli’nin de “Hayır, Demirtaş’a özeleştiri vermeyeceğiz” diyerek soldan gelip dağdan geleni ezdiği yeni bir tuhaflık var HDP’de.
Ama şu belli. Demirtaş’ın Silivri’den, PKK’nın Kandil’den yönettiği CHP ile seçim ittifakı çalışmaları yerelde de geçerli. HDP seçmenin çok olduğu ilçelerde CHP’liler AK Parti’ye karşı HDP’nin adayına, büyükşehirde ise HDP’liler CHP’ye oy verecek. İyi Parti’de de benzer bir çaprazlama olacak.
***
AK Parti’de ise 16 Nisan 2017’den, yani Erdoğan’ın partinin başına geçeceğinin anlaşıldığı günden beri yürüyen bir çalışma var yerelde.
Yaşanan sorunlara dair keskin bir teşhis, adrese teslim eleştiriler, değerleri-ilkeleri hatırlatan tavsiyeler ve sonrasında gelen istifalar. Bir arınma, ayıklanma ve gidenlerin yerine atanan -bir anlamda- “kayyumlar” sayesinde AK Parti’de bir süreç işliyor.
Belediye başkanlarını seçimden seçime hatırlayan bir parti değil AK Parti. Göreve geldikleri günden başlayarak performanslarını takip ediyor, her yıl birkaç kanaldan birden işlerin nasıl gittiğini ölçüyor. Hem parti kanallarından gelen raporlar hem kamuoyu anketleri belediye başkanlarıyla ilgili önemli bir veri sunuyor. Bu açıdan ciddi bir zemin ve isim çalışması yapmış durumda AK Parti.
Siyasi kariyeri yerelden başladığı, efsaneleşen ilk başarı hikayesini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda yazdığı için Erdoğan sahayı, orada işlerin nasıl döndüğünü çok iyi biliyor. AK Parti’de belediye başkanlarının ve adaylarının işi, diğer partilerle kıyaslanmayacak kadar zor o yüzden.
İstanbul ve Ankara’yı korumak, İzmir’i almak AK Parti için öncelikli hedef. Özellikle İstanbul, demografik, sosyolojik ve politik olarak Türkiye’nin tam bir özeti ve AK Parti için anlamı büyük, hem sayısal hem simgesel açıdan.
AK Parti’nin 16 yıllık başarı hikayesi yerel seçimlerde -bir anlamda- iğne deliğinden geçecek. Bu açıdan kılı kırk yaran bir titizlik ve gizlilik var partide.