Afyonkarahisar’daki AK Parti kampımızda, kendi aramızda yaptığımız kapalı toplantılarda son derece verimli görüş teatileri oldu.
Biz AK Parti olarak istişareye çok büyük önem veririz.
Kendi aramızda hem iç meselelerimizi, hem de ülke meselelerini en açık ve en özgür bir biçimde konuşan/tartışan bir partiyiz.
Bu kez de böyle oldu.
Başbakanımız Binali Yıldırım, milletvekili ve partili arkadaşlarımızdan gelen her bir değerlendirmeyi büyük bir önemle ve özenle not etti.
Neler konuştuğumuzu burada söyleyecek değilim.
Adı üstünde kapalı oturumda yaptığımız değerlendirmeler doğası gereği gizli kalması gerekir.
Kim ki burada kendi aramızda yaptığımız görüş alışverişini dışarıya sızdırıyorsa, onun partililik bilincinden şüphe ederim.
Hele hele partimizin iç meseleleriyle ilgili yapılan hassas değerlendirmeleri, kardeşçe yapılan kimi eleştirileri veya özeleştirileri medyaya sızdırıyorsa, bilinmelidir ki o kişiler asla AK Parti’lilik bilincine sahip değildirler.
AK Parti’mizi şu veya bu şekilde yanlış aktarımlar temelinde bir kısım medyada polemik konusu yapmak, asla kabul edilebilir bir davranış değildir.
Partimize sözleriyle ve davranışlarıyla zarar verenlerin, kendilerini yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor.
* * *
Bir kısım medyada ve sosyal medya mecralarında benim söylemediğim bazı sözler üzerinden partimizin içine yönelik kimi hamleler yapılmak isteniyor.
Güya ben, “İçimizdeki FETÖ’cüler özür dileyip istifa etmeli!” demişim de, Başbakan da kalkıp “İçimizde FETÖ’cü bakan ve milletvekili yok!” diyerek bana cevap vermiş.
Başka bir deyişle, ben güya Başbakan’la ters düşmüşüm veya Başbakan’ımın tersine şeyler söylemişim...
Külliyen yalan!
Ne o sözler bana aittir, ne de Başbakan’ımız bana cevaben bir şey söylemiştir.
En önemlisi de ben Başbakan’ımla sadece bu konuda değil, hiçbir konuda ters düşen biri değilim.
Tam tersine Genel Başkanımın ve Başbakanımın söylediklerinin tümüyle arkasında duran biriyim.
O sol ve FETÖ’cü tiplerin, AK Parti’mizin içine yapmak istedikleri hamlelerin farkındayız.
Ve herkes şunu iyi bilsin ki, hiç kimsenin fitnesine gelmeyiz.
Başbakan’ım ne diyorsa, aynısını diyorum.
Başbakan’ımız içimizde FETÖ’cüler yok demedi.
Demiyor.
“Bylock kullanan milletvekilimiz ve bakanımız yok!” demek, “İçimize sızmış hiç FETÖ’cü yok!” anlamına gelmez.
Elbette partimize sızmış FETÖ’cü unsurlar vardır.
Onlar için gerekli işlemler yapılıyor.
Yapılmaktadır.
Kendi içimizdeki arınma süreci büyük bir titizlikle ve kararlılıkla devam etmektedir.
Başbakan’ımızın içimize sızmış FETÖ’cülerin tasfiyesi konusundaki hassasiyetini hepimiz biliyoruz.
Başbakan’ımız içimizde bylock kullanan milletvekilimiz ve bakanımız yoktur diyorsa, hiçbir AK Partiliye başka türlü konuşmak yakışmaz.
Başka türlü konuşmak ayrıca ne onların hakkıdır, ne de haddidir.
Bizim parti anlayışımız da, dava ahlakımız da bunu gerektirir.
* * *
Peki ben Afyonkarahisar’da ne söyledim?
Kapalı oturumda ne dediğimi burada aktaracak değilim.
Sadece medyaya yansıyan cümlelerin bana ait olmadığını ifade etmek isterim.
Öncelikle ve önemlilikle altını çizmeye çalışacağım husus şudur:
Davamızın lideri, yönetim kadromuz ve bizlerin arasında görüş ayrılığı yoktur. Biz bir hareket olarak kendi içimizde bütünüz. Farklı düşüncelerimizi özgürce dile getiririz ama sonuçta belirlenen siyaset etrafında hepimiz hemfikir oluruz. Liderliğimizin belirlediği siyasetler artık hepimizin ortak siyasetidir.
Kişisel düşüncelerimiz ortak siyasetin belirlenmesi sürecinde önemlidir.
Liderliğimiz bir siyaset belirlediğinde artık kişisel düşüncelerimiz diye bir şey olmaz.
O fitneciler şunu bilsinler ki, hiçbir parti yöneticimizi veya partili arkadaşımızı kamuoyu karşısında rencide edecek bir sözümüz veya davranışımız olmaz bizim.
Kendi içimizde bazen sertçe de eleştirilerde bulunabiliriz ama dışarıya çıktığımızda hepimiz bir ve beraberiz.
Birimizin hukuku, diğerinin hukuku olur.
Kim ki parti hukukuna ve kardeşlik hukukuna aykırı davranırsa, AK Partili olamaz vesselam...