Bir terör örgütünün ne zaman darbeci olduğunu gösteren tartışmasız emare, darbe yaptığı gündür. FETÖ, 15 Temmuz 2016 yılında darbeci kimliğini boynuna astı ve darbe girişiminde bulunarak, bunu bütün dünyaya ilan etti. Adı cemaat olan bir yapılanmanın, 15 Temmuz’daki faaliyetinden ötürü darbeci olduğunu biliyoruz. Ama bir zamanlar askeri vesayete karşı kurulmuş büyük koalisyonun önemli bir bileşeni olan bu yapılanmanın ne zaman terör örgütüne dönüştüğünü, resmen ve siyaseten bilmiyoruz. Gerçek FETÖ örgütü üyelerinin hak ettiği cezayı bulabilmeleri ve şüpheli sıfatıyla yargı önüne çıkarılanlara adil biçimde davranmak için, bu tarih kesitinin acilen tespitine ihtiyaç var.
Bir dönemler iktidar bloğunun bir parçası olan bu yapılanma, hiç kuşkusuz, sırf bu konumu ve niteliği yüzünden binlerce insanı etkileme şansını bulmuştur. İktidar bloğunun içinde olmak, devletin içinde olmak demektir. Bir dizi insanın aslında sadece kendi kişisel çıkarı için bu örgütle ilişkilenmesi eşyanın tabiatına uygundur. Kaldı ki devleti temsil eden kişi ve kurumlarla yakın ilişki kurmak, bir tür vatandaşlık görevidir. Ve Gülenist cemaatin bu algıyı yaratmak için, vatandaşta bu yanlış bilinci şekillendirmek için çok ciddi çabalar içine girdiğini hepimiz çok yakinen biliyoruz.
Bir önceki yazımın son paragrafında da belirttiğim gibi, devletin varlığına kasteden bir darbe girişimini tanımlayacak olan kurum, siyaset kurumudur. Silahlı kalkışma yolu ile iktidar devirmeye çalışmak, güç kullanarak iktidar gaspını hedeflemek hukuki değil, siyasal karar ve davranışlardır. O nedenle, tekrarlıyorum, FETÖ örgütünün ne zaman bir terör örgütüne dönüştüğüne siyaset karar vermelidir. Çünkü bu eylem her ne kadar hukuku ilgilendirse de özü itibarıyla siyasidir.
***
Bu tespit neden önemlidir? Şundan çok önemlidir. Öncelikle hem hukukun yolunu pürüzlerden arındırır hem de adil yargılama seyrine daha hakkaniyetli bir yaklaşımı egemen kılar. Toplumda oluşan ‘’tatmin edilmemiş’’ adalet duygusuna bir nebze olsun derman olur. Tatmin edilmemiş adalet duygusu iki kenarı keskin bir hançer gibidir. Bir taraftan gerçek mağdurların, haklı olarak talep ettikleri, “gerçek failler bulunsun ve şiddetle cezalandırılsın” diyen toplumsal kesimlerin beklentisi ile öte taraftan, “ben mağdurum, bilmiyordum, hiçbir zaman gerçek manada onlardan olmadım” diyen ve adalet talep eden bir tür “kader kurbanı” olmuş on binlerce insanın beklentileri.
Evet, saldırıya uğramış bir iktidarın bir parça sertleşmesi ve kendini koruma refleksleri geliştirmesi normal bir durumdur. En basit yanıyla sokakta saldırıya uğrayan herkes gibi, devlet de, bir süre gardını alır. Ama sokaktaki adamdan farklı olarak devlet çok güçlü olduğunu bilir. Orantısız güç kullanımının nelere mal olabileceğini sezinler. Bu konuda birikmiş çok ciddi tecrübelere sahiptir.
Bir darbe saldırısına uğramış devlet bile, herkesi şüpheli ilan etme lüksüne sahip değildir. Aldığı bütün önlemlerin hukuk dairesi içinde olması şarttır ve uygulamalarının da adil olması beklenir.
İddianameler yazıldı ve yargılamalar başladı. Yazılan iddianamelerden biliyoruz ki, FETÖ terör örgütü suçlamasının temel hukuk dayanağı, örgüt içi iletişim için kullanılan “ByLock” ağıdır. Son dönemde medyada ciddiye alınabilir kalemlerin ifade ettiklerine göre, FETÖ örgütü, iç iletişiminde, hiyerarşik yapılanmasına bağlı olarak bir dizi iletişim sistemleri kullanıyor. Hatta, kimi bu konudaki otoritelerin yazıp çizdiğine bakılırsa, Bylock’un bu sistematik içinde örgütün en dış kabuğuna yani sempatizan ve taraftar kesimine dönük bir ağ olduğu iddia ediliyor.
Uzun yıllara dayanan tecrübelerime göre; diyebilirim ki, FETÖ örgütünün yetki ve sorumluluk paylaşımı temelinde bir dizi sistem ve iletişim kodu geliştirdiğine ben de inanıyorum. Hiçbir illegal örgütlenme yekpare ve dikey bir organizasyon şemasına bel bağlamaz. Temelde örgütlenme yapısı yukarıdan aşağıya doğru dikey bir hat izlese bile, faaliyetlerin güvenliği ve eylemlerin başarısı için her örgüt ara kademeler oluşturur ve bu bağı kendine göre yapı bütünlüğünden izale eder. Amaç en küçük deşifrasyonun, büyüyerek bir salgın gibi örgütün bütün kademelerini etkilemesinin önünü almaktır.
Toplumda yükselen tansiyonun normalleşmesi için FETÖ terör örgütünün doğru tanımlanması, yargılamaların daha sağlam deliller ile desteklenmesi ve mağdur olduğu anlaşılan insanların da gecikmeden özgürlüklerine kavuşturulması gerekmektedir. (Devam edeceğim.)