“Şimdi muhasebe vaktidir” başlıklı yazımdan cımbızla çekilen ve en fenası bağlamından kopartılan “aile partisi” lafım karanlık oda mensuplarınca yanlış bir mecraya çekildi.
Beni aklı sıra Cumhurbaşkanımızı eleştiren bir konuma yerleştirmek isteyen o karanlık güruh bilsin ki benden asla Cumhurbaşkanımızı eleştirecek ve yaralayacak sözler çıkmaz.
Hele hele Reis’imizi kamuoyu karşısında veya kurulduğumuz gazete köşelerinde ima yollu dahi olsa eleştirmek benim açımdan asla söz konusu olamaz.
Bu benim ne dava anlayışımla bağdaşır ne de lidere sadakat anlayışımla.
Ben söyleyecek bir sözüm varsa liderime iletebilecek konumda biriyim. En önemlisi liderim bir konuda karar vermişse itaat etmek gerektiğine inanan biriyim. Kim nasıl anlarsa anlasın ve ne derse desin hiç umurumda değil.
Benim durduğum yer nettir.
Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı herhangi bir siyasal partinin genel başkanı olarak görenlerden değilim.
Kendisini Cumhurbaşkanı olduğu için sevenlerden de değilim.
Yani Erdoğan’ı gücünden dolayı sevenlerden hiç değilim.
Ben onun yanındayken kendisi oy oranı çok düşük olan bir partinin (RP) il başkanıydı.
Bugüne kadar kendisinden bir makam-mevkii talebinde bulunanlardan da olmadım.
Vekilliğim ise bizatihi kendi takdiridir.
Ne vekil olarak gösterdiğinde sevgimde ve sadakatimde bir artış olmuştur ne de göstermediğinde zerre kadar azalma olmuştur.
Reis’i gücünden veya kendilerine sağlanan mevkilerden dolayı sevenlerden farkımızı merak edenler 15 Temmuz gecesine baksınlar. Reis’e yürekten bağlılığımızı dünyevi bir beklentiyle açıklayan o alçaklar bilsinler ki ölümün kol gezdiği anlarda beklenti olmaz.
Bunu anlamayanlar sadece karanlık oda tetikçileri olsaydı hiç gam çekmezdim. Lakin içimizdeki ihanetçilerin Reis’i ölümüne her yerde sahiplenmemizi, “göze girmek, dünyevi makam elde etmek!” biçimine dönüştürerek yaymaları tam bir alçaklık örneğidir.
Demek ki kendileri öyle ki bizi de öyle sanıyorlar.
Akrabalarıma ne makam vermişim?
O namert mahfilin adamları her seferinde “Akrabalarınızı gözetin!” ayeti üzerinden şahsımı hedef alıp akraba kayırmacılığı yaptığım iftirasını gündeme taşıyorlar.
Bak buradan mertçe ilan ediyorum: 2011-2015 yıllarında Adıyaman milletvekilliği yaptım. Bu süre zarfında bir tek akrabamı Adıyaman’a kurum amiri olarak atadığımı ispatlarsanız bir ömür boyu susacağım.
İşte Adıyaman orada! Gidip soruşturun öyle konuşun!
Hodri meydan!
Biz seferle yükümlüyüz
Biz seferle yükümlüyüz, zaferle değil.
Ne zaferle kibirleniriz ne de yenilgiyle yeise kapılırız.
Biz düştüğümüz/düşürüldüğümüz yerden inançla kalkar, aşkla ve azimle yolumuza devam ederiz.
Her şeyi kendileri için isteyenler veya ben olmadığım için bu böyle oldu diyen kibir budalaları veya enaniyet düşkünleri bilsinler ki bu tekerleği asla tümsekte bırakmayacak yiğitlerimiz var bizim.
Sefer Bismillah diyoruz!