Cumhuriyet Halk Partisi, yerel seçim startını, Erdoğan’ın meşruiyeti tartışmalarıyla verdi.. Önce genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, peşinden parti sözcüsü Faik Öztrak.. Her ikisi de ısrarla, Cumhurbaşkanının meşru olmadığını iddia ediyor. Bunun üzerine politik tezler üretip kampanya bina etmeye çalışıyorlar. Var mı rasyonel bir tarafı bu iddiaların diye özellikle baktım. Yani Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının meşruiyeti, ne bakımdan tartışma konusu acaba diye. Soldan sağa, yukarıdan aşağıya yeni bir şey yok..“….OHAL sürecinde referandum, oylar çalındı, ülkenin yarısı ‘hayır’ dedi…” vesaire. Bilindik şeyler. Velhasıl bu ve daha pek çok nedenle 16 Nisan referandumu tartışmalıymış dolayısıyla da Erdoğan’ın meşruiyeti sorgulanmalıymış. Efendi, siz‘alemi kör milleti sersem mi bellediniz’ acaba? 16 Nisan referandumu madem sonuçları itibariyle tartışmalıydı, madem meşruiyet sorunu taşıyordu, neden o referandumun sonuçlarına göre cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkartıp kampanya yaptınız? Başkanlık yarışına neden girdiniz? Yok 16 Nisan referandumu değil de, o cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarıysa tartışmalı olan, adayınız neden çıktı da, ‘adam kazandı’ dedi. Çocuk oyunlarında biri sürekli kazanınca hep kaybeden de mızıkçılık yapar ya hani. İşte o mızıkçılara söylenen sözle ancak cevap verilir bu saçma sapan tezlerinize; “ağlayacaksanız, hiç oynamayalım”.
Artık orijinal iç savaş kışkırtma hikayeleri üretemez oldular
Bu haberin üzerine FETÖ medyası da PKK medyası da balıklama atladı. Tıpkı geçen haftaki Hendek cinayet gibi. Meğer faşist tellak, Kürtçe konuşan adamın sırtını sertçe keselemiş.. Tellağımız faşist fakat içinde bir parça da insaf var ki, göbek taşında evire çevire dövmek yerine sırtına keseyi sertçe sürtmeyi tercih etmiş. O kadar çok operasyon haberi gördük ki. Bazen sırf haberini gördük bazen de operasyonun bizzat kendisini. Ramazan’da sigara içen adamın ya da davulcunun dövülmesinden, hedef gözeterek Cemevi bahçesinde adam öldürülmesine kadar her operasyonu gördük. Çorum’u, Maraş’ı, Sivas’ı, Başbağlar’ı, Gazi’yi, Gezi’yi gördük. İç savaş kışkırtmasının her türlüsünü yaşadık anlayacağınız. Fakat bu kadar salakçasına ilk kez rastlıyorum. Çaresizlikten mi acaba? Öyle ya, 15 Temmuz’dan beri CIA’in Türkiye istasyonu arızalı. Ne yapsınlar, orijinal iş gelmiyor demek.
Erdoğan’ın Fazıl Say’ın davetine verdiği yanıt ne anlama geliyor?
Cumhurbaşkanı, Fazıl Say’ın konserine gidecek mi? Bence Fazıl Say’ın daveti, Erdoğan’ın programına uydurma çabaları, iklimin değişip Akdeniz olduğunu anlamamız için yeterli. Bu saatten sonra Erdoğan o konsere gitmese de olur. Maksat hasıl oldu bence.Fazıl Say’ın anneciği vefat ettiğinde yaptıkları telefon konuşması ve arkasından gelen bu konser davetini, herkes iyi okumalı. Herkes aklını başına alıp okumalı. Erdoğan’ın, kendisi adına ahkam kesen bazı tiplerin fersah fersah önünde olduğunun en açık göstergesidir bu gelişmeler. Birileri sürekli olarak kutuplaşma değirmenine su taşırken, başta Erdoğan olmak üzere birileri de bütünleşme çimentosunu karmaya çalışıyor. Her iki tarafın trolleri biraz sussa da Anadolu’yu dinlesek biraz. Güzel olmaz mı?