Dünyanın şartları, dayatmalar, güçlülerin güçsüzler üzerindeki hâkimiyeti, yok edilen kültürler ve medeniyetler!
Bunların hepsi, birilerinin daha daha zengin olması, daha daha büyük güce sahip olması, daha daha geniş arazilere hükmetmesi için, dünyanın geldiği noktadır!
Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonrası dizayn edilen dünya kurgusu, yeniden dizayna mahkûm biçimde karşımızda.
Burada; Doğu Akdeniz, İpek Yolu ticaret hattı, Batı’nın elinden vermek istemediği, lakin konjonktürel olarak Doğu’ya kayan enerji, kültür ve finans birikimi göz ardı edilemez.
Yeni savaşın nedenlerini, buralarda oluşan derin kavgada bulabiliriz.
Dünyayı uzun zamandır yöneten İngiliz aklı; etnik kimlikleri ve milli duyguları devreye sokarak, uzun soluklu kavga ve savaş ortamı, hatta nefret tohumları ile kalıcı düşmanlıkların zeminini oluşturabildi.
Terör örgütleri; dini alet ederek devreye sokulan, İslam’a yönelik hamle gibi yorumlanması gereken İslam’a savaş içeriği, Afrika’nın bugün içinde bulunduğu gerçeği dizayn etmekte.
Afrika gibi zengin bir coğrafyanın insanının ve büyük birikiminin; açlıkla, yoksullukla, bir kısmının terörle, bir kısmının ise dünyadaki küresel güçlerle anlaşıp yoluna revan olması gerçeği, bu coğrafyada bulunduğun andan itibaren, suratına acı bir tokat gibi vurmakta!
Fransızlar, İngilizler ve gelen diğer Batılı güçlerin hepsi, son damlasına kadar sömürmüş. Öyle ki; insanlara basit ihtiyaçları için bile, hiçbir şey bırakmamışlar!
Moritanya ve Mali gibi ülkelerin kaderleri, işte böyle yoksulluğa terk edilmiş. Ve sessizce çığlık içinde, yardım eli beklemekteler! Ve bu zinhar, üç beş kuruş maddi yardım değil, onların ayağa kalkmasına köklü yardım edecek bakış açısında yürek isteyen bir yardım olmalı.
Afrika’nın yeraltı zenginlikleri ve doğası, sadece bir zamanlar için değil, önümüzdeki yıllar içinde sömürge anlayışını benimsemişler için vazgeçilmezliğini korumaktadır. Afrika’da, çok fazla güç devrede şu anda. Bir tarafta askeri, siyasi otoritesi ve diktesi ile devrede olanlar! Örneğin; Fransa, ABD gibi. Diğer taraftan da yeni yeni ekonomik perspektiften yumuşak güçle girenler. Bu listede Çin ilk sırada.
Şu anda Fransızlar eski etkisini sürdürmekte. Ve siyaseten de, her ne kadar o coğrafyanın insanına zulüm söz konusu olsa da, halen belli oranda özentiyi hissedebilirsiniz. İnsanların bir kısmında korku ve beyaz insana duyduğu öfke söz konusu! Bir kısmında “hayranlık da var” desem yanlış olmaz. Çin ise farklı yöntemle bölgede varlık göstermekte. Kimseye bir şeyler dayatmıyor gibi gözüküyor. Ama günün sonunda parasıyla, sessizce bölgeye hâkimiyeti söz konusu olacağını da görmemek mümkün değil. Lakin bu eskiden orada bulunanların orayı terk edeceği anlamına da gelmez.
Kavga büyük! Lakin bu kavgayı; yeraltı servetlerine değer verenler değil, en çok onun kadar o servetlerin gerçek sahibi ve yoksulluğa itilmiş, o insanlara değer verenler kazanacak…